Erişilebilirlik

Lübnan Petrol Zengini Olabilir mi?


Lübnan sık yaşanan elektrik kesintileri ve kötü altyapısının yanısıra Suriye’de yaşanan savaş nedeniyle zor durumda. Ancak ülkenin petrol rezervleri gelecek için umut ışığı oluşturuyor

Petrol rezervlerinin araştırılması ülkedeki siyasi kriz nedeniyle yapılamasa da bazı tahminlere göre yer altında 600 milyar dolarlık petrol rezervi bulunuyor.

Lübnan Dışişleri Bakanı ve enerji eski bakanı Gebran Bassil, petrol bulunmasının ülkenin ekonomik bağımsızlığına büyük katkı yapacağını ve ülkeyi petrol zengini ülkeler arasına sokarak vatandaşlarının refahını arttıracağını söylüyor. Ancak herkes onunla aynı görüşte değil.

Lübnan Politika Araştırmaları Merkezi Direktörü Sami Atallah, petrol çıkarılmasının getireceği avantajların kesin olmadığını söylüyor. Üretimin düzgün denetlenmesi durumunda Lübnan’ın yeni bir güne uyanabileceğini söyleyen uzman, ancak bunun tersinin de yaşanabileceği uyarısında bulunuyor. Atallah, ekonomiye büyük para girmesi durumunda şeffaflıktan uzak zayıf bir devletin büyük yolsuzluklara ve adaletsiz gelir dağıtımına yol açabileceği konusunda uyarıyor.

Doğal Kaynak Yönetimi Enstitüsü’nden Laury Haytayan, Lübnan’ın zayıf bir devlete sahip olduğuna ve ülkenin mezhepsel olarak bölünmüş olduğuna dikkati çekiyor. Uzman ayrıca, doğal kaynakların ülkeye yarar sağlaması için bölgede şeffaflık ve hesap verebilirlik konusunda izleyebileceği bir rol model bulunmadığını ekliyor.

Haytayan, Lübnan’da kararları tek yetkilinin vermediğini, kararları farklı mezheplerden ve farklı çıkarlara sahip çok sayıda kişinin verdiğini söylüyor ve kurumların zayıflığının endişe verici olduğunu belirtiyor.

Kamunun yeraltı kaynaklarının getireceği kazancın etkili ve adil bir biçimde dağıtılacağı konusundaki şüpheleri anlaşılabilir. Aralık ayında Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün raporunda Lübnan 175 ülke arasında 9 hane daha düşerek 136’ıncılığa indi. Halktaki yolsuzluk algısının sorulduğu anket sonuçları Lübnan’ı Nijerya ve Kırgızistan gibi ülkelerle benzer sıraya yerleştirdi.

Ancak sivil toplum örgütleri ülkenin doğal kaynaklarının doğru kullanımını güvence altına almak için çalışmalara başladı. Ortadoğu Stratejik Girişimler Örgütü’nün kurucularından Mona Sukkarieh, Lübnan’da farklı kurumların süreci inceleme altına aldığını ve petrol konusunun üzerine daha çok gideceklerini söylüyor. Sukkarieh bu kurumların gün geçtikçe daha bağımsız çalışacağını ve gelen yabancı fonlar sayesinde bu konularla daha çok ilgilenebileceklerini söylüyor.

Ülkede medyanın konuya ilgisinin artmasıyla yerel kurumlar da harekete geçmiş. Birçok grup enerji sektörü yetkilileriyle görüşerek sektörü gözetecek tek bir kurum kurulması gerektiğini bildirmiş. Bu politikayı Norveç ve İngiltere hükümetleri de destekliyor. İngiltere bu konuya 115 bin dolarlık fon sağlamış.

Atallah, uzmanlığa ihtiyaç duyduklarını ve konuya büyük ilgi olduğunu söylüyor. Ancak uzman kararlarda etki sahibi olmanın farklı bir mesele olduğunu da ekliyor ve bunun için her türlü yöntemi kullanacaklarını söylüyor. Ancak sektörün hükümet dışından denetimini sağlamak isteyen her grup bunun zorlu bir uğraş olacağını düşünüyor.

2012 yılında kurulan Lübnan Petrol Dairesi önceleri şeffaflığı ve sürecin ilk günlerindeki etkin yönetimiyle herkesi şaşırtmış. Bugünlerde daire rezervlerin tahmini için şirket tekliflerini değerlendirmiş. Ancak kurum süreçte sivil toplum örgütleriyle çalışsa da Sukkarieh bu örgütlerin karar verme aşamasındaki etkisinin son derece sınırlı olduğunu söylüyor.

Doğal kaynakların ülkelerin vatandaşlarının yararına kullanılması için çalışan Publish What You Pay’in Ortadoğu ve Kuzey Afrika Koordinatörü Diana Krassy, şeffaflık için yapılan mücadelenin süreceğini söylüyor. 2012’de şimdiki görevine başladığında Lübnan’daki durumun ümitsiz olduğunu söyleyen uzman ülkede birçok şeyin değişmeye başladığını belirtiyor. Krassy, Lübnan’da hem sivil toplum örgütlerinde hem de toplumda yaklaşımın değiştiğini ancak işlerin doğru yürütülmesi için baskı kurmaya devam edilmesi gerektiğini söylüyor.

Doğal Kaynak Yönetimi Enstitüsü’nden Haytayan, petrol ve doğalgaz tespit edilse bile şeffaflık için çalışanların emeğinin iktidardakilerin insafına kaldığını söylüyor.

Onlarca yıldır petrol üreten 8 Arap ülkesi’nde halk orta ya da yüksek seviye petrol gelirine rağmen hala yoksulluk ve işsizlikle boğuşuyor ve çok sayıda genç başka ülkelere göç ediyor. Bu ülkelerdeki siyasi istikrarsızlık ve özellikle petrol gelirlerinin kötü kullanımı bunun başlıca nedenleri. Petrol gelirleri altyapıya ya da diğer kalkınma yaratan projelere ayrılmak yerine devlet memurlarının maaşlarına yöneltiliyor.

Haytayan’a göre, asıl konu gerekli siyasi iradenin mevcut olup olmadığı. Uzman, eski uygulamaların devam mı edeceğinin yoksa bu sektörün yeni yaklaşımları mı tetikleyeceğinin bilinmediğini belirtiyor. Uzman, konunun petrol ve doğalgazın ötesinde, halkın devlete güveninin tekrar kazanması olduğuna dikkati çekiyor.

STÜDYO VOA

ABD üniversitelerinde Gazze protestoları yayılıyor - 24 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:22 0:00
XS
SM
MD
LG