LONDRA - Dünyanın dört bir yanından temsilciler Pazartesi günü Katar’ın başkenti Doha’da iklim değişikliğini ele alacak. Ancak uzmanlar toplantıdan fazla umutlu değil.
Yıllardan beri iklim değişikliği dendiğinde gözler önüne eriyen buzlar ve yiyecek arayan kutup ayıları gelirdi.
Ama artık sorun günlük hayatta da hissediliyor. Uzmanlar küresel ısınma ve okyanusların yükselmesinin, Sandy gibi daha büyük, daha yıkıcı kasırgalara yol açtığını söylüyor.
Çevreci grup Greenpeace’in Londra bürosunda görevli Ruth Davis bu tür olaylar yaşayan insanlar arttıkça politika değişikliği şansının da artacağını söylüyor: “Daha çok insan iklim değişikliğinin etkileriyle karşılaşıyor. Doha’da toplanan liderlerin bunu görüp konuya hızla eğilmeleri gerçekten önem taşıyor.”
Doğal afetler sadece evlerini kaybeden kişileri değil tarım ürünlerini, gıda fiyatlarını, sigorta primlerini, kamu sağlığı ve diğer birçok alanı da etkiliyor. Londra’daki Imperial Koleji İklim Değişikliği Enstitüsü Direktörü Brian Hoskins nüfuzlu ülkelerde bu tür olayların daha sık meydana gelmesinin politika değişikliğine gidilmesinde etkili olacağını söylüyor.
Hoskins, “Doğal afetlerin Bangladeş’te olabileceği, New Orleans ya da New York’ta olmayacağı yolunda bir düşünce vardı. Ama New York ve New Orleans’ta oldu. Ekonomik açıdan ne kadar gelişmiş olsak da çevre koşullarına hala son derece bağımlı olduğumuzu gördük,” diyor.
Ruth Davis, liderlerin önlem almamanın maliyetini ve alternatif enerji kaynakları geliştirmenin yararlarını anlamak zorunda olduklarını söylüyor: “Durumu değiştirmek bir on yıl, belki de daha çok zaman alabilir. Ama bu teknolojileri büyük çapta kullanmaya başlarsak yenilenebilir enerjinin getireceği yararlar kartopu etkisi yaparak hızla büyüyecektir.”
Yine de uzmanlar Katar’daki BM İklim Değişikliği toplantısından fazla birşey beklemiyor. En fazla, çevre standartları konusunda 2015 yılında bir anlaşmaya varma taahhüdünün yenilenmesini umuyor. Brian Hopkins, “Her küresel anlaşma, hiç yoktan iyidir. Ve iklim değişikliğine getirilecek her kısıtlama, hiç kısıtlama olmamasından daha iyidir,” diyor.
Uzmanlar evrensel standartlar, saydamlık ve yeni teknolojiler kullanma yönündeki teşvikleri içeren bir anlaşmanın en azından küresel ısınmanın etkilerini azaltmaya başlayacağı görüşünde. Ancak yine de uzmanlar bu konuda ne kadar siyasi irade olduğundan kuşkulu. Ayrıca bu süreç başlamadan daha ne kadar çok insanın doğal afetlerden zarar göreceği sorusu da kaygı konusu.
Yıllardan beri iklim değişikliği dendiğinde gözler önüne eriyen buzlar ve yiyecek arayan kutup ayıları gelirdi.
Ama artık sorun günlük hayatta da hissediliyor. Uzmanlar küresel ısınma ve okyanusların yükselmesinin, Sandy gibi daha büyük, daha yıkıcı kasırgalara yol açtığını söylüyor.
Çevreci grup Greenpeace’in Londra bürosunda görevli Ruth Davis bu tür olaylar yaşayan insanlar arttıkça politika değişikliği şansının da artacağını söylüyor: “Daha çok insan iklim değişikliğinin etkileriyle karşılaşıyor. Doha’da toplanan liderlerin bunu görüp konuya hızla eğilmeleri gerçekten önem taşıyor.”
Doğal afetler sadece evlerini kaybeden kişileri değil tarım ürünlerini, gıda fiyatlarını, sigorta primlerini, kamu sağlığı ve diğer birçok alanı da etkiliyor. Londra’daki Imperial Koleji İklim Değişikliği Enstitüsü Direktörü Brian Hoskins nüfuzlu ülkelerde bu tür olayların daha sık meydana gelmesinin politika değişikliğine gidilmesinde etkili olacağını söylüyor.
Hoskins, “Doğal afetlerin Bangladeş’te olabileceği, New Orleans ya da New York’ta olmayacağı yolunda bir düşünce vardı. Ama New York ve New Orleans’ta oldu. Ekonomik açıdan ne kadar gelişmiş olsak da çevre koşullarına hala son derece bağımlı olduğumuzu gördük,” diyor.
Ruth Davis, liderlerin önlem almamanın maliyetini ve alternatif enerji kaynakları geliştirmenin yararlarını anlamak zorunda olduklarını söylüyor: “Durumu değiştirmek bir on yıl, belki de daha çok zaman alabilir. Ama bu teknolojileri büyük çapta kullanmaya başlarsak yenilenebilir enerjinin getireceği yararlar kartopu etkisi yaparak hızla büyüyecektir.”
Yine de uzmanlar Katar’daki BM İklim Değişikliği toplantısından fazla birşey beklemiyor. En fazla, çevre standartları konusunda 2015 yılında bir anlaşmaya varma taahhüdünün yenilenmesini umuyor. Brian Hopkins, “Her küresel anlaşma, hiç yoktan iyidir. Ve iklim değişikliğine getirilecek her kısıtlama, hiç kısıtlama olmamasından daha iyidir,” diyor.
Uzmanlar evrensel standartlar, saydamlık ve yeni teknolojiler kullanma yönündeki teşvikleri içeren bir anlaşmanın en azından küresel ısınmanın etkilerini azaltmaya başlayacağı görüşünde. Ancak yine de uzmanlar bu konuda ne kadar siyasi irade olduğundan kuşkulu. Ayrıca bu süreç başlamadan daha ne kadar çok insanın doğal afetlerden zarar göreceği sorusu da kaygı konusu.
