Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde Türkiye’nin İran’a uygulanacak yaptırımlar kararına “hayır” oyu kullanması ve Gazze’ye yardım yüklü Mavi Marmara gemisine yönelik İsrail saldırısı, Türk – Amerikan ilişkilerinde sıkıntılı günler yaşanmasına neden oluyor. Amerikan Kongresi’nde son olarak Türkiye aleyhine yapılan açıklamalar da bu gergin sürece yeni bir halka ekledi.
Prof.Dr. Soli Özel, Obama yönetimince “model ortaklık” olarak nitelendirilen iki ülke ilişkilerini Amerika’nın Sesi’ne şöyle yorumladı:
“Türkiye – Amerika ilişkileri her iki tarafın açısından da o denli önemli ki yaşanılan krizleri aşmak için mutlaka bir mekanizma bulunacaktır. Ancak benim ümidim yaşanılmış olan krizlerden doğru sonuçların çıkarılması, nelerin aksadığının iyi görülmesi, bundan sonra aynı hataların yapılmamasını sağlayacak bir şekilde hem iletişim mekanizmalarının hem de bakış açılarındaki harmonizasyonun gerçekleştirilmesidir.”
Soli Özel, Washington’da, Obama yönetimi ile Amerikan Kongresi’nin Türkiye’ye farklı yönde tavır aldığı ve mesajlar verdiği şeklindeki değerlendirme konusunda ise şu yorumda bulundu:
“Ben Kongre’nin Obama yönetiminin, Obama hükümetinin çizgisine göre hareket edeceğini şahsen sanmıyorum. Obama yönetiminin Türkiye’ye çok çelişik mesajlar verdiği İran meselesinde çıktı ortaya ve zaten yaşadığımız krizi de zaten bu nedenle yaşıyoruz gibi geliyor.”
İsrail’in Mavi Marmara Gemisi’ne yaptığı askeri operasyon sırasında sivil ölümlere neden olması yüzünden de Türk – Amerikan ilişkilerinde önemli bir gerilim yaşanmakta olduğunu söyleyen Özel, İsrail’in, “özür dilememe” tavrıyla durumu güçleştirdiğini belirtti. Özel, İsrail – Türkiye ilişkilerini ise şöyle değerlendirdi:
“Çok ağır bir hasar gördüğünü düşünüyorum ilişkilerin. Dediğim gibi bir kere bir kan aktı. Bunların toparlanması çok uzun sürecektir ve bu iki hükümetin başta oldukları süre bu kolay gerçekleşmeyecektir de… Öncelikle olayın soğuması lazım. Belki Amerika Birleşik Devletleri’nin de iki önemli müttefiğiyle konuşarak bir arabuluculuk çabasına da girmesi gerekebilir.”
Türkiye’nin dış politikasındaki değişimi ise sadece AKP Hükümeti’ne bağlamayı ve ‘eksen kayması’ olarak değerlendirmeyi yanlış bulduğunu söyleyen Özel, bunun aslında Turgut Özal’ın 1990’lı yıllarda başlattığı dışa açılma atılımlarıyla ilgili olduğuna inandığını belirtti.