Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Münih Güvenlik Konferansı'nın son günü yaptığı konuşmada Suriye konusundaki tavırları nedeni ile BM ve Batılı ülkeleri sert biçimde eleştirdi.
Suriye, Ortadoğu, İran, Mali - Aktuel Krizlerin Çözümü’ konulu panelde konuşan Dışişleri Bakanı batılı devletlerin krizlere müdahele konusunda çifte standart uyguladığını, Mali'deki gelişmelere hemen tepki vererek, müdahelede bulunduklarını, ancak Suriye'de yaşananlara iki yıla yakın bir süredir seyirci kaldıklarını öne sürdü.
Suriye'de akan kandan Birleşmiş Milletler'in sorumlu olduğunu ifade eden Davutoğlu, örgütün 1995'de Srebrenitza Katliamı'na da sessiz kaldığını, daha sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un bundan ötürü özür dilediğini, şimdi Suriye konusunda aynı tavrın izlendiğini, ileride BM Genel Sekreteri'nin Humus'a giderek yine özür dilemek zorunda kalacağını belirtti.
1962 yılından bu yana dünya çapında siyaset, ordu ve ekonomi dünyasından üst düzey temsilcileri bir araya getiren Münih Güvenlik Konferansı'nda Davutoğlu bir dizi ikili temasta da bulundu. Cumartesi akşamı ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile bir araya gelen Davutoğlu'nun ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne yönelik terörist saldırı ile ikili ilişkiler ve bölgesel gelişmeleri ele aldığı açıklandı. Davutoğlu, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile de görüştü, ancak kapalı kapılar ardında yapılan bu görüşmenin içeriği hakkında resmi bir açıklama yapılmadı.
Salihi ise ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in doğrudan görüşme çağrısı konusunda müzakereden kaçmadıklarını, tersine dört yıl önce kesilen doğrudan görüşmelerin yeniden başlamasını kendilerinin de arzuladığını, ancak Amerikalıların samimi olmadıklarını öne sürdü. Ülkesini 'küresel güç' olarak tanımlayan Salihi, İran'ın nükleer çalışma yapma hakkının olduğunu ve buna kimsenin mani olamayacağını da söyledi.
Münih Güvenlik Konferansı'nda yankı bulan bir diğer açıklama ise İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'dan geldi. Türkiye'yi Mısır'la birlikte bölgedeki kilit ülke olarak tanımlayan Barak, Mavi Marmara olayı sonrasında bozulan İsrail-Türkiye ilişkilerinin yeniden kurulmasını umduğunu, yakınlaşmanın zor bir dönemden geçen tüm bölge açısından gerekli olduğunu ifade etti. Filistin ile olan sorunları da masa başında çözmeye hazır olduklarını belirten Barak, Hamas'ın ülkesini tanımamasını en büyük engel olarak tanımladı.
Suriye, Ortadoğu, İran, Mali - Aktuel Krizlerin Çözümü’ konulu panelde konuşan Dışişleri Bakanı batılı devletlerin krizlere müdahele konusunda çifte standart uyguladığını, Mali'deki gelişmelere hemen tepki vererek, müdahelede bulunduklarını, ancak Suriye'de yaşananlara iki yıla yakın bir süredir seyirci kaldıklarını öne sürdü.
Suriye'de akan kandan Birleşmiş Milletler'in sorumlu olduğunu ifade eden Davutoğlu, örgütün 1995'de Srebrenitza Katliamı'na da sessiz kaldığını, daha sonra BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon'un bundan ötürü özür dilediğini, şimdi Suriye konusunda aynı tavrın izlendiğini, ileride BM Genel Sekreteri'nin Humus'a giderek yine özür dilemek zorunda kalacağını belirtti.
1962 yılından bu yana dünya çapında siyaset, ordu ve ekonomi dünyasından üst düzey temsilcileri bir araya getiren Münih Güvenlik Konferansı'nda Davutoğlu bir dizi ikili temasta da bulundu. Cumartesi akşamı ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile bir araya gelen Davutoğlu'nun ABD'nin Ankara Büyükelçiliği'ne yönelik terörist saldırı ile ikili ilişkiler ve bölgesel gelişmeleri ele aldığı açıklandı. Davutoğlu, İran Dışişleri Bakanı Ali Ekber Salihi ile de görüştü, ancak kapalı kapılar ardında yapılan bu görüşmenin içeriği hakkında resmi bir açıklama yapılmadı.
Salihi ise ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’in doğrudan görüşme çağrısı konusunda müzakereden kaçmadıklarını, tersine dört yıl önce kesilen doğrudan görüşmelerin yeniden başlamasını kendilerinin de arzuladığını, ancak Amerikalıların samimi olmadıklarını öne sürdü. Ülkesini 'küresel güç' olarak tanımlayan Salihi, İran'ın nükleer çalışma yapma hakkının olduğunu ve buna kimsenin mani olamayacağını da söyledi.
Münih Güvenlik Konferansı'nda yankı bulan bir diğer açıklama ise İsrail Savunma Bakanı Ehud Barak'dan geldi. Türkiye'yi Mısır'la birlikte bölgedeki kilit ülke olarak tanımlayan Barak, Mavi Marmara olayı sonrasında bozulan İsrail-Türkiye ilişkilerinin yeniden kurulmasını umduğunu, yakınlaşmanın zor bir dönemden geçen tüm bölge açısından gerekli olduğunu ifade etti. Filistin ile olan sorunları da masa başında çözmeye hazır olduklarını belirten Barak, Hamas'ın ülkesini tanımamasını en büyük engel olarak tanımladı.
