İngiltere köktendinci söylemi kontrol altına almak için harekete geçti. Ancak kimilerine göre bu adım, temel hak ve özgürlükleri gereksiz yere kısıtlayabilir. Bu konu, köktendinci örgütlerin Batı kaynaklı mali yardım ve militan desteğiyle Ortadoğu’da giderek daha çok güçlenmesi üzerine birçok ülkede tartışılıyor.
İngiltere İçişleri Bakanı, Muhafazakar Parti’nin seçimi kazandığı takdirde çıkarmaya söz verdiği ‘köktendinci söylemi kontrol altına alma yasası’yla ilgili ayrıntıları açıkladı. Hükümet, yasa önerisini, Kraliçe’nin yıllık konuşmasına da ekledi: ”Sosyal birliği teşvik etmek ve bireylerin köktendinci örgütlerle ilişki içine girmesini engellemek için önlemler alınacak.”
Hükümet, hayır kurumlarıyla dini kuruluşların denetlenmesi için daha çok yetki istiyor. Yasa, hükümete bireylerin köktendinci görüşlerini ifade etmesini yasaklama yetkisi verilmesini de istiyor.
Henry Jackson Vakfı uzmanı Hannah Stuart, şiddet eylemleriyle doğrudan ilgileri olmasa bile köktendinci grupların üzerine daha sert gidilmesini destekliyor: ”Köktendinciliğin yeşermesine izin verilmesi, bireysel hak ve özgürlüklerin yok olmasıyla sonuçlanıyor. Azınlık hakları da bundan nasibini alıyor. Köktendinciliğin ilk kurbanları da genellikle Müslümanlar oluyor.”
Ancak Hannah Stuart, ifade özgürlüğünün kısıtlanmasından kaygılı: ”Sokak köşelerinde bazı köktendinci görüşlerin konuşulacağını kabul etmemiz gerekiyor. Sivil toplum olarak bu görüşleri gizlemek yerine kanıtlarla açıkça çürütmeyi başaracak güçte olduğumuza güvenmeliyiz.”
İngiltere Müslüman Birliği’nden Skype aracılığıyla konuşan Ömer El Hamdun ise ciddi bir kaygısını dile getiriyor: ”Özellikle İngiltere’deki Müslümanlar’ın ifade özgürlükleri, hiçbir suç işlememiş olsalar bile ellerinden alınacak. Susturulacaklar.”
Mevcut yasaların yeterli olduğunu savunan Hamdun’a göre bu söylemin şiddeti körüklediği iddiası doğru değil: ”İçişleri Bakanı, şiddet içermeyen köktendincilikle şiddet içerikli köktendincilik arasında bağ olduğundan bahsetti. Bu teoriyi destekleyecek kanıt olduğunu sanmıyorum.”
Hükümetin farklı görüşleri tehlikeli görüşlerden ayırmayı beceremediğini kaydeden Hamdun, yeni yasanın, imamların köktendinci görüş içermeyen vaazlarını bile yasadışı kılacağını söylüyor.
Ancak Hannah Stuart, sorunun tam tersi olduğu görüşünde: ”Köktendinciliği yeterince tanımlayamadık. Onun yerine Müslümanlar’ın niyetini hedef aldık.”
Hannah Stuart, birçok demokratik ülkenin, köktendincilikle bireylerin hak ve özgürlüklerini kısıtlamadan mücadele etmek için yeni yollar geliştirmek gerektiği konusunda görüşbirliği içinde olduğunu söylüyor.
