New York, IŞİD ’in bir numaralı hedeflerinden biri ve çok büyük kayıplara yol açan terör saldırıları yaşamış bir kent. Dünyanın en turistik kentlerinden biri olan New York’ta çok sayıda polis görülmesinin dışında terör korkusu neredeyse yok gibi. New York’ta terörle mücadele nasıl kazanıldı? New York Emniyet Müdür Yardımcısı olarak hizmet veren ve geçtiğimiz yıl emekli olan Charles Campisi New York’ta terörle mücadeleyi nasıl kazandıklarını Amerika’nın Sesi’nden Can Kamiloğlu’na anlattı.
Dünyada tarihin en kanlı terör saldırısı,11 Eylül 2011 günü Amerika’da yapıldı. Sadece New York’ta Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine düzenlenen saldırıda bir günde 2606 kişi yaşamını yitirdi. Binlerce kişi yaralandı, yüzbinlerce kişi teröre bağlı psikolojik travmayla yıllarca mücadele etmek zorunda kaldı. Yüzbinlerce kişi işsiz kaldı. New York yıllarca en üst düzeyde terör alarmları yaşadı ama hayat olağanüstü koşullarda da olsa devam etti.
New York, bugün IŞİD ’in bir numaralı hedefi olsa da güvenlik güçleri ve halkın teröre karşı bilinçli mücadelesi sonrasında terör korkusunun neredeyse hiç olmadığı bir kente dönüştü. New York’ta terörle mücadele nasıl kazanıldı? New York Emniyet Müdür Yardımcısı olarak hizmet veren ve geçtiğimiz yıl emekli olan Charles Campisi, ‘Hayatınızı değiştirmeyin, korkarsanız teröristler kazanır’ diyor.
Campisi, “Teröristlerin en büyük isteği korku yaratmaktır. Böyle durumlarda genel olarak insanlar işlerine gitmekten, toplu taşımacılığı kullanmaktan, sanat ve spor etkinliklerine gitmekten korkarlar. Her zamanki hayatlarını yaşamaktan vazgeçerler. New York’taysa saldırının ardından halk birbirine kenetlendi. Bu bizim için çok önemliydi. Herkesin hayatına devam etmesi gerekiyordu. Korkarak, New York şehrini kapatarak, her gün yaptığımız şeyleri yapmayarak teröristlerin kazanmasına izin veremezdik” diyor.
İki kez terörden canı yanan New York kentinin teröristlerin en büyük hedefi olduğunu vurgulayan Campisi, New York’ta terör korkusunun yenilmesi ve terörle mücadelede en büyük desteğin halktan geldiğini söylüyor:
“New York kenti çeşitliliği temsil eder. Dünyanın ekonomik ve siyasi farklılıklarını temsil eder. Bu kente bir saldırı düzenlerseniz sadece Amerika’yı değil, dünyayı hedef almış olursunuz. Terörle mücadele için Federal Soruşturma Bürosu FBI ve İç Güvenlik Bakanlığı ile yakın işbirliği içinde çalışıyoruz. Bu konuda en büyük müttefikimiz New York halkı. Halka her zaman söylediğimiz şu: şüpheli birini gördüğünüzde, şüpheli bir şey olduğunda bizimle paylaşın. New York’ta 8.5 milyon kişi yaşıyor. Bu da 8.5 milyon göz ve kulak demektir. Duyabilir, görebilir ve bize yardım edebilirler.”
Campisi New York’ta halkın polise ulaşmasını kolaylaştıracak adımlar attıklarını söyledi ve çok yararlı olduğunu vurguladığı bu adımları şöyle açıkladı:
“Özel telefon numaraları tahsis ettik. Halktan yardım istedik. Elinizdeki bilgileri paylaşın dedik. Bu bilgiler arasında çok yararlı bilgiler olabileceği gibi işe yaramayan bilgiler de vardı. Bunları derleyecek, ayıklayacak, doğru ve yanlış istihbaratı birbirlerinden ayıracak üniteler kurduk.”
New York’ta bazı önemli spor faaliyetlerini aldıkları ihbarlar yüzünden iptal etmek zorunda kaldıklarını belirten Campisi, alınan önlemleri sıkı bir şekilde kontrol ettiklerini de anlattı:
“Bütün güvenlik planlarımızı gözden geçirerek yeniledik. Sahalarımıza, stadyumlara gittik, buralardaki güvenlik önlemlerini kontrol ettik. Broadway için de aynı denetimleri yaptık. New York’ta yaşamı en kısa süre normale dönüştürmek için çabaladık. Halka, ‘Bakın bu bizim şehrimiz. Bizim hayatımız. Teröristlerin hayatımızı bizden çalmasına izin vermeyelim’ dedik. Ve bu, çok işe yaradı.”
Dünyanın gündeminden düşmeyen terörle mücadele, bütün ülkelerin ve New York gibi büyük kentlerdeki güvenlik birimlerinin öncelikli konusu olmaya devam ediyor.
