Erişilebilirlik

Gezi Davası’nda İstinaf Mahkemesi Kararı Bekleniyor


Gezi davasında açıklanan gerekçeli karar ve 25 Nisan’daki duruşmada tutuklanan Taksim Dayanışma üyesi Mücella Yapıcı’nın sağlık muayenesinin kelepçeli olarak yapılması bugün Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi’nde düzenlenen toplantıda ele alındı.

‘‘Bu Karanlığa Teslim Olmayacağız’’
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:06:27 0:00


Toplantıya yazılı mesaj gönderen Gezi davası tutuklularından avukat Can Atalay ve eski İstanbul Şehir Plancıları Odası Başkanı Tayfun Kahraman, yaklaşık 4,5 yıldır cezaevinde bulunan Osman Kavala'nın, ‘‘Taksim Platformu ve Taksim Dayanışması'nda ‘resmi olarak üyeliği bulunmasa’ da alınan kararların ona danışılmadan alınmadığı’’nı öne süren gerekçeli kararı dezenformasyondan ibaret olduğunu savundular.

Atalay ve Kahraman mesajlarında “9 yıldır Gezi direnişimizi karalamaya çalışanlar şimdiden bir dezenformasyona başladılar. ‘Mahkeme kisvesi’ adı altında tarih tezi yazmaya çalıştılar. Türkiye’nin geleceğini karartmaya çalışan bu çaba, başarısız olmaya mahkumdur. Gezi bu memleketin sönmeyen umududur. Gezi direnişi gerçeğini yalanlarla çarpıtmaya, tersine çevirmeye hem Türkiye’nin demokratik, çoğulcu geleceğini karartmaya ilişkin bu çaba şu ana kadar başarısız olduğu gibi bundan sonra da başarısız olmaya mahkumdur. Kardeşler, ‘Silivri soğuktur’ diyenler yanılıyor; Silivri ile yükseltmeye çalıştıkları korku duvarı bir kez daha aşılıyor. Zulmedenler değil, biz kazanacağız’’ ifadelerini kullandılar.


Yapıcı: ‘‘O parktaki olağanüstü direniş ülkeye çekilen karanlık perdesini aralamıştır’’

Hafta içinde Birgün gazetesine gönderdiği yazıda eli kelepçeli olarak hastaneye götürüldüğünü, göz ve diş muayenesi sırasında yine kelepçeli olduğunu yazan bir başka Gezi tutuklusu Mücella Yapıcı’nın gönderdiği mesaj da kızı Cansu Yapıcı tarafından okundu.

‘‘O parktaki olağanüstü direniş gelecek için bir umut olmuş ve ülkeye çekilen karanlık perdesini aralamıştır. Anayasal haklarımızın bize unutturulmaya çalışıldığının farkındayız. Gezi direnişinin yıl dönümünde, Cumartesi Anneleri’nin 900’üncü haftasında ve Onur Yürüyüşü'nde arkadaşlarımız gözaltına alındı. Demokrasiye, barışa, daha insanca yaşama hareket etmiş bir toplum, yıllar geçse de bunu unutamaz. Umudu örgütlemeye, konuşmaya, birlikte mücadele etmeye devam etmeliyiz.”

Yapıcı, gazetede yayınlanan yazı sonrası iki ayı aşkın süredir tek başına tutulan Gezi tutuklusu Mine Özerden’in Çiğdem Mater’le hapis yattıkları koğuşa getirildiğini de belirtti.

Algan: ‘‘İstanbul Tabip Odası soruşturma başlattı’’

Mücella Yapıcı’nın durumuyla ilgili değerlendirmede bulunan İstanbul Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi Nazmi Algan, 1996 yılında İstanbul Tabip Odası’nın düzenlediği uluslararası toplantıda ele alındığı için Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından ‘‘İstanbul Protokolü’’ adı verilen ‘‘İşkence ve Diğer Zalimane İnsanlık Dışı, Aşağılayıcı Muamele ve Cezaların Soruşturulması ve Belgelendirilmesi El Kılavuzu’’nun Türkiye’de ihmal edildiğini söyledi.


Algan, ‘‘İstanbul Protokolü’nün önemi şu: Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamıyorlar ya. Bu protokolü de baypas etmek için hukuki kararlar alınmaya başladı. 2000’li yıllarda İstanbul Protokolü eğitimleri yaptık Türk Tabipleri Birliği olarak. Sağlık Bakanlığı ile işbirliği yaptık. AKP iktidarı ile birlikte baskılar arttı. Bu protokolün uygulanmaması için 3’lü protokol oluşturuldu, sağlık ve içişleri bakanlıklarının da olduğu. Yapılan uluslararası hukuki düzenlemeler, hekimlerin gözaltında tutulanlara tıbbi müdahale zorunluluğunu değiştirmektedir. Tutuklu, gözaltındaki ve mahkumların sağlık muayenelerinin İstanbul Protokolü'ne uygun yapılması gerekir. Mesela birtakım eylemlerde 60-70 kişi gözaltına alınıyor bunların doktor kontrolundan geçmesi lazım. Doktora, ‘Gel otobüste muayenesini yap’ deniyor. Bu böyle geçiştirebilecek bir şey değil. En son Mücella’nın somut durumuna baktığımız zaman biz Tabip Odası olarak soruşturmayı açmış bulunuyoruz. Diş hekimi ve göz doktorunda hata var’’ dedi.

İşler: ‘‘Gerekçeli karar hiçbir şey söylemiyor’’

Mahkemenin hazırladığı gerekçeli kararı ‘‘kafa karıştıran ve hiçbir şey söylemeyen’’ bir karar olarak değerlendiren Avukat Evren İşler ise Gezi davası ile ilgili Anayasa Mahkemesi (AYM) ve istinaf mahkemesi başvurularının yapıldığını ifade etti.


İşler, ‘‘Bu yargılamanın başından beri yaşadığımız şey gerekçeli kararda bir kez daha yaşandı. Kafa karıştıralım ve hiçbir şey söylemeyelim şeklinde hazırlanan iddianamenin bir benzeri de gerekçeli karar. İstinaf başvurusu ve AYM başvurusu yapıldı. İstinaf başvurusu bütün yargılama boyunca söylediğimiz ‘Gezi’de suç olamadığını, isnat edilen fiillerin gerçeğe aykırı olduğunu gösteren bir başvuru oldu. AYM başvurusu var. Bu başvuruda özellikle ‘ölçülülük kuralları’na uyulmadığını vurguladık. Arkadaşlarımız her türlü hukuksuzluğa direnemeye devam ediyorlar. Bizde direnmeye devam edeceğiz’’ dedi.

Atalay, ‘‘Gezi özelinde ve diğer davalarda, fikri takipçisi olalım, unutmayalım, unutturmayalım’’

Toplantıda söz alan Can Atalay’ın babası Mustafa Atalay da Gezi davasının birçok başka siyasi dava gibi toplum hafızasından silinerek unutturulmak istendiğini söyledi.

Atalay, ‘‘Gezi özelinde ve diğer davalarda, fikri takipçisi olalım, unutmayalım, unutturmayalım. ‘İçerden ne haber?’ derseniz, Can özelinde söyleyeyim; tutuklandığı gündeki direnci neyse orada da odur. Görüşmelerimizde dimdik duruyor, sağlığı da yerindedir. Tayfun da öyledir Hakan da öyledir. Her hafta annesi ziyaretine gidiyor. Ben ayda bir gidebiliyorum, sağlık sorunu nedeniyle diyaliz hastasıyım. Haftada bir gün telefon görüşmemiz oluyor. Telefonda da coşkusu var. Her zaman dediğim gibi dik duracağız, yılmayacağız, çoğalacağız, kazanacağız ve arkadaşlarımızı yanımıza alacağız burada hep birlikte olacağız” diye konuştu.

Taksim Dayanışması: ‘‘Bu karanlığa teslim olmayacağız’’

Toplantı nedeniyle Taksim Dayanışması’nın hazırladığı açıklamayı Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şube Başkanı Esin Köymen okudu:

‘‘Biliyoruz ki bu karanlık sadece kent, demokrasi ve hukuk emekçisi arkadaşlarımız Mücella Yapıcı’yı, Tayfun Kahraman’ı, Can Atalay’ı değil; ülkenin her kentinde yaşam alanlarına sahip çıkanları, bilimin ve hukukun izinden ayrılmadan meslek ilkelerinin gereğini yaptıkları için bu kirli rant düzenine karşı kamuyu savunanları, maden ocaklarından derelere zehir akmasın diye doğayı koruyanları, bu uğurda mücadeleyi bırakmayan demokrasi kurumlarını ve emekçilerini cezalandırmak istiyor. Son derece açık bir biçimde bir kez daha söylüyoruz: Bu karanlığa teslim olmayacağız. Tek adam rejiminin ihtiyaçlarına göre karar veren mahkemelerin hukuksuz, tanıksız, kanıtsız, keyfi ve tutarsız kararlar aldığı bu rejim karşısında adaleti savunmaya, demokrasiyi savunmaya, en temel anayasal haklarımızı savunmaya devam edeceğiz.’’

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG