Erişilebilirlik

Diyarbakır Barosu’ndan Tepki ve Uyarı


Diyarbakır Barosu’ndan Tepki ve Uyarı
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:05:18 0:00

Diyarbakır Barosu, darbe girişiminden sonra olağanüstü hal ilan edilmesi ve kanun hükmünde kararnamelerin yürürlüğüne girmesine tepki gösterdi. Baro Yönetimi, bazı şüphelilere işkence yapıldığı iddialarının olduğuna dikkat çekerek, işkence yasağına uyulması çağrısı yaptı.

Baro binasında bir basın basın toplantısı düzenleyen Baro Başkan Vekili Ahmet Özmen, yasama organının işlevini kaybettiğini savundu. Özmen, “Bilindiği üzere darbe girişimine halkın her kesimi, parlamentodaki siyasi partiler, milletvekilleri, sivil toplum kuruluşları, sendikalar, dernekler, barolar, birlik ve beraberlik içinde karşı durmuştur. Ancak darbe girişimi sonrasında bu bütünlük korunamamış, yasal düzenlemeler parlamento çatısı altında yapılması gerekirken bu düzenlemeler 667 sayılı KHK ile Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılarak yasama organı işlevsizleştirilmiştir. Bu tedbirlerin KHKlar yerine Parlamentoda yasal düzenlemelerle olması gerektiği kanaatindeyiz ”dedi.

Tüm Türkiye’de olağanüstü hal ilan edilmesinin kabul edilemez olduğunu belirten Özmen, şöyle konuştu; ”Ülke genelinde üç ay süreyle İlan edilen Olağanüstü Halin ardından çıkarılan 667 Sayılı Kanun Hükmünde kararname; Evrensel Hukuk Kurallarının ihlal edildiği, Hukuk Devleti olmanın gereklerine aykırı davranılarak; Temel Hak ve Hürriyetleri tamamen ortadan kaldırabilecek, hak ve özgürlüklerin özüne dokunması sebebiyle uluslararası hukuktan doğan yükümlülükleri ihlal edici nitelikte olduğu açıktır. Hukuksal ve teknik kavramları bir yana bırakıp sade bir dille ifade etmek gerekirse; Söz konusu KHK ile;

1- Sağlık kuruluşları, eğitim kuruluşları, vakıf ve dernekler, vakıf üniversiteleri, sendika, federasyon ve konfederasyonlar kapatılmıştır. Kapatılan bu kurum ve kuruluşların malvarlıklarına el konulmuş, bundan sonra yapılacak kapatmalarda da ilgili bakana yetki verilmiştir.

2-Yargı mensupları ve bunlardan sayılanlar ile ilgili görevden alınma usulüne ilişkin yeni düzenlemeler getirilmiştir.

3-Akademisyenler ve çeşitli kamu görevlilerinin, YÖK veya ilgili bakanlık tarafından görevlerine son verileceği ve bir daha kamu hizmetlerinde istihdam edilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

4-Söz konusu KHK yargılama faaliyeti ve özellikle savunma hakkını doğrudan etkileyen düzenlemeler de getirmiştir. Bu kapsamda gözaltı süresi 30 güne çıkarılmış, tutuklunun avukatı ile yapacağı görüşmelere kısıtlamalar getirilmiş, avukat ile müvekkilinin birbirlerine verdiği belgelere el konulabileceği, görüşme gün ve saatlerinin sınırlanabileceği veya yasaklanabileceği, kovuşturma aşamasında müdafii sayısının en fazla 3 avukat ile sınırlandırıldığı, tutukluluğun gözden geçirilmesi işleminde şüpheli veya müdafiinin dinlenmesine son verildiği ve şüpheli veya sanığın sorgusunun sesli iletişim tekniği ile yapılabileceği gibi birçok düzenleme getirilmiştir.

5-Bu KHK kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kamu görevlileri hakkında, icra ettikleri bu görevler nedeniyle hiçbir hukuki ve cezai yaptırıma gidilemeyeceği hükme bağlanmıştır.

6-Ayrıca söz konusu kanun hükmündeki kararnamenin yanı sıra Olağanüstü Hal kanununda da temel hak ve özgürlüklerin durdurulmasına ilişkin çok ciddi düzenlemeler yer almaktadır. Söz gelimi soruşturmanın temel işlemlerinden olan arama ve el koyma işlemleri için hâkim kararı gerekliliğini ortadan kaldırmakta ve bu hususta mülki amire yetki vermektedir.

667 sayılı kanun hükmünde kararname ve Olağanüstü Hal kanunu Anayasada ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinde düzenlenen temel hak ve özgürlükleri durdurmakta ve askıya almaktadır. Gelinen aşama itibariyle toplumda ciddi bir kaos ortamı ve belirsizliğin oluştuğu, gerçekleştirilen açığa alma, yakalama işlemlerinde belirlemelerin ne şekilde yapıldığına dair toplumda ciddi bir sorgulama ve endişe bulunduğu belirtilmelidir. Bu durum kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine dair şüpheler uyandırmaktadır. “

Özmen’nin bir uyarısı da işkence iddialarına dairdi. Şüphelilere işkence yapıldığına dair ciddi iddialar bulunduğunu hatırlatan Özmen, “Medyaya yansıyan bazı görüntüler ile insan hakları kuruluşlarının yaptığı açıklamalar gözaltına alınan kişilerin işkenceye veya kötü muameleye tabi tutuldukları yönünde iddialar ve şüphelere sebebiyet vermiştir. Suç isnadı ne olursa olsun mutlak ve istisnasız biçimde uygulanması gereken İşkence Yasağına riayet edilmelidir. Bu iddialar mutlak suretle araştırılmalı ve sorumlular hakkında işlem başlatılmalıdır” diye konuştu.

Özmen, meslekten ihraç edilen hâkim ve savcı sayısının yargılama faaliyetlerini ciddi biçimde sekteye uğratma ihtimali olduğunu belirterek, “Yeni adli yıl başlamadan bu konuda kamuoyunu ferahlatacak açıklamanın yetkili mercilerce yapılması gerekmektedir” dedi.

Bu arada darbe soruşturmasının Diyarbakır ayağında, şimdiye kadar 1009 kamu personeli görevden alındı. En fazla personel görevden alınan kurum 382 kişiyle emniyet oldu. Emniyeti 288 kişiyle Milli Eğitim Müdürlüğü takip etti.

STÜDYO VOA

Uluslararası yatırımcılar Türk ekonomisinden güvence bekliyor – 17 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:50 0:00
XS
SM
MD
LG