Erişilebilirlik

‘Trump da Clinton da Türkiye-ABD İlişkilerinin Seyrini Etkilemez'


‘Ne Trump Ne Clinton Türk-ABD İlişkilerinin Seyrini Etkiler’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:06:03 0:00

ABD’nin bir sonraki başkanı, Demokrat Hillary Clinton mı yoksa Cumhuriyetçi Donald Trump mı olacak? Temsilciler Meclisi’nin eski üyesi ve Kongre’deki Türk Dostluk Grubu’nun kurucularından Cumhuriyetçi Ed Whitfield’a göre, Türk-Amerikan ilişkileri o kadar sağlam ki, yeni Başkan Clinton da olsa Trump da olsa bu ilişki etkilenmez:

“Benim şahsi görüşüm kim başkan olursa olsun iki ülke ilişkilerinin etkilenmeyeceği yönünde. Umuyorum ki kim seçilirse seçilsin iki ülke ilişkileri güçlü şekilde devam edecektir. Hillary Clinton da Donald Trump da Amerika genelinde çok popüler olmasalar da başkan adayı oldular. Hangisi kazanırsa kazansın çevrelerinde yeterli sayıda danışmanları olacaktır ve ona Türkiye’nin önemli bir müttefik, önemli bir NATO üyesi ve bölgesinde önemli bir lider olduğunu anlatacaktır.”

Türk dostu Whitfield, ABD’de yaşayan Türkler’e yalnızca seçmen olarak kalmamaları ve aktif siyasete girmeleri çağrısında bulunuyor.

Whitfield, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Türk halkına mesajım şudur ki; Kongre’de tam 10 yıl Türkiye meseleleri üzerinde çalıştım. Bilsinler ki harika, çok güzel bir ülkeleri var. Güçlü bir siyasi yapıları var. İyi eğitimli insanları, başarılı işadamları ve işkadınları var. Türkiye’nin geleceğinden umutluyum ve Türkler’le muhatap olmaktan çok memnunum. ABD’de yaşayan Türkler’e siyaset dünyamıza girmelerini öneririm. Zira bizim siyasetimiz özel grupların siyaset yapmasına dayanıyor. Böyle bir siyaset sistemimiz var. Amerika’da meydana gelen her gelişme onları da ilgilendiriyor ve onların da müdahil olması onlar için de iyi bizim için de. Seçilmiş yetkililerle diyalog kurabilir hatta yeri geldiğinde Türkiye’yi savunabilirler.”

Tecrübeli siyasetçiye göre Türk-Amerikan ilişkileri sarsılmaz bir zeminde:

“Türkiye-ABD ilişkileri hep önemliydi, olmaya da devam ediyor; NATO üyesi bir müttefik olarak. İki ülke ilişkilerinde inişler-çıkışlar olabilir, tıpkı kendi aile ilişkilerimizde olduğu gibi. Ama ben Türkiye-ABD ilişkilerinin gayet olumlu seyrettiğine inanıyorum. Zaman zaman farklı görüşlerimiz olabilir ama iki ülke için de çok önemli birçok ortak hedefimiz de var.’’

Ed Whitfield’a göre Türkiye, bölgesinde etkin bir aktör. Ama bölge istikrarı açısından Türkiye kadar uluslararası topluma da büyük görevler düşüyor.

Whitfield bunu şöyle açıklıyor: “Suriye ve orada yaşananlar çok hassas bir konu ve Türkiye Esat’ın devrilmesi için önemli bir rol oynuyor. Obama kuma bir çizgi çizdi ve hiçbirşey olmadı. Ve tabii Türkiye’de neler olduğuna dair de bir kafa karışıklığı var. Türkiye ile çalışmanın yanısıra, Rusya ve diğer ülkelerin de katkılarıyla DAİŞ’e karşı ilerleme sağlayabileceğimizi ve onu yokedebileceğimizi düşünüyorum. Acılar çeken Suriye halkının istikrara ihtiyacı var. Ve bizler uzakta da olsak bölgedeki tarihi alanların yok edilmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Dolayısıyla bölgede istikrarın sağlanmasında bize de sorumluluk düşüyor. ABD’nin birçok yanlış yaptığını düşünüyorum. Hepimiz yanlışlar yaptık. Artık bunları düzeltme zamanımız geldi. Günümüz dünyasında ülke ilişkileri çok karmaşık herkesin farklı çıkarları var. Farklılıklar olsa da anlaşmanın bir yolu bulunmalı. Türkiye ve Irak uzun zamandır komşu ve öyle de olmaya devam edecekler. Irak çok badireler atlattı. Ve Irak’ın işgal edilmesiyle zor günler geçirdi. Türkiye de Irak da zor durumların altından kalkabilecek iki ülke. Başika’daki durum için diplomatik diyalog en iyi yol. Amerika da konuya müdahil oldu. Umarım herkes için en iyi yol bulunur özellikle de sivil Irak halkı için.’’

Whitfield terör tehdidine karşı da uluslararası topluma işbirliği çağrısında bulundu: “Bugün tüm dünya terör saldırılarından endişeli. Türkiye coğrafi konumu itibariyle talihsiz bir ülke bu konuda. Ve bu yüzden de birçok terör saldırısına hedef oluyor. Dünyanın neresinde olursa olsun her terör saldırısını kınamalıyız. Dünya milletleri terör saldırılarının önüne geçmek için yakın işbirliği yapmalı. Tüm dünya tehdit altında. Bu ihtimali en aza indirebilmek için hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız.”

Ed Whitfield’ın, Fethullah Gülen’in iade süreci konusundaki görüşleri ise şöyle: “Türkiye’nin darbe geçmişi var, bize çok uzak olan bir kavram, darbeyi desteklemeyiz. Darbeyi ancak kınarız. Neyse ki darbe başarısız oldu ama bu olaydan da bir ders çıkarmalıyız. İade sürecine gelince; bağımsız bir yargımız var. Adalet Bakanlığı da Dışişleri Bakanlığı da Fethullah Gülen’in darbeyle bağlantılı olduğunu gösteren deliller olduğuna ikna olmadıkça iadesi gerçekleşmeyecektir. Türkiye’de Fethullah Gülen ile bağlantılı olduğu ya da darbede rolü olduğu düşünülen kişiler tutuklanıyor ama ABD’de yargı sistemi birçok ülkede olduğu gibi bağımsız. Ve iade edilip edilmeyeceğine karar verecek olan da yargı.”

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG