Erişilebilirlik

Kriz AB'nin Peşini Bırakmayacak


Kriz AB'nin Peşini Bırakmayacak
Kriz AB'nin Peşini Bırakmayacak

Avrupa Birliği’nin hatırlamak istemediği yıllar listesinde 2011’in özel bir yeri var. Euro Bölgesi’ndeki borç krizinin kontrol edilebilirliğinin her geçen gün zayıfladığı 2011’de Avrupa Birliği sadece krizin diğer ülkelere yayılmasını engellemeye çalışmakla kalmadı. Yıllardır görmezden gelinen sorunların birikmesinin sonucu olan kriz, Avrupa Birliği’nin kurumsal yapısının, geleceğinin ve “Birlik kimliğinin” ciddi şekilde sorgulanmasına da neden oldu. 2011’de krizle mücadelede genelde kağıt üstünde kalan ve özellikle piyasaların beklediği etkiyi yaratmayan önlemlerle geçiren Avrupa Birliği’ni oldukça zor bir yıl bekliyor. 2012’nin “krizden arınmış” bir yıl olacağını söylemek neredeyse imkansız.

1999’da 11 ülkenin sanal parası olarak hayata geçen 1 Ocak 2002’de de 12 ülke açısından fiziksel bir realite ve gerçek bir para birimi olan euronun geleceği 2012’de en çok tartışılacak konular arasında yer almaya devam edecek. 17 ülkenin ve 332 milyon kişinin ortak para birimi olan, 14.2 milyar banknot ve 95.6 milyar bozuk para olarak Euro Bölgesi’nde dolaşan euronun değeri 870 milyar euro düzeyinde.

Avrupa Birliği’nin büyük bölümü için günlük hayatın vazgeçilmez parçası olan euro, uzmanlar tarafından hala “faydalı” görülse de bunun tersini savunan ve ulusal para birimlerine dönüş çağrıları yapanların sayısı da görmezden gelinemeyecek kadar artmaya başladı. Buna rağmen 2011’i kimlik bunalımıyla geçiren Avrupa Birliği’nin en önemli projelerinden olan euro için 2012’de “B planı” hazırlanacağını söylemek mümkün değil. Euronun çökmesi birçok sektör açısından felaketle eş anlamlı olacağından Euro Bölgesi’nin 2012’deki öncelikli hedeflerinden birini euronun tekrar ayakları üzerinde durmasını sağlamak oluşturacak.

Euro Bölgesi’ndeki borç krizi sadece ekonomileri alt üst etmekle kalmadı çok sayıda hükümetin de devrilmesine neden oldu. Bu değişikliklerin önemli bir bölümünün yararlı olduğu söylenebilir. Bu değişiklikleri neyin izlemesi gerektiği ve tam olarak neyin değişmesi gerektiği konusunda ise kafalar tam net değil. Krizin olası kurbanları arasında olmasından endişe duyulan İtalya ve İspanya’nın 2012’de de çok yakın takipte olacağı şüpheye yer bırakmayacak düzeyde net. Avrupa Birliği tarafından 2011 sonunda kağıt üstünde de olsa yeni önlemler devreye sokulmaya başlansa da bunların iki ülkenin ekonomik geleceği üzerinde yaratacağı etkinin olumluluk düzeyi konusunda henüz kafalar karışık.

Krizle mücadeledeki rolü kritik öneme sahip olan Almanya, euronun ve Euro Bölgesi’nin krizden güçlenerek çıkacağını düşünse de ilk tahminler bu güçlenmenin zaman alacağını gösterir nitelikte. Özellikle 2012’nin ilk yarısında yumuşak bir resesyon ihtimali giderek artıyor. Bunda 9 Aralık’taki son Avrupa Birliği zirvesinde alınan kararların hızlı uygulanma kapasitesinin düşük olması en önemli etken olarak görülüyor.

Bankaların likiditesi, işsizlik ve uluslararası derecelendirme kuruluşlarının Euro Bölgesi ülkelerinin notlarını kırma ihtimali de 2012’nin sıcak ekonomik konuları arasında yer alıyor. Mevcut veriler, Avrupa Merkez Bankası’nın enflasyonu düşük tutma hedefli girişimlerini sürdüreceğini, 2012 sonuna doğru cılız büyüme sinyallerinin geleceğini gösteren bir içeriğe sahip.

Avrupa Birliği’nin 2012’de yine tüm enerjisini krizle mücadeleye mi ayıracağı yoksa ilgilenmesi gereken diğer konuları mı öne çıkaracağını ise Brüksel’de sıklıkla bir araya gelmeleri öngörülen liderlerin ulusal çıkarlarla Birlik çıkarları arasında kuracağı denge ve zor sorunlara karşı pratik ve etkili çözüm üretebilme kabiliyeti gösterecek.

XS
SM
MD
LG