Fransa'da 47 milyon seçmen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu için sandığa gitti. Sabah saat 08.00'de başlayan oy kullanma işlemi, taşrada 19.00'a, büyük illerde ise 20.00'ye kadar sürdü.
İlk sayım sonuçlarına göre Ulusal Cephe Partisi adayı aşırı sağcı Marine Le Pen, oyların yüzde 24'ünü alarak ilk sıraya yerleşti. İkinci sırada da "En Marche" hareketini kuran liberal aday Emmanuel Macron yer aldı.
En yüksek oyu alan 2 aday 7 Mayıs'ta 2'inci turda yarışacak.
Seçim kampanyasının sona ermesine 2 gün kala Champs Elysees caddesinde yaşanan terör saldırısı nedeniyle Fransa genelinde kurulan 69 bin sandık etrafında yoğun güvenlik önlemleri alındı.
Olağanüstü Hal uygulaması altında gidilen seçimde, terör saldırısının da etkisiyle güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı. Sandık güvenliğini, 50 bin'in üzerinde polis ve jandarma ile, OHAL çerçevesinde görev yapan 7 bin asker sağladı.
Fransa 5'inci Cumhuriyet tarihinde ilk kez görünen bir manzarada, seçmen, polis ve askerin devriye gezdiği bir atmosferde seçime gitti.
Güvenlik endişesi ve başkent Paris ile ülke genelinde yapılan yanlış ihbarlar nedeniyle bir kaç seçim bürosu boşaltıldı. Ancak güvenlik önlemleri alındıktan sonra yenden seçim işlemine geçildi.
Heyecanlı ve iddialı geçen seçim kampanyası sonunda sandığa ilginin yüksek olduğu görüldü. Öğle saatlerinde açıklanan ilk katılım rakamına göre Fransız seçmeninin yüzde 28.54'ü sandığa gitti. Bu rakam, bu güne kadar elde edilen yüzde 28.29 rekorunu geçti. Akşam saatlerinde katılım oranı yüzde 80'e kadar yükseldi.
Seçmenin sandığa gitmemesinden endişe edilen Paris'te, bazı barlarda, oy kullandıktan sonra, seçmen kağıdında oy kullandığına dair damgayı gösterebilenlere ilk kadeh içki bedava ikram edildi.
Seçimlerde 11 aday yarıştı.Yarışın diğer favori isimleri sağın adayı François Fillon ve radikal solun adayı Jean Luc Melenchon ise ikinci tura kalamadı.
Dört aday, dört farklı Fransa modeli
Fransa'da ilk kez bu kadar çok adayın iddialı göründüğü bir seçim yaşanıyor. Her aday Fransa'nın terör, işsizlik ve AB ile ilişkiler gibi dev sorunlarına farklı çözüm önerileri getiriyor. Deyim yerindeyse dört aday, dört farklı Fransa modeli çiziyor. Ve her adayın önerdiği Fransa birbirini tamamlayan değil, tümüyle farklı bir ülke modeli içeriyor. Seçmen, daha çok kendi adayını desteklemenin yanı sıra, bir diğeri seçilmesin diyerek de sandığa gidecek. Bu nedenle katılımın yüksek olması bekleniyor.
Kim ne öneriyor?
Aşırı sağ lider Marine Le Pen, AB'den çıkmayı referanduma sunmayı öneren, Schengen sınırlarını kapatmayı ulusal sınırları yeniden kurmayı, terörle mücadelede sert polisiye önlemleri artırmayı, ekonomiyi ulusallaştırmayı, yasal göçmen sayısını azaltmayı, bütün radikal islamla ilişkili kurumları kapatma, terörle bağlantılı tüm yabancıları sınır dışı etmeyi, sağlık ve eğitimde sosyal devlet politikalarını uygulamayı, işsizlik sorununu ise "önce Fransızlara iş vererek" çözmeyi içeren bir program öneriyor.
Cumhurbaşkanı Hollande'ın "devamı" olarak nitelendirilen Emmanuel Macron ise, daha liberal bir model çiziyor, AB'ye daha güçlü devam etmeyi, memur sayısını daha da azaltmayı, işsizlik sorununu şirket sahiplerini güçlendirerek çözmeyi, göçmenlerin sınırlı kabulünü, sosyal yardımların azaltılmasını ve terörle mücadele ederken müslüman toplumun incitilmemesi gerektiğini savunuyor.
Fillon ve Melenchon'un vaatleri destek bulmadı
Ülkenin en büyük sağ partisi Cumhuriyetçiler'in (LR) adayı François Fillon, AB'ye devam edilmesini, memur sayısının 500 bin civarında azaltılmasını, devlet yapısının yeniden organize edilmesini, milletvekili ve senatör saysını azaltmayı, vergilerin indirilmesini, AB'de kalmayı, Rusya ve Suriye'yle daha yakın bir dış politika izlemeyi öneriyordu.
Komünistlerin desteklediği seçimlerde en başarılı kampanyayı yürüten Jean Luc Melenchon ise, Fransa'nın artık 5'inci cumhuriyetle yönetilemeyeceğini ve devletin yapılanması da dahil pek çok işleyişin değişeceği "6'ıncı cumhuriyet"i savunuyor. AB'de kalmayı ancak Avrupa Sözleşmesi'nden ve NATO'dan çıkmayı, daha barışçıl bir Fransa devleti kurmayı, asgari ücreti ve emekli aylıklarını artırmayı, sosyal hakları genişletmeyi, çalışma saatlerini indirmeyi öneriyordu.
