Mathieu Sapin, Hollande’ın korumalarının Çin dövüş sporları yaptığı yerden, savaş durumunda kaçacağı “Jupiter” adlı aşırı gizli güvenlikli kapıya kadar Elysee çalışanlarının bile girme hakkı olmayan koridorları gezdi. Yaşlı Saray, Hollande döneminde pek çok skandala sahne oldu. Hollande’ın kendini aldattığını öğrenen eski first lady saraydaki antika eserleri kırdı, Hollande’ın ekibinden bazı isimler atıldı, bazılarının adı ufak çapta da olsa yolsuzluk iddialarına karıştı, bazı bakanlar değişti. Elysee, Hollande’ın yönettiği 3 yıllık dönemde, gizli Suriye toplantılarından, Mali’ye askeri operasyona kadar pek çok önemli toplantıya ev sahipliği yaptı. Mathieu Sapin, bütün bu olayların içinde sarayda özgürce dolaştığını anlatıyor. Fransız karikatürist ile Fransa’nın yönetildiği bu güçlü saraya ait izlenimlerini, Elysee Sarayı’nda konuştuk:
VOA: Elysee’de en çok dikkatinizi çeken, en çarpıcı bulduğunuz detay ne oldu?
Mathieu Sapin: Burası tarihle yüklü, gerçek bir şato. Bir tarafta tarih, ihtişam, lüks, diğer tarafta sinema salonu, modern zamana ait insanlar... Hem geçmiş hem de bugün bir arada. Beni en çok şaşırtan, Elysee’nin hala gerçek anlamda bir saray gibi bütün lüksü barındırması oldu. Dekor, protokol, herşey hala saray geleneklerinde. Birbirini izleyen modern hükümetlerle sarayın bu durumu tam bir tezat içeriyor. Mesela Hollande’ın odasında bilgisayar yok. Bugün kim bilgisayarsız çalışabilir ? Yani General De Gaulle’ün odası ile Hollande’ın odası aynı…
VOA: Özgürce istediğiniz gibi çalışma olanağı buldunuz mu? Yoksa sınırlamalar getirildi mi?
M.S. : Elysee’deki bir yıl boyunca tümüyle özgürdüm. Bana hiçbir şey empoze etmediler. Hatta fısıldamadılar bile… Üstelikbaşta bu beni bayağı zorladı, çünkü ne yapacağımı bilmiyordum. Elysee içinde öylesine, çok uzun saatler dolaştım. Kitabı bitirince de kimse okuma talebinde bulunmadı. Ama sonuçta teknik hata yapmamak ve fikir almak için birilerine okuttum. Özellikle güvenlik şefinin görmesini istedim. Fakat bir değişiklik yapılmadı.
VOA: Kitapta Charlie Hebdo saldırısının olduğu 7 Ocak günü Saray’da olduğunuzu anlatıyorsunuz. Bize biraz o önemli günde neler yaşandığını anlatır mısınız?
M.S. : Herkeste derin bir üzüntü vardı. Hollande da çok üzgündü ama inanılmaz soğuk kanlıydı da. Bu beni şaşırttı. Bir karikatürist olarak da, Hollande’ın Charlie Hebdo olayına çok doğru bir tepki verdiğini düşünüyorum. İnanılmaz konsantre olmuştu. Panik yoktu. Kamera önünde nasılsa, kamera arkasında da aynıydı. Halkı tek parça halinde birleştirmeyi başardı. Bütün politik ayrılıkları unutturup, Sarkozy’yi bile saraya çağırdı.
VOA: Karikatürün sınırları olmalı mı, yoksa tümüyle özgür mü bırakılmalı?
M.S. : Bir karikatürist olarak bize limit getirilmesine karşıyım. Ben özel yaşam karikatürü ya da dini karikatürler yapmıyorum. Benim ilgimi çekmiyor. Ama ilgisini çekenlerin de özgür olması gerekir. Karikatürde limit yoktur.
VOA: Türkiye’ye hiç gittiniz mi? Türkiye’de de şu sıralar çok konuşulan yeni ve büyük bir saray var. Onun da karikatürünü çizmek ister miydiniz?
M.S. : Türkiye’ye hiç gitmedim. Ama çok isterim. Eğer izin verilirse Türkiye’deki sarayı da çizmeyi, kuliste olup bitenleri anlatmayı isterdim.
VOA: Sizinle Hollande’ın Kafkas gezisinde beraberdik. O geziye oldukça geniş yer ayırmışsınız.
M.S. : Kitapta gazetecilerin cumhurbaşkanını nasıl izlediklerine geniş yer veriyorum. Çünkü cumhurbaşkanlığını izleyen gazeteciler Elysee’nin ayrılmaz dekorları. İşlevleri çok önemli. Bu nedenle cumhurbaşkanlığı muhabirlerinin özellikle yurt dışı gezilerinde nasıl çalıştığını da anlattığım bölüm hayli uzun. Gerçekten benim için çok ilginç bir deneyim oldu. O gezide seninle de beraberdik. Bak, burada konsantre olmuş haber yazıyorsun...
VOA: Bundan sonraki projeniz nedir?
M.S. : Tamamiyle farklı bir konuda çalışıyorum. Sinema oyuncusu Gerard Depardieu’nün hayatını çiziyorum.
Elysee’nin çizgi romanı, tam bir çizgi roman ve politika tutkunu olan Fransızların büyük ilgisini çekti. Kitabın ilk baskısı birinci haftada tükendi.
