WASHİNGTON —
Brookings Enstitüsü Türkiye uzmanlarından Ömer Taşpınar, Türkiye’de darbe girişimi sonrası yürürlüğe giren “Olağanüstü Hal” uygulamasının etkileriyle Fethullah Gülen’in ABD’den Türkiye’ye iadesi konusunda Amerika’nın Sesi’nin sorularını yanıtladı. İşte Taşpınar’ın dikkat çektiği noktalar:
- Olağanüstü Hal bir sürü yasal işlemi askıya alacak. Bu, tutuklamaların nasıl devam edeceği konusunda fikir veriyor bize. Olağanüstü bir durum yaşandı ve olağanüstü hal darbe olmuşçasına devam edecek.
- Darbe olsaydı Türkiye’de aslında, hukuki açıdan bundan daha farklı bir yerde olmayacaktık. Onbinlerce insan tutuklanacaktı, şu anda da onbinlerce insan tutuklanıyor.
- Benim için “olağanüstü hal”in ne kadar süreceği önemli. Üç ayda biter mi 6 aya, bir yıla uzar mı?
- Türkiye, bir an evvel başkanlık sürecine doğru girecek. Meclis’in çalışması gerekecek.
- Ama bu darbe girişimi bir bakıma temizlik yapılması için büyük bir fırsat. Bu fırsatın kanuni yollardan değil, olağanüstü yasalar çerçevesinde yapılması ve maalesef içeri alınan insanların işkence görmesi gibi durumlar da Türkiye’nin imajını Batı’da yıpratacak.
“Obama ‘Verin bu adamı’ dediğinde olmuyor’’
- Gülen’in iadesi siyasi bir süreç değil, hukuki bir süreç. Başkan Obama ‘Verin bu adamı’ dediğinde olmuyor. Çünkü Amerika’da kanunlar, mahkemeler işliyor.
- Fethullah Gülen’in bu yaşanan darbeyle operasyonel bir ilişkisinin kanıtlanması gerekecek. Bu telefon konuşmaları, tape’ler ve yazışmalarla olabilir.
- Eğer Türkiye bunu şeffaf ve meşru şekilde sunabilirse, Amerikan hükümeti, Adalet Bakanlığı buna bakacaktır.
- Bu olmadığı sürece, Obama ikna olup ‘Bu işi halleder’ diye düşünmemek gerekiyor. Çünkü Türkiye’de “güçler ayrılığı” olmayabilir. Ama Amerika’da var.
