Erişilebilirlik

‘Beyaz Toros’ Soruşturmaları Ne Durumda?


Diyarbakır oturma eylemi
Diyarbakır oturma eylemi

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun, Van mitinginde söylediği, "AK Parti iktidardan indirilirse buralarda beyaz Toroslar dolaşacak” sözleri, tartışmaya neden oldu. Nedeni, ‘beyaz Toroslar'ın’ 1990’lı yıllarda işlenen faili meçhul cinayetleri hatırlatması. Başbakanın konuşması faili meçhul ve kayıplarla ilgili soruşturmaları da yeniden gündeme getirdi. Soruşturmaların bir kısmı zaman aşımına uğrarken, bazıları ise Türkiye’deki siyasi çalkantılar nedeniyle durdu.

Toros, Türkiye’de 1980’lerden itibaren Fransız otomobil markasının Türkiye için ürettiği modelin adı. Sağlam ve ucuz olması nedeniyle bir dönem hayli tercih edilen bir markaydı. Ancak bu marka, Türkiye’nin Güneydoğu’sunda faili meçhul cinayetler ve kayıplarla özdeşleşmişti. Nedeni ise bu olaylarda ‘Toros’ların kullanılmasıydı. ‘Toros’lara bindirildikten sonra geri dönmeyenlerden biri de Fikri Özgen’di.

72 yaşında ‘beyaz Toros’a bindirildi

Nevzat Özgen
Nevzat Özgen

Fikri Özgen’in oğlu Nevzat 40’lı yaşlarında bir Kürt genci. Diyarbakır’da yaşıyor. Evindeki bazı eşyaların onun için özel bir önemi var. El feneri, çakmak, muhtar mührü gibi. Babasından kalan hatıralar. Özgen, babasının eşyalarıyla teselli buluyor. Çünkü babasının, ziyaret edebileceği bir mezarı yok. 72 yaşındaki Özgen 1997 yılının Şubat ayında, bir sabah ilaç almak üzere evden çıktı. Görgü tanıklarının ifadelerine göre Özgen, beyaz bir otomobilden inen silahlı 4 kişi tarafından araca bindirilerek götürüldü. Bu, o yıllarda sıkça rastlanan bir durumdu. Devlet görevlileri olduğuna inanılan kişiler, insanları bu şekilde gözaltına alıyorlardı. Bu otomobillere bindirilenlerden bir daha haber alınamıyordu. Fikri Özgen’i de bir daha gören olmadı. Aile olaydan haberdar oldu. İlk hafta yaşlı olması nedeniyle bırakılacağını umut ettiler. Ancak sonra sağ döneceği yönündeki umutları kayboldu. Savcılığa, polise, jandarmaya başvurdular. Ama kimse göz altına alındığını kabul etmiyordu.

Aradan 18 yıl geçti ve ailesi hala bir haber bekliyor. PKK’dan ayrıldıktan sonra devlet adına çalışan bazı kişilerin açıklamaları aileye umut oldu. Açıklamalarda, Özgen’in bir askeri birliğe götürüldüğü ve orada öldürüldüğü iddiası vardı. Aile yeniden harekete geçti ama yine sonuç alamadı.

Nevzat Özgen’e göre babasının kaybedilmesi bir gözdağıydı. Özgen, nedenini iki kardeşinin PKK militanı olmasına bağlıyor. Özgen babasının en azından kemiklerini bulmayı umut ediyor. Amerikanın Sesi’ne konuşan Özgen, “Kemikleri bulmak için çaba sarf ediyoruz ama buna sevinecek miyiz ağlayacak mıyız? Bilmiyorum. Sevinsek bir türlü, ağlasak bir türlü. İçinden çıkılmaz bir haldir. Ama yine de ona ait bir şeylerin çıkması belki bir nebze mutlu eder insanı. Ama nasıl bir mutluluk bilmiyorum. Hiçbir şey olmaması sizi askıda tutuyor, beklentide kalıyorsunuz” dedi.

“Toplu mezarlar kepçeyle açılıyor”

Özgen, ‘beyaz Toros’a bindikten sonra bir daha geri dönmeyen binlerce kişiden sadece biri. Son yıllarda faili meçhul cinayetler ve kayıplarla ilgili soruşturmalar yakınlarına umut oldu. Kayıplar konusunda çalışmalar yapan İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şubesi Başkanı Raci Bilici, kayıpların bulunması için toplu mezarların açılmasını gerektiğini savundu. Bilici, mezarların BM’nin toplu mezarların açılmasının hukuki ve tıbbi kurallarını belirleyen “Minnesota Protokolü”ne uygun açılması gerektiğini belirterek, “O çerçevede açılırsa bir çok boyutu araştırılır, kimliklendirme yapılır, ölüm şekli ortaya çıkarılır, deliler toplanır. DNA testi yapılarak kimliği tespit edilir. Kemikler birbirine karıştırılmadan, her cenazenin kemiği ayrı ayrı toplanır. Türkiye buna uymuyor ve kepçeyle açıyor. Bir mezarda 20 kişi varsa 20’sinin kemikleri birbirine karıştırılıyor. Biz bunu doğru bulmadık. Yapılanın uluslararası sözleşme ve bilimsel çalışmayla yapılmalı dedik. Bu nedenle mezarların açılmasını kabul etmedik” diye konuştu.

“2 Bin 500 kayıp var”

Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’ye göre kayıp sayısı 2 bin 500 civarında, çoğu Kürtlerin yaşadığı illerden. Amerika’nın Sesi’ne konuşan Elçi, umutlu değil. Soruşturmaların bazılarının zaman aşımına uğradığını hatırlatan Elçi,“ 17-25 Aralık’tan (AKP ve Gülen cemaati arasındaki çatışmanın başladığı dönem) önceki 2-3 yılda iyi kötü bir takım çabalar vardı. Bazı önemli davaların zaman aşımına uğramaması için, 12 kadar dava açıldı. Bunlar daha sonra Türkiye’nin batı illerine nakledildiyse de yine de, JİTEM'İN işlediği cinayetlerle ilgili soruşturma, belli bir aşama kaydetti. Fakat 17-25 Aralık soruşturmaları sonrası yargıda yaşanan büyük değişim, en çok bu alanı etkiledi. Soruşturmalarda iyi kötü son birkaç yıldır harekete geçen, bir şeyler yapmaya çalışan, delil toplamaya çalışanların yerlerinden olması, bu süreci tamamen bitirdi" dedi.

Davaların akıbeti ne oldu?

AK Parti özellikle cemaatle yeni sürece girince, askerlerle kötü olmak istemedi. Bu bölgedeki gözaltında kayıp, faili meçhul cinayetler, geçmişte ya da yakın tarihte işlenen ağır suçları soruşturanlar, halen ordunun çok önemli mevkilerinde olan askeri görevlileri soruşturamazdı. Gülen Cemaatine karşı yürütülen mücadele sırasında ordunun da küstürülmesi, desteğinden mahrum kalınması, orduda bir cephe açılmasını AK Parti mantıkla görmedi ve bu sayfayı kapattı. Geçmiş yıllarda işlenen ağır suçlara ilişkin soruşturma süreci tamamen kapanmıştır. Ne savcılar bir hareket halindedir ne açılmış davalarda bir başarı söz konusu değil. Sanki bir yerden düğmeye basıldı ve davalar tek tek kapatılıyor. Son 25 yıldır bu süreci yakından takip eden bir uygulamacı olarak şunu söyleyebilirim hükümet ve devlet kendince bu sayfayı kapatmıştır geçmişle yüzleşme gibi bir niyeti politikası planlaması kalmamıştır. Ne yazık ki şimdilik umutsuzum“ şeklinde konuştu.

İHD Diyarbakır Şubesi, 25 ilde 348 toplu mezar tespit etti. İHD’ye göre bu mezarlarda 4 bin 201 kişi bulunuyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG