Birçok Londralı genç Müslüman için Sadık Han’ın belediye başkanı seçilmesi, ilham verici bir gelişme. Bu, özellikle de Pakistanlı bir otobüs şoförünün oğlu olan Han’ın büyüdüğü, etnik çeşitliliğe sahip düşük gelirli güney bölgesinde yaşayanlar için etkili oldu.
Han’ın büyüdüğü ve 1980’lerde Ernest Bevin Okulu’na gittiği Tooting mahallesinde belediye başkanı seçilmesinin etkilerini görmek mümkün.
Okulun bahçesinde öğrenciler bu gelişmeyi İngiltere’deki Müslümanlar için tarihi bir an olarak değerlendiriyor.
Amerika’nın Sesi’nin konuştuğu 15 yaşındaki Şakir Bouamri, kendileri gibi burada okula giden, futbol oynayan Han’ın Londra’nın ilk Müslüman belediye başkanı seçilmesinden çok etkilenmiş.
Han’ın seçilmesi siyasi yorumcular arasında da övgü alıyor. Aday, Londra’nın Müslüman olmayan seçmenlerinin de büyük desteğiyle rahat bir zafer kazandı.
Bu da ülkenin en hızla büyüyen nüfus grubu olan Müslümanlar’ın topluma entegrasyonu açısından önemli ve İngiltere’nin bu nüfusa yaklaşımında bir değişikliğe işaret ediyor.
Han’ın eski tarih öğretmeni Jeremy Day, 1970 ve 80’lerde İngiltere’de ırkçılığın son derece açıkça ortaya konduğunu, bugünse bunun daha gizli ve sofistike biçimde ifade edildiğini belirtiyor.
8 kardeşten 5’incisi olan Han 1970 yılında dünyaya geldi. Ailesi bundan kısa süre önce Pakistan’dan İngiltere’ye taşınmıştı.
Okulun karşısında küçük bir evde yaşayan ailede baba otobüs şöförlüğü, anne ise terzilik yaparak çocuklarına bakmış. Öğretmenleri Han’ı düzenli, ödevlerini asla aksatmayan uslu bir öğrenci olarak hatırlıyor.
O dönemde Tooting’de ya da ülkenin başka bir yerinde Han’ın ailesi ülkenin bir parçası olmaktan çok yabancı olarak görülürdü. Tarih öğretmeni Day, bu ortamın Han’ın eylemci ruhunun gelişmesinde etkili olduğunu söylüyor.
Day, okullarının bir özelliğinin öğrencileri, fikirlerini ifade etmekten kaçınmamaya teşvik etmeleri olduğunu söylüyor. Tarih öğretmeni “Eğer bir şey yanlışsa bu sınıfla paylaşılırdı. Öğrenciler haklardan, değerlerden ve adaletsizlikten bahsederdi” diyor.
Sadık Han, büyüdükten sonra insan hakları avukatı oldu. Day, “O zaman merkez sol İşçi Partisi’ne üye olduğunu duymuştum, 15 yaşında bunu kaç öğrenci yapar” diye soruyor.
Ancak Han’ın eski öğretmenini en çok şaşırtan şey, İngiltere’de bu kadar kişi ülkenin göç siyasetini tartışırken Londra halkının Müslüman bir adayı seçmesi olmuş. Paris ve Brüksel’de yaşanan terör saldırıları ve göç siyaseti ülkede AB dışına çıkma çağrılarına destek olmuş durumda.
Day, günümüzün küresel siyasi ortamında, Avrupa’da seçmen sağa kayarken ve medya insanları korkutarak bölünme yaratırken Han’ın büyük bir çoğunlukla seçilmesinin inanılmaz olduğunu söylüyor.
Seçimler, Han’ın rakibi Zac Goldsmith’in onu aşırı İslamcılar’la bağlantılıymış gibi göstermeye çalışması yüzünden oldukça sert tartışmalara sahne oldu.
Han, sonunda Goldsmith’i 300 binden fazla oyla yendi.
Anketler, Londra halkının kararını kentte yaşanacak fiyatta ev bulmanın zorluğu, ulaşım sıkıntısı gibi tüm etnik grupları etkileyen sorunları değerlendirerek verdiğini ortaya koydu.
Han, seçildikten hemen sonra kendini birleştirici bir siyasetçi olarak tanımladı ve tüm Londralılar’ın belediye başkanı olacağını söyledi.
Yeni belediye başkanının önündeki zorluklar arasında seçim öncesinde vadettiği şekilde daha fazla sosyal konut inşa etmek ve kamu taşıma ücretlerini dondurmak gibi konular var.
Ancak uzmanlar, Han’ın önündeki en büyük zorluğun, İngiltere’ye gelen yeni göçmenlerin çocuklarının, kendisinin sahip olduğu fırsatlara sahip olmasını sağlamak olduğunu söylüyor. Artık İngiltere çok kültürlü bir toplum.
Geçenlerde London Evening Standard gazetesine yazan Raşid Razak “Amerikan rüyası hakkında sayısız kitap yazıldı, film çekildi ama İngiliz rüyası hala geçici ve incelenmemiş bir kavram” ifadesini kullandı.
Han’ın mezun olduğu erkek okulundaki öğrenciler, İngiltere meritokrasisinin Han’a sunduğu yükselme fırsatının kendileri için de geçerli olmasını umuyor.
Ailesinin yarısı tarafından Fas asıllı olan Bouamri, Han’ın seçilmesinin kendisine herkesin her şey olabileceğini düşündürdüğünü söylüyor. Genç öğrencinin rüyaları politikayla ilgili değil. Bouamri “Ben Jamie Oliver gibi tanınmış bir mutfak ustası, bir şef olmak istiyorum. Onun gibi başarılı olmayı hayal ediyorum” diyor.
