Türkiye ile Avrupa Birliği önemli bir toplantı için bir kez daha Brüksel’de bir araya geliyor. Karşılıklı eleştiri dozunun yüksek olması beklenen Ortaklık Konseyi’nin 49’uncu toplantısı AB kurumlarının yetkilileriyle Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve Başmüzakereci Egemen Bağış’ın katılımıyla yapılacak.
Türkiye ile Avrupa Birliği arasındaki en önemli karar organı olan Ortaklık Konseyi’nin 49’uncu Toplantısı bugün Brüksel’de yapılacak. Ankara ile Brüksel hattındaki ilişkilerin yaprak kıpırdamaz bir niteliğe büründüğü bir ortamda yapılacak olan toplantıda her iki taraf da eleştirel bir ton takınacak. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'yi sert şekilde eleştirdiği 2010 İnsan Hakları Raporu'nun ardından Avrupa Birliği de Ankara'yı net şekilde uyaracak.
Açıkçası AB’nin eleştirilerini tahmin etmek hiç de zor değil. Ancak bu yılın en önemli vurgularından birini Türkiye’de basın özgürlüğü alanında yaşanan gelişmeler oluşturacak. Basın özgürlüğünün temel değer olduğunun altını çizecek olan AB, ifade özgürlüğünün garantiye alınması için Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatına uygun daha fazla yasal değişikliğe ihtiyaç olduğu mesajını verecek. Gazetecilerin tutuklanmasından, taslak bir kitaba el konulmasından ve internet sitelerinin sıklıkla yasaklanmasından derin endişe duyulduğu da AB’nin vurguları arasında yer alacak.
Kürt sorununun çözümü amacıyla başlatılan ve geçtiğimiz senelerde övülen demokratik açılım da artık eleştirilen konular arasında yer alıyor. Eleştiri ise demokratik açılımın beklentilerin gerisinde kalmasından ve hayata geçirilen önlemlerin azlığından kaynaklanıyor. Temel hakların uygulanmasına yönelik engellerden kaçınılması için terörle mücadele yasasında değişikliğe gidilmesi ve korucu sistemi de AB’nin bu konu çerçevesinde dile getireceği unsurları oluşturacak.
Türkiye’nin geniş komşu bölgesinde daha aktif ve önemli bir bölgesel oyuncu haline geldiğini düşünen AB, Müzakere Çerçeve Belgesi'nde belirtilen ilkeler çerçevesinde Türkiye'nin dış politikasının AB açısından tamamlayıcı olmasını ve koordinasyon içinde geliştirilmesini talep edecek. Refromlardaki yavaşlama, yolsuzluğun yaygın olması, dini azınlıkların sorunları, nükleer güvenlik ve Kıbrıs AB’nin önemli uyarılarda bulunacağı alanları oluşturcak.
Bu tür eleştirileri yıllardır işiten ancak bunları ortadan kaldırmak için eskisine oranla daha isteksiz davranan Türkiye de artık gelenekselleşen eleştirilerini bir kez daha yineleyecek. Ankara’nın eleştirilerini üç ana başlıkta toplaması öngörülüyor. Türk vatandaşlarına yönelik vize muafiyetinin yolunu açacak adımların atılması, müzakere sürecinde Türkiye’nin önüne çıkarılan siyasi engellerin ortadan kaldırılması ve Rum bandıralı gemilere Türk limanlarının açılmasını öngören Ek Protokol’ün AB’den farklı yorumlandığı Ankara’nın mesajlarını oluşturacak.
