Yolcu uçağında ölenlerden bir bölümü cenaze arabalarında Hollanda’ya nakledildi. Cesetlerin kimlik teşhisi bir askeri üste yapılacak. Töreni yaşlı gözlerle binlerce kişi izledi. Olayın soruşturulmasıysa uzun süreceğe benziyor.
Karakutular, bu hafta Ukrayna’daki Rusya yanlısı ayrılıkçılardan teslim alındı. Kayıt cihazları, facianın hemen ardından ortadan kaybolmuştu. Şimdiyse bu cihazlardaki bilgilerin güvenilirliği konusunda ciddi soru işaretleri var.
Kutuların içinde tüm verileri kaydeden bir hafıza çipi bulunuyor. Yetkililer, birinin rahatlıkla bu çipi yerinden söküp bozabileceğini söylüyor. Ancak işini bilen bir uzman, bunu fark edebilir.
Verilerin kopyaları İngiltere’de bulunan Hava Kazaları Araştırma Dairesi yetkililerine verildi. İngiliz uzmanlara Amerikan Ulusal Ulaştırma Güvenlik Dairesi ve Boeing şirketi yetkilileri de yardım ediyor.
Karakutular, kokpitteki konuşmaları ve uçuş verilerini kaydeden iki kayıt cihazından oluşuyor. Kayıtlardan hem pilotlar hem de uçağın durum bilgileri anlaşılabiliyor.
Düşen Malezya uçağında kokpit konuşmalarını kaydeden cihazda yalnızca uçuştaki son yarım saatlik bilgi mevcut. Pilotların konuşmalarına ortamdaki sesler de karışıyor.
Amerika Ulusal Ulaştırma Güvenlik Dairesi eski müdürü Jim Hall, bu seslerin önemli bilgi sağlayabileceğini söylüyor:
“Her patlamanın sesi farklıdır. Tıpkı birer imza gibi. Kendine özgü sesleriyle patlama türlerini ayırt edebilirsiniz. Patlamaya ya bomba yol açmıştır, ya bir füze. Ya da uçak havadayken parçalanmıştır.”
Hall, dairenin 15 yıl önce karakutuların modernize edilmesi yönünde tavsiye yayınladığını hatırlatıyor:
“Modern kayıt cihazları 24 saat kayıt yapabiliyor. Hem konuşmaları, hem de uçağın faaliyet verilerini kaydedebiliyor.”
Ayrıca su üstünde yüzebilen bir karakutu yapılması da tavsiyeler arasında. Böyle bir şey, geçen Mart’ta Hint Okyanusu’nda kaybolan uçağın bulunmasına yardımcı olabilirdi. Uçağa ne olduğu ve enkazının nerede olduğu, havacılık tarihinin en büyük sırlarından biri olmaya devam ediyor.