Washington Post gazetesi bugünkü ana sayfasında başkanlık seçiminin sonucunu belirleyecek en kritik eyaletlerden biri olan Florida’da kampanyalarını sürdüren Hillary Clinton ve Donald Trump’ın fotoğraflarını paylaşmış. Gazete, seçimlere iki haftadan az süre kala Donald Trump’ın Cumhuriyetçi Parti yararına planlayıp takvime koyduğu hiçbir bağış kampanyası olmadığını, bu durumun hem Trump’ın zorlandığı, hem de partisiyle arasının daha da açıldığı anlamına geldiğini yazıyor. Habere göre büyük bağış toplama etkinliklerini durdurmak, Trump’ın çok daha büyük, iyi organize olmuş ve daha bol nakit paralı kampanyaya sahip Clinton’ı yakalamasını neredeyse imkansız hale getirebilir. Gazete ayrıca Clinton’ın seçmenleri sandık başına çekmek için kendi programını yürüttüğünü, ancak Trump’ın bunun için Cumhuriyetçi Parti’nin yürüttüğü programlara bel bağladığını yazıyor. Haberde ayrıca Cumhuriyetçi Parti başkan yardımcısı adayı Indiana Valisi Mike Pence’in Utah’ta kampanya çalışmaları yapacağının açıklanmasının, geleneksel olarak partinin kalelerinden biri olarak bilinen Utah’ın bile Trump için tehikede olduğu anlamına geldiğini vurguluyor. Clinton cephesinden yapılan açıklamada ise Demokrat Parti başkan yardımcısı adayı Tim Kaine’in Utah’a gitme gibi bir planı olmadığı belirtildi.
Washington Post bugün ana sayfasında ayrıca Dünya Sağlık Örgütü’nün dokuz ay önce küresel sağlık tehdidi haline geldiğini açıkladığı Zika virüsüyle ilgili çarpıcı bir habere yer vermiş. Habere göre Latin Amerika ve Karayipler’de aralarında on binlerce hamile kadının da bulunduğu en az 650 bin kişiye bulaşan Zika virüsü, yeni doğan bebeklerde korkulduğu ölçüde doğumsal deformasyona yol açmıyor. Uzmanlar, Zika’ya bağlı olan mikrosefali yani kafatası küçüklüğü gibi doğumsal deformasyon vakalarının yüzde 75‘inin Brezilya’nın sadece kuzeydoğusunda görülmesinin son derece şaşırtıcı olduğunu kaydediyor. Dünya Sağlık Örgütü, Zika’nın hızla yayılmasıyla doğumsal deformasyon vakalarında patlama yaşanmasını bekliyordu, ancak bu beklenti gerçek olmadı. Uzmanlar, doğumsal deformasyonların sadece Brezilya’nın tek bir bölgesinde yoğunlaşmasının, bu bölgede Zika’dan başka etkenlerin de rol oynadığı anlamına geldiğini belirtiyor.
New York Times bugünkü ana sayfasında Amerika’nın, yapay zekayı, savunma stratejisinin merkezinde konumlandırmaya hazırlandığına dair bir haber göze çarpıyor. Habere göre hedefleri belirleme ve buna göre karar verip eyleme geçme becerisine sahip olan ‘Terminatör’ robot silahlar, geleceğin savunma taktiğinin bir parçası haline gelecek. Pentagon, otonom ve yarı otonom olarak tanımlanan, şimdiye kadar sadece Hollywood’da çevrilen bilimkurgu filmlerinde görülen silahlarla ilgili araştırmalara milyarlarca dolar harcıyor. Pentagon’un pilotlu savaş uçaklarına eşlik edecek ve neye saldıracağına kendi karar veren robot savaş uçakları tasarladığını duyuran gazete, denizlerde ise düşman denizaltıları tahrip eden robot gemiler ürettiğini yazıyor. Yapay us ürünü silahlarla ilgili araştırmalara 18 milyar dolar ayıran Savunma Bakanlığı, Amerika’nın Çin, Rusya ve savunma teknolojilerine milyarlarca dolar yatırım yapan müttefikleri İngiltere ve İsrail’le rekabet etmesi için bu teknolojiyi geliştirmenin şart olduğu görüşünde. Ancak gazete, çok sayıda uzmanın, düşünme becerisine sahip en aptal silahların bile küresel silahlanma yarışı başlatma ve bunun sonucunda dünya savaşı çıkarma riski oluşturduğunu söylediğini yazıyor.
New York Times bugünkü baş sayfasında ayrıca hayatının en büyük yenilgisini yaşama tehlikesiyle karşı karşıya olan Donald Trump’ın en büyük korkusunun, şöhretini yitirmek ve kamuoyu önünde rezil olmak olduğuna ilişkin bir habere yer vermiş. Gazete, ”The Truth About Trump” kitabının yazarı, Pulitzer ödüllü gazeteci Michael D’Antonio’nun 2014 yılında Trump’la yaptığı söyleşilere ait beş saatlik ses kayıtlarından şan, şöhret ve statüden başka bir şey düşünmeyen, ününü kaybeden insanları hor gören, tarihle hiç ilgilenmeyen, mücadeleden içgüdüsel bir haz alan bir Trump tablosu ortaya çıktığını yazıyor. Gazete, Trump’ın eski eşi Ivana ve çocuklarıyla söyleşilerin de yer aldığı ses kayıtlarının Trump’ın karakteri hakkında birçok ipucu verdiğini belirtiyor. Habere göre Trump’ın başkan adayı olmasını onaylamayan yazar Michael D’Antonio, ses kayıtlarını önce Clinton kampanyasına, sonra ise New York Times’a vermiş.