KAHIRE —
Birkaç gün süren dev kitle gösterilerinden sonra ordu 3 Temmuz’da seçimle işbaşına gelmiş Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi görevden aldı.
İbn-i Haldun Merkezi Başkanı Profesör Sadettin İbrahim, ödül sahibi bir Mısırlı demokrasi savaşcısı. İki buçuk yıl önce kendisini üç kez hapse atan Hüsnü Mübarek’e karşı girişilen devrimi desteklemiş: “Darbe daha çok Müslüman Kardeşler ve Batı medyası tarafından kullanılan bir deyim.”
İnternet sitesi sahibi liberal yorumcu Rania el-Maliki ise kulağa daha tarafsız gelen ”yönetime elkoyma” deyimine karşı çıkıyor: “Önce olayları gerçek adlarıyla tanımlamalıyız. Bu bir askeri darbedir.”
Ancak bu görüşü paylaşan Mısırlı aydınlar azınlıkta: “Ordu yapabileceği tek şeyi yaptı. Yönetimin değişmesini isteyen halktı. Ordu onlara ayak uydurdu. Unutmayın görülmemiş sayıda bir kalabalık, 30 milyon kişi sokaklara döküldü: “30 Haziran’da 30 milyon kişinin sokaklara döküldüğü bir hayal. Bu büyük bir yalan. Gösteriler ordu tarafından yönetildi.”
El-Maliki yine de birkaç milyon Mursi karşıtı gösterici olduğunu kabul ediyor ancak bunların darbe değil erken seçim istediğini söylüyor.
Ordu ülkeyi halkın istemediği İslamcı politika izleyen Müslüman Kardeşler’den mi kurtardı? Yoksa generaller darbeyi meşru kılmak için göstericileri mi kullandı?
İki taraf da buna sert yanıt veriyor: “Tek talep terörizme karşı mücadele edilmesiydi. Müslüman Kardeşler ülkede artan terörizmin kaynağı olarak görülüyordu.”
Ancak ordu ve destekçileri, yönetime el koymayı ve yüzlerce göstericinin öldürülmesini haklı göstermek için terörizmle mücadele ettiklerini savunuyor.
Rania el-Maliki bunun çok kötü sonuçları olacağı görüşünde: “Eğer bu ahlaki değerleri hiçe saymak değilse başka ne olabilir? Elbette Arap Baharı Mısır açısından sona erdi. Başladığımız yere geri dönüyoruz. Mübarek dönemindeki sahte demokrasiye geri dönüyoruz.”
Sadettin İbrahim de tehlikeyi görüyor ancak Mısır’ın buna karşı yeni bir koruması olduğunu savunuyor: “Bütün ülke seferber olmuş durumda. Bu yüzden Mısır’da yeni bir dikta rejimi ortaya çıkamaz, çıksa da ayakta kalamaz.”
Aydınlar bu tehlike konusunda ikiye bölünürken, uzmanlara göre Mısır, sonucu belli olmayan büyük bir kumar oynuyor.
İbn-i Haldun Merkezi Başkanı Profesör Sadettin İbrahim, ödül sahibi bir Mısırlı demokrasi savaşcısı. İki buçuk yıl önce kendisini üç kez hapse atan Hüsnü Mübarek’e karşı girişilen devrimi desteklemiş: “Darbe daha çok Müslüman Kardeşler ve Batı medyası tarafından kullanılan bir deyim.”
İnternet sitesi sahibi liberal yorumcu Rania el-Maliki ise kulağa daha tarafsız gelen ”yönetime elkoyma” deyimine karşı çıkıyor: “Önce olayları gerçek adlarıyla tanımlamalıyız. Bu bir askeri darbedir.”
Ancak bu görüşü paylaşan Mısırlı aydınlar azınlıkta: “Ordu yapabileceği tek şeyi yaptı. Yönetimin değişmesini isteyen halktı. Ordu onlara ayak uydurdu. Unutmayın görülmemiş sayıda bir kalabalık, 30 milyon kişi sokaklara döküldü: “30 Haziran’da 30 milyon kişinin sokaklara döküldüğü bir hayal. Bu büyük bir yalan. Gösteriler ordu tarafından yönetildi.”
El-Maliki yine de birkaç milyon Mursi karşıtı gösterici olduğunu kabul ediyor ancak bunların darbe değil erken seçim istediğini söylüyor.
Ordu ülkeyi halkın istemediği İslamcı politika izleyen Müslüman Kardeşler’den mi kurtardı? Yoksa generaller darbeyi meşru kılmak için göstericileri mi kullandı?
İki taraf da buna sert yanıt veriyor: “Tek talep terörizme karşı mücadele edilmesiydi. Müslüman Kardeşler ülkede artan terörizmin kaynağı olarak görülüyordu.”
Ancak ordu ve destekçileri, yönetime el koymayı ve yüzlerce göstericinin öldürülmesini haklı göstermek için terörizmle mücadele ettiklerini savunuyor.
Rania el-Maliki bunun çok kötü sonuçları olacağı görüşünde: “Eğer bu ahlaki değerleri hiçe saymak değilse başka ne olabilir? Elbette Arap Baharı Mısır açısından sona erdi. Başladığımız yere geri dönüyoruz. Mübarek dönemindeki sahte demokrasiye geri dönüyoruz.”
Sadettin İbrahim de tehlikeyi görüyor ancak Mısır’ın buna karşı yeni bir koruması olduğunu savunuyor: “Bütün ülke seferber olmuş durumda. Bu yüzden Mısır’da yeni bir dikta rejimi ortaya çıkamaz, çıksa da ayakta kalamaz.”
Aydınlar bu tehlike konusunda ikiye bölünürken, uzmanlara göre Mısır, sonucu belli olmayan büyük bir kumar oynuyor.
