Çin’deki G-20 zirvesine katılan ülkeler, 2017 Mart ayına kadar terör eylemlerinin finansmanıyla savaşta ortak strateji geliştirme konusunda anlaştı.
Zirvenin sonuç bildirgesinde de, haraç, vergi, doğal kaynak kaçakçılığı, kültürel varlıkları yağmalama, fidye için insan kaçırma ve dışarıdan gelen bağışlar dahil terör örgütlerinin kullandığı tüm mali gelir kaynaklarına karşı mücadele çağrısı yapıldı.
Görev zor
Merkezi Londra’da bulunan G-20 Araştırma Grubu’nun direktörü Denisse Rudich ise terörizmin finansmanına karşı liderlerin, neredeyse 15 yıldır ülkelere çağrı yaptığını hatırlatıyor.
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Rudich, “Eylem planının uygulanması kilit konu. 11 Eylül saldırıları sonrası, başta teröre maddi destekle savaş için oluşturulan Mali Eylem Görev Gücü (FATF) ve diğer birimlere daha fazla kaynak ayrılması gerekiyor” diyor. Mali Eylem Görev Gücü, Paris merkezli ve hükümetlerarası bir oluşum. Oluşumun amacı kara para aklama ve terör finansmanını engellemek için parasal işlemleri denetlemek.
G-20 bildirgesinde, “Terörle mücadelede etkili şekilde bilgi alışverişi, terör kaynaklarının dondurulması ve terörist finansmanının suç olarak kabul edilmesi taahhüdümüzü sürdüreceğiz” ifadesine de verildi.
Yine de teröre gizlice destek veren şirketleri ve mali kontrol eksikliği nedeniyle toplanan bağışları ortaya çıkarmada ciddi engeller var.
Birçok ülke, yasadışı işlemlerin takibi için Mali Eylem Görev Gücü’nün (FATF) belirlediği standartları ve yöntemleri uygulamıyor. G-20 liderleri tüm üye ülkelere FATF standartlarını benimseme ve gelecek aylarda açıklanacak yeni kuralları uygulamaya hazırlanmaları çağrısı yapıyor.
Dennis Rudich ise ülkelerin yeni yasa tasarıları hazırlamasının zaman alacağı görüşünde. Bir yandan da G-20 ülkelerinin, FATF’i görevlendirmesinin doğru olduğunu düşünüyor.
Örgüt, üye ülkelere olduğu kadar Dünya Bankası ve Uluslararası Para Fonu’na da para aklamanın önüne geçmek için diğer ülkelere destek vermeleri çağrısı yaptı.
Zengin G-20 üyelerinin Afganistan, Pakistan, Irak ve Suriye gibi ülkelerdeki terör örgütlerinin elde ettiği paraların giriş-çıkışını nasıl denetleneceği ise belirsizliğini koruyor.
