BERLİN —
Gezi Parkı eylemleri ile başlayan ve son günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı bir protesto hareketine dönüşen gelişmeler üç milyona yakın Türkiye kökenli göçmenin yaşadığı Almanya’da endişeyle izleniyor.
Nitekim Türkiye’nin AB üyeliği sürecine verdiği destekle bilinen ve bu yüzden geçmişte koalisyon ortaklarıyla gerilim yaşayan liberal Hür Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle meslektaşı Ahmet Davutoğlu ile telefonlaştığını ve ‘gerilimin bazı söylemlerle tırmandırılması’ konusundaki endişelerini dile getirdiğini açıkladı.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi olduğunu hatırlatan bakan, ‘insan, vatandaşlık ve özgürlük haklarının uygulanmasında sorun yaşanması halinde konsey üyesi diğer ülkelerin ulusal hükümetlere yönelik açıklama hakkı’ bulunduğunu ve bunun doğru olduğunu söyledi. Westerwelle, Türkiye’deki protesto hareketini ‘sivil toplumun oluşma süreci’ olarak tanımladı.
Öte yandan aralarında Falk Richter, René Pollesch, Michael Ballhaus, Herbert Fritsch, Sibel Kekilli ve Shermin Langhoff gibi çok sayıda tanınmış sinemacı, oyuncu ve yazarlardan oluşan sanatçı grubu, Başbakan Angela Merkel’e açık mektup yazdı ve Türkiye’deki şiddetin sona ermesi için girişimde bulunması yönünde çağrı yaptı.
Sanatçılar, Merkel'in olaylara seyirci kalmamasını ve Avrupa Birliği ülkelerinin liderleriyle birlikte Türkiye’de protestoculara karşı uygulanan şiddetin sona erdirilmesi için girişimde bulunmasını istedi. Bildiriye imza atanlardan olan yazar ve felsefeci Zafer Şenocak, Türkiye’deki hükümetin Avrupa’nın çoğulculuk, evrensel hukuk ve hoşgörülü kültür anlayışı gibi temel değerlerinden hızla uzaklaştığını savunuyor.
Bu arada söz konusu mektuba imza atanlar arasında yer alan dünya çapında tanınmış film yönetmeni Fatih Akın ayrıca kendi adına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e açık mektup yazdı.
Akın, Cumhurbaşkanı Gül’e geçen Cumartesi akşamı Taksim’de yapılan polis müdahalesi sonrasında alevlenen olaylar konusunda tavır alması çağrısında bulundu.
‘Çok değil, on yıl önce, temel hak ve özgürlükleriniz için mücadele eden siz ve sizin partiniz... Bu halkı en iyi sizin anlamanız gerekmez mi?’ şeklinde Cumhurbaşkanı Gül’e hitap eden Akın mektubunu, ‘İktidar gömleğini giyen diğerleri gibi vicdanınızı soyunup bir tarafa bıraktığınızı düşünmek istemiyorum. Vicdanı olanlara sesleniyorum, bu vahşeti durdurun!’ cümlesiyle sona erdirdi.
Nitekim Türkiye’nin AB üyeliği sürecine verdiği destekle bilinen ve bu yüzden geçmişte koalisyon ortaklarıyla gerilim yaşayan liberal Hür Demokrat Partili Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle meslektaşı Ahmet Davutoğlu ile telefonlaştığını ve ‘gerilimin bazı söylemlerle tırmandırılması’ konusundaki endişelerini dile getirdiğini açıkladı.
Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi olduğunu hatırlatan bakan, ‘insan, vatandaşlık ve özgürlük haklarının uygulanmasında sorun yaşanması halinde konsey üyesi diğer ülkelerin ulusal hükümetlere yönelik açıklama hakkı’ bulunduğunu ve bunun doğru olduğunu söyledi. Westerwelle, Türkiye’deki protesto hareketini ‘sivil toplumun oluşma süreci’ olarak tanımladı.
Öte yandan aralarında Falk Richter, René Pollesch, Michael Ballhaus, Herbert Fritsch, Sibel Kekilli ve Shermin Langhoff gibi çok sayıda tanınmış sinemacı, oyuncu ve yazarlardan oluşan sanatçı grubu, Başbakan Angela Merkel’e açık mektup yazdı ve Türkiye’deki şiddetin sona ermesi için girişimde bulunması yönünde çağrı yaptı.
Sanatçılar, Merkel'in olaylara seyirci kalmamasını ve Avrupa Birliği ülkelerinin liderleriyle birlikte Türkiye’de protestoculara karşı uygulanan şiddetin sona erdirilmesi için girişimde bulunmasını istedi. Bildiriye imza atanlardan olan yazar ve felsefeci Zafer Şenocak, Türkiye’deki hükümetin Avrupa’nın çoğulculuk, evrensel hukuk ve hoşgörülü kültür anlayışı gibi temel değerlerinden hızla uzaklaştığını savunuyor.
Bu arada söz konusu mektuba imza atanlar arasında yer alan dünya çapında tanınmış film yönetmeni Fatih Akın ayrıca kendi adına Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e açık mektup yazdı.
Akın, Cumhurbaşkanı Gül’e geçen Cumartesi akşamı Taksim’de yapılan polis müdahalesi sonrasında alevlenen olaylar konusunda tavır alması çağrısında bulundu.
‘Çok değil, on yıl önce, temel hak ve özgürlükleriniz için mücadele eden siz ve sizin partiniz... Bu halkı en iyi sizin anlamanız gerekmez mi?’ şeklinde Cumhurbaşkanı Gül’e hitap eden Akın mektubunu, ‘İktidar gömleğini giyen diğerleri gibi vicdanınızı soyunup bir tarafa bıraktığınızı düşünmek istemiyorum. Vicdanı olanlara sesleniyorum, bu vahşeti durdurun!’ cümlesiyle sona erdirdi.
