BERLİN —
Almanya’da piyasaya yeni çıkan bir kitap 2005 yılından bu yana başbakanlık koltuğunda oturan Angela Merkel’in genel seçimler öncesinde keyfini kaçıracağa benziyor. Ülkenin en saygın gazetecilerinden Die Welt gazetesi editörü Günther Lachmann ile Bild gazetesi editörlerinden Ralf Georg Reuth’un imzasını taşıyan ‘Angela M.’nin İlk Hayatı’ adlı kitap, Doğu Almanya kökenli Merkel’in gençliğinde o dönemin komünist rejimine bilinenden çok daha yakın durduğunu, bazı komünist devlet kurumlarında görev yaptığını ve Berlin Duvarı’nın yıkıldığı dönemde de Doğu Almanya’nın Batı Almanya ile birleşmesi yerine Doğu Almanya’daki komünizmin reform edilmesinden yana tavır aldığını iddia ediyor. Almanya gündemine bomba gibi düşen bu iddialar, Angela Merkel’in şimdiye dek bilinen siyasi kariyerinin yeniden değerlendirilmesi olasılığını beraberinde getirirken, kitabı yazanlar Merkel’in 1981 yılında eski Doğu Almanya’nın komünist gençlik örgütü FDJ’da ajitasyon ve propaganda çalışmalarına aktif şekilde katıldığını, komünist sendikada ve Alman-Sovyet Dostluk Derneği adlı komünist örgütte faal olduğunu, bu bilgileri şimdiye dek özgeçmişinde gizli tutmaya çabaladığını ve kitabı hazırlarken kendilerine bu konuda mülakat vermeyi reddettiğini de öne sürüyor. Yazarların en ağır suçlamalarından biri ise Merkel’in Berlin Duvarı’nın 1989′da yıkılmasından sonraki süreçte siyaset basamaklarını çok hızlı bir şekilde alarak iki Almanya’nın 1991’de birleşmesinden 15 ay sonra bakan olması ile ilgili. Günther Lachmann-Ralf Georg Reuth ikilisi, Merkel’i kollayanlar olduğunu ve Hristiyan Demokrat Parti’de siyasete girerek yükselmesi için gizli destek aldığını iddia ediyor.
Berlin’deki siyasi çevrelerde bu iddiaların Almanya’yı sekiz yıldır yöneten Merkel’in başarısına gölge düşürüp düşürmeyeceği tartışılırken, Merkel dün katıldığı bir toplantıda konuyla ilgili ilk kez açıklama yaptı. Özgeçmişini gizlemediğini ve önem verdiği tüm detaylar hakkında hep açık konuştuğunu savunan başbakan, kitapta öne sürülen konularda şimdiye kadar bilgi vermemesini ise, “Bana kimse bu dönemle ilgili bir soru sormadı, ben de anlatamaya gerek görmedim,” şeklinde açıkladı. Yapılan yorumlarda Merkel’in sözlerinin tatmin edici olmadığı belirtilirken, Sosyal Demokrat Parti SPD, başbakanın geçmişi ile ilgili kuşku bırakmayacak bir açıklama yapmasını talep etti. Siyasi gözlemcilere göre, Merkel’le ilgili iddiaların genel seçimlere dört ay kala ortaya çıkması, muhalefeti olduğu kadar başbakanın partisi Hristiyan Demokrat CDU içindeki muhafazakâr kanadı da ‘heyecanlandıran’ bir gelişme. CDU içindeki ‘şahinler’ Merkel’i Euro krizindeki politikalarına paralel, nükleer enerji üretiminden vazgeçmesi, sosyalistlerin bile beğenisini kazanan sosyal politikaları ve kadın siyasetçilere kilit bakanlıkları verip onları siyasi vitrininde öne çıkarması nedeniyle çok sert bir şekilde eleştiriyor. CDU’dan ayrılan çok sayıda muhafazakâr ekonomi uzmanı ve profesör bundan bir süre önce sağ kökenli seçmeni kazanarak Angela Merkel‘i koltuğundan etmeyi amaçlayan ‘Almanya için Alternatif’ adı altında bir parti kurdular.
Yılardır ‘Avrupa Birliği'nin tartışmasız lideri’ olarak tanımlanan ve geride kalan yıllarda her türlü duygusallıktan uzak, mesafeli ve soğukkanlı tavırlarıyla tanınan Merkel hakkında çıkan söz konusu suçlamalar 22 Eylül’deki seçimlerin sonucunu etkileyebilecek bir konu olarak tanımlanıyor.
