Erişilebilirlik

Erdoğan:Irak'ta Çıkış Yolu Koalisyon


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AB büyükelçilerine hitabında, uzun süredir devlet içerisinde paralel yapı kurmakla suçladığı ABD’de yaşayan dini lider Fethullah Gülen’i ve cemaat yapılanmasını, Batı ülkelerinde AKP aleyhine El Kaideci propagandası yapmakla suçladı.

Erdoğan, Avrupa Birliği üyesi ülkeleri Türkiye’de temsil eden büyükelçilerle toplantısında, 30 Mart Yerel Seçimler’de AKP’nin seçimlerden yüzde 45,5 oy alarak birinci parti çıktığını anımsatarak, kendilerine yöneltilen yolsuzluk iddialarıyla ilgili tepkili açıklamalara imza attı. AKP Hükümeti’nin yargı eliyle devrilmek istendiğini savunan Erdoğan, “Son derece ahlak dışı saldırılar yapıldı. Yasa dışı olarak dinlenilmiş, kaydedilmiş ve montajlanmış telefon görüşmeleri, sosyal medya aracılığıyla servis edildi. Tabi halkımız oynanan oyunu gördü, çirkinliği gördü ve 30 Mart'ta bu saldırıların etkisinde kalmadan bir kez daha AK Parti'yi tercih etti” dedi.

Başbakan Erdoğan’ın, AB elçilerine, Fethullah Gülen cemaatine yönelik “uluslararası istihbarat taşeronu” ifadesini kullanarak, “ulusla arası kirli işler” yürütüldüğünü söylemesi dikkat çekti. Erdoğan, cemaate yönelik suçlamalarını özetle şöyle dile getirdi: “Bu örgüte karşı hukuk içinde yoğun bir mücadelenin hazırlıkları yapılıyor. Örgüt halen muhalefet partileriyle işbirliği yapsa da korkunç yüzünü gizleyemez hale geldi. Örgütün finansal kaynakları tükeniyor, tükenecek. Halk neznindeki itibarı tamamen tükendi. Söz konusu örgüt yıllar içinde açtığı okullar üzerinden uluslararası bağlantılar da kurdu. Siz değerli büyükelçilere bu örgütün bir eğitim ve yardımlaşma cemaati olmadığını, uluslararası siyasetten uluslararası istihbarata kadar son derece kirli işlerde kullanılan bir taşeron olduğunu özellikle hatırlatmak isterim. Batı'da bu örgütün mensupları birçok iftiranın yanında hükümetimizin hem El Kaideci hem İrancı olduğu propagandasını yayıyorlar. Bu işlere vakıf olanların, El Kaidecilik ile İrancılığın yan yana gelmeyeceğini çok iyi bilmeleri lazım. Aynı anda birbiriyle taban tabana zıt, hatta birbiriyle çatışan örgütlere bizim destek verdiğimiz yalanlarını yayıyorlar. Sizlerden bunların faaliyetlerine karşı, özellikle de bunların kara propagandalarına karşı son derece dikkatli olmanızı rica ediyorum. Eğer biz gerçekten Avrupa Birliği içinde bir dost olacaksak, dayanışma oluşturacaksak, önce şunu bilmemiz lazım, Türkiye hiçbir terör örgütüne kesinlikle prim vermez. Kaldı ki bizim El Kaide ile verdiğimiz mücadeleyi Türkiye'yi tanıyanlar çok iyi bilir."

Ayrıca Türkiye’nin Başkanlık sistemine geçmesini gönülden istediğini belirten Erdoğan, Türkiye’de istikrar için bu sistemi istediğini de anlattı.

AB elçilerine, Eylül ayından itibaren Türkiye’nin reformlara ağırlık vereceğini kaydeden Erdoğan, "Son dönemde muhalefetin hırçın tavrı, sokak eylemleri, yargı yoluyla darbe girişimleri bizi bir miktar yavaşlatsa da eylülden itibaren çok daha güçlü şekilde hedeflerimize ilerliyor olacağız" diye konuştu.

Erdoğan: Haklı çıkmaktan dolayı üzüntülüyüz

Orta Doğu'da 100 yıldır ertelenmiş anlaşmazlıkları şimdi gün yüzüne çıkmış gördüğünü da anlatan Erdoğan, "Irak'ta uzun süredir siyasi gerginlik ve güvenlik ortamının kötüleştiği bir süreç yaşanıyordu. Ancak haziran ayının başında Musul'da patlak veren ve dalga dalga ülkenin farklı bölgelerine yayılan çatışmalar, maalesef ülkeyi tam anlamıyla bir bölünmenin eşiğine getirdi. Çatışmanın mezhep temelli bir doğrultuda ilerlemesi, Irak'ın 2007-2008 döneminden daha da kanlı bir iç savaşa sürüklendiğine işaret ediyor. Irak'ta giderek derinleşen gerginlikler konusunda, uzun süredir yaptığımız ısrarlı uyarılar maalesef dikkate alınmadı. Uyarılarımızda haklı çıkmış olmaktan üzüntü duyuyoruz" dedi.

Irak konusunda uluslararası kamuoyuna da suçlayan Erdoğan, "Başbakan Maliki'nin Irak'ı bölünmeye götüren politikaları ısrarla görmezden gelindi" değerlendirmesinde bulundu. Irak’ta IŞİD’in elindeki rehinelerle ilgili ise şunları dile getirdi: "Başkonsolosluğumuz biliyorsunuz kuşatıldı ve oradaki 49 elemanımız şu anda rehine durumunda. Bunların içinde 3 çocuk, 2 anne var. Bunun yanında diğer elemanlarımız var. 31 tane de tır şoförümüz, şu anda onlar da rehine durumunda. Toplamda 80. Başından itibaren, şu anda yaklaşık 10 gün oldu, burada bu şekilde bir süreç işliyor. Bu süreç içerisinde tabi biz ne yazık ki olaya nihai adımı atmadan, sabırlı bir şekilde bunu takip edelim, kontrol edelim istiyoruz. Fakat bütün Batılı dostlarımız, hepsiyle kurduğumuz kontaklar var. Başından itibaren Maliki'nin bu denli şımartılmış olması maalesef bugünleri getirmiştir. Şu anda tek çıkış yolu artık Irak'ta bir koalisyon hükümetinin oluşturulmasıdır.”

Mısır’da yaşananlara Batı ülkelerinde “darbe” denilmemiş olmasına da eleştiren Erdoğan, Batı ülkelerine Suriye konusunda da eleştirerek, özellikle Suriyeli sığınmacılarla ilgili maddi yardım gelmediğinin de altını çizdi. Başbakan, Türkiye’ye yönelik Suriye’deki terör örgütleriyle ilişkiler konusundaki iddialara şöyle yanıt verdi: “Terör örgütleriyle ilişkisi olduğundan şüphelenilen ve yasa dışı yollarla ülkemize giriş yapan yabancılar, ilgili kurumlarımızca tespit edilerek tutuklanıyor ve sonrasında sınır dışı ediliyor. Bu çerçevede 2011 yılından bugüne kadar 824 kişi sınırdışı edildi. Tüm ülkelerden Suriye'ye geçerek radikal gruplara katılmayı planlayan vatandaşlarının ülkeden çıkış yapmalarına engel olmak için gerekli tedbirleri, dostlarımızın almalarını bekliyoruz. Bu ülkelerden çıkışları engellenemeyen vatandaşlarının kimlik bilgileri, seyahat güzergahları, refakatçileri, fotoğrafları, suç kayıtları, arama kararları ve terör örgütleriyle bağlantıları gibi somut bilgilerin Türkiye'ye süratle iletilmesini istiyoruz.”

Erdoğan: Diyarbakır’a gidin ama…

Erdoğan, Türkiye’de Kürt Sorunu’nun çözümü için atılan adımları da AB elçilerine anlattı. AKP’nin her zaman çözüme hizmet ettiğini kaydeden Erdoğan, AB elçilerine Diyarbakır’a farklı bir gözle bakmaları için de şöyle seslendi: "İsterim ki siz büyükelçiler eğer zahmet olmazsa bir Diyarbakır seyahatini de bunun için yapın. Gidin orada bu Kürt kardeşlerimin, çünkü biz Avrupa'ya gittiğimizde bizi hep AB üyesi arkadaşlar veya Avrupa Parlamentosunda olanlar hep 'Kürt, Kürt, Kürt' bunu soruyorlar. Kendilerine diyoruz ki 'biz, Kürt kardeşlerimize hiçbir zaman olumsuz bir ayrımcılık yapmadığımız gibi oralarda biz birinci partiyiz, onları kuçaklayan bir partiyiz, onların bugüne kadar verilmemiş haklarını veren bir partiyi, bizim böyle bir farklılığımız var'. Türkiye'nin 81 vilayetinin tamamında bizim olmadığımız yer yok. Biz her yerden belediye başkanı da çıkardık, ya birinci parti olduk her ilde, birinci parti olamadığmız yerde ikinci parti olduk. Biz böyle bir partiyiz."

Ve “orantısız güç” eleştirisine yanıt

Batı kamuoyunda özellikle Gezi protestoları çerçevesinde yükselen polis tarafından orantısız güç kullanılmasına yönelik eleştirileri de yanıtlayan Erdoğan, AB elçilerine polis tarafından yürütülen uygulamaların haklılığını şöyle savundu: ''Değerli arkadaşlar hepinize şunu soruyorum. Acaba sizin ülkenizde polise molotof kokteyli atılıyor mu, polise karşı silah kullanılıyor mu, yerlerden parke taşları, kilit taşları sökülmek suretiyle polise saldırılıyor mu? Ben, Avusturya'da Dışişleri Bakanına dedim 'Sizde böyle bir şey yapılıyor mu?' Bana 'Hayır' dedi. 'Yapılamaz' dedi. 'Çünkü cezai müeyyideleri çok ağırdır' dedi. Ama bakın Türkiye'de molotof kokteyli ile polise saldırılıyor. Polis, shortland aracın içinde yanıyor ve şu anda ikisi maalesef ağır yanık olduğu için ölümle baş başa. Artık bunları görmemiz lazım. Bu arada yine bir asker kızımız, maalesef o da yine bir kobra aracın içinde molotofla atılan böyle bir saldırıda yanmaya başlıyor. Ön camı kırarak içerisinden çıkıyor. Şu anda hala o da Ankara'da maalesef GATA'da yatıyor. Durumu hala iyi değil. Bizim bu gerçekleri de görmemiz lazım. Temenni ederim ki terörle mücadelede işin bu yanını da hep birlikte ele alırız.''

Erdoğan’ın, AB elçilerine yönelik konuşmasını, “Etki altında kalmadan, propagandalara aldanmadan gerçek Türkiye fotoğrafını ülkelerinize aktaracağınıza özellikle yürekten inanıyorum” diyerek tamamlaması da dikkat çekti.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG