Erişilebilirlik

Seçim Öncesinde Ayrılıklar Öne Çıktı


İstanbul'daki Askeri Müze’nin hemen yanında, Türk bayrağıyla donatılmış bir kamyondaki dev hoparlörlerden yüksek sesle bir marş yükseliyor. Bir avuç turist müzenin içine doğru girerken, bazı İstanbullular bu marşa aldırmadan ünlü markalarının dükkanlarıyla dolu, lüks ve siyasal açıdan liberal semti olan Nişantaşı'na doğru yürüyor.

Perşembe günü, sorunlarla dolu bu ülkede Cumhuriyet'in kuruluşunun 92’nci yıldönümü ve bir gece önceki resepsiyonda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kritik 1 Kasım seçimlerinden önce Türkiye'nin beraberliğiyle övündü.

Erdoğan konuşmasında, “Cumhuriyetin bir yanda, halkın öteki yanda olduğu o resmi yok ettik, çünkü bir halk birlikte var olur," dedi.

Açıklaması, yalnızca bir sonraki hükümetin değil, ülkenin geleceğinin de belirleneceği Pazar günkü seçimde yer alacak partilerin siyasi platformlarına bakıldığında kulağa inandırıcı gelmiyor. Muhalefet 1 Kasım seçimlerine Türkiye demokrasisinin test edilmesi olarak bakarken, iktidardaki Adalet ve Kalkınma Partisi’ne göre Pazar günü kullanılacak oylar, "devlet düşmanlarının" galip gelip-gelmeyeceklerini belirleyecek.

Bölünme gözler önünde

Türkiye'nin İslamcılarla Batı yanlıları arasındaki ayrılıkları ve bölünmüşlüğü, Anadolu ağırlıklı kültürü, Kürt ve Ermeni mirasının tümü olumsuz bir biçimde gözler önüne serildi.

Muhalefet liderleri karanlık bir tablo çiziyorlar. Merkezde yer alan Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bir radyo konuşmasında "Bugün Türkiye, cumhuriyet tarihinin en derin krizlerinden birini yaşıyor," dedi.

Bölünmüşlük, Ekim ayında Ankara'daki barış yanlısı gösteri sırasında iki intihar bombacısının eylemi sonucu 102 kişinin ölümüyle en üst noktasına çıktı. Patlamanın ardında kimin olduğu ve bunun seçimleri nasıl etkileyeceği konusu ülkede yoğun tartışmalara yol açtı.

Anketler seçmenin %30’unun, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun iddia ettikleri gibi bomba eyleminin, IŞİD, PKK ve Suriye'nin Cumhurbaşkanı Beşar Esad'a bağlı istihbarat servislerinin ortak komplosu olduğuna inanıyor. Bu işbirliği mümkün görünmese de, bu iddia Erdoğan'ın işine yarıyor.

AKP'ye göre, Türkiye teröre tutsak düşmüş durumda, "Türklüğü" tehlikede ve Pazar günü bir başka parti için kullanılacak oy terörizme oy vermek olacak.

Bazı anketlere göre bu söylem belki Haziran seçimlerinde sandığa gitmeyen ya da Milliyetçi Hareket Partisi'ne (MHP) yönelen kimi AKP seçmeni üzerinde etkili olabilir.

Giderek kavgacı ton kazanan bir seçim kampanyası yürüten MHP'nin lideri Devlet Bahçeli'nin öfkeli sözleri, Türkiye'nin modern tarihindeki en ölümcül terör saldırısı olan Ankara'daki bombalı eylem konusunda Erdoğan'ın iddialarının etkisini ortaya koyuyor.

Bahçeli, hafta arasında yapılan bir MHP mitinginde "Türk Milliyetçileri iktidara geldiğinde, bombacılar, katiller ve saldırganlar kaçacak delik arayacaklar," diye gürledi.

MHP'nin %14 ile %16 arasında bir oy alması bekleniyor.

Kilit yüzde

Yüzde ikilik bir fark AKP'nin yeniden tek başına iktidara gelip-gelemeyeceğini belirleyebilir. Haziran seçimlerinde Kürt yanlısı ve liberal Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) elde ettiği güçlü yükselişin, Erdoğan'ın İslamcılarının meclis çoğunluğunu yitirmelerinde önemli bir rol oynadığı düşünülüyor.

Anketler 1 Kasım seçimlerine, Haziran seçimlerine oranla daha yüksek bir katılımın gerçekleşeceğini ve bu oranın yüzde 86'nın üzerinde olabileceğini öngörüyor. Bir başka merak edilen ise AKP'nin 81 seçim bölgesinden kilit durumdaki 38'inde, yüzlerle ya da binlerle ifade edilen oy farkıyla kaybettiği milletvekilliklerini geri kazanıp kazanamayacağı.

Ülkede savcılar 10 Ekim Ankara saldırısını son derece belirgin bir biçimde IŞİD’e bağladı ve sanıkların ait olduğu hücreyi belirledi. Savcılar, saldırı emrinin Suriye’deki cihatçı komutanlardan geldiğini söylese de hem AKP taraftarı hem de karşıtı Türkler saldırının ardında farklı kesimlerin olduğunu düşünüyor.

Bu düşünce Türkler’in komplo ve manipülasyonun ülkelerindeki olayları belirlediği inancıyla örtüşüyor. Halk, ülkenin modern tarihinin istihbarat servisleri ve yabancı güçlerin planlarının etkisinde olduğuna inanıyor.

Erdoğan komplo teorilerinden ne kadar yarar sağlıyorsa, muhalifler de komplo içeren farklı senaryolara inanıyor. Bunlardan biri de saldırıyı hükümetin kendisinin düzenlediği. Sosyal medya bu iddialarla dolu. Saldırıdan hemen sonra HDP lideri Selahattin Demirtaş açık biçimde AKP’yi manipülasyonla suçlamıştı.

Demirtaş, yalnızca HDP’lilerin değil, birçok sıradan insanın devletin ya da daha açık biçimde AKP’nin bombalamadan sorumlu olduğunu düşündüğünü ifade etmişti.

Anketler ülkenin üçte birinin bu şekilde düşündüğünü gösteriyor.

STÜDYO VOA

Biden Yönetimi ve İsrail arasında ilişkiler geriliyor mu? – 9 Mayıs
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:58 0:00
XS
SM
MD
LG