İngiltere parlamentosunun iki kanadı da ülkenin Avrupa Birliği'nden (AB) ayrılma müzakerelerinin önünü açan Brexit yasa tasarısını onayladı.
Yasanın parlamentoda onaylanmasıyla İngiltere hükümeti Brexit sürecini resmen başlatma yetkisine kavuşmuş oldu.
İngiltere Başbakanı Theresa May'in Mart ayının son haftasında AB Lizbon Antlaşması'nın birlikten ayrılmayı düzenleyen 50. maddesini resmen başlattığını ilan etmesi bekleniyor.
Tasarı Kraliçe II. Elizabeth'in onayının ardından bu hafta içinde yasalaşacak.
Brexit yasası Avam ve Lordlar Kamarası'nda görüşüldüğü saatlerde İskoçya Özerk Yönetimi Başbakanı Nicola Sturgeon, İskoçya'nın Birleşik Krallık'tan ayrılması için ikinci bir referanduma gitmeyi planladıklarını açıkladı.
Sturgeon, gelecek hafta konuyu İskoç parlamentosuna taşıyacağını ve 2018 yılı sonbaharıyla 2019 yılı ilkbahar ayları arasında bağımsızlık referandumunu hazırlayacaklarını belirtti.
Sturgeon, İngiltere'nin AB referandumunda yüzde 62 oyla birlik içinde kalmayı isteyen İskoçların “Brexit” ile bağımsızlık arasında seçim hakkı olduğunu savunuyor.
May'in, Sturgeon'ın referandum hamlesine karşı çıkacağı tahmin edilse de bu süreçte ne tür bir tutum alacağı henüz kesinleşmedi.
Brexit yasasının hazırlanan ilk haliyle kabul edilmesi İngiltere hükümetinin başarısı olarak görülüyor.
Lordlar Kamarası görüşmelerinde yasa tasarısına İngiltere'de yaşayan AB vatandaşlarının haklarının korunması ve AB ile varılacak anlaşmanın son halinin meclis onayına sunulması gibi maddeler eklenmişti.
Ancak daha sonra Avam Kamarası'na gönderilen yasa tasarısından bu değişiklik önergeleri çıkarıldı ve Lordlar Kamarası da yasa tasarısını ilk haliyle kabul etti.
İngiltere'nin Brexit Bakanı David Davis yasa tasarısının kabul edilmesinin ardından "Ülkemizin bir nesil boyunca en önemli müzakerelerinin eşiğindeyiz" açıklamasını yaptı.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi Lideri Jeremy Corbyn ise AB vatandaşlarının haklarına yönelik değişiklik önerilerinin yasa tasarısında yer almaması nedeniyle hayal kırıklığına uğradığını söyledi. Corbyn, İşçi Partisi'nin her aşamada hükümeti bu konuda zorlayacağını açıkladı.
Bundan sonra ne olacak?
İlk aşamada May'in Mart ayının son haftasında AB'den ayrılma niyetini resmi olarak Brüksel'e bildirmesi ve süreci başlatması bekleniyor.
Nisan ayında Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk, İngiltere dışındaki 27 AB ülkesinin liderlerini biraraya getiren bir zirvede Avrupa Komisyonu'na İngiltere'ye müzakere yetkisi verilmesini isteyecek.
Bu zirveden sonra Avrupa Komisyonu müzakere koşullarının belirlendiği bir yol haritası çıkaracak.
Nisan ya da Mayıs aylarında müzakerelerin başlaması öngörülüyor.
İngiltere'nin ayrılık müzakerelerinin süresi 50. maddede 2 yıl olarak belirlenmiş durumda. Bunun birer yıl süreyle uzatılması mümkün. Kimi uzmanlar müzakerelerin en az beş hatta on yıl sürebileceğini söylüyor.
İngiltere'yle AB arasında varılacak anlaşmada 27 AB üye ülkesinin yüzde 72'sinin yani nüfus yoğunluğuna göre yüzde 65'inin onayına ihtiyaç duyuluyor. Ardından da bu anlaşmaya Avrupa Parlamentosu'nun onay vermesi gerekiyor.
Öte yandan AB ile müzakere sürecinde İngiltere'nin ayrılmaktan vazgeçme şansı da bulunuyor.
Lüksemburg Cumhurbaşkanı Xavier Bettel bu sürecin geri döndürebileceğini söyledi. Bettle "Belki boşanma sürecinde, taraflar birbirlerini ne kadar sevdiklerini anlayıp boşanmaktan vazgeçerler," dedi.
Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise İngiltere'nin bir gün AB'ye yeniden döneceğine inandığını söyledi.
Juncker, "Brexit'i sevmiyorum. İngilizlerle aynı gemide olmak isterim. Umarım bir gün gelir de bu gemiye geri dönerler," dedi.
