Washington Post, NATO hava saldırısında üç Pakistan askerinin ölmesinin ardından Pakistan-Amerika ilişkilerinin krize girdiğini yazıyor. Ancak gazete, bu NATO saldırısının Pakistan’ın İslamcı militanlara karşı yeterli önlemi almaması nedeniyle düzenlendiğini hatırlatıyor:
“Son günlerde yaşanan olaylar Pakistan’ın Washington üzerindeki yaptırım gücünü gösterdi. Ancak Obama yönetiminin de elinde güçlü kozlar var. Pakistan’a her yıl bir milyar dolarlık ekonomik ve askeri yardım veriliyor. Afganistan’a gönderilen mallar, Pakistan ekonomisine büyük katkı sağlıyor. Dışişleri Bakanlığı’nın Afganistan ve Pakistan özel temsilcisi Richard Holbrooke’un da haklı olarak belirttiği gibi, ‘Pakistan, çözümün bir parçası olmadıkça, Afganistan’da başarı sağlanamaz’. Yönetim, ilişkilerin kopmasından kaçınmalıdır, sınır saldırısındaki gibi hataları telafi etmelidir. Ancak Güney Veziristan’da eğer Pakistan bir askeri operasyon başlatmazsa bu görevi Amerikan güçlerinin yerine getirmesinde ısrarcı olmalıdır.”
Christian Science Monitor, Amerika'da bu yılki seçim kampanyasında özel çıkar gruplarının harcadığı paranın 2006’ya kıyasla beş kat arttığını belirtiyor. Gazete, bağışçıların büyük bir kısmının gizli kaldığına da dikkat çekiyor:
“Para ister Demokratlara, ister Cumhuriyetçilere gitsin, bu kadar büyük harcama yapılması, Amerikan demokrasisine zarar veriyor. En azından paranın seçmenleri etkilediği inancını artırıyor. Seçmenlerin, siyasi reklamların parasının kimin cebinden çıktığını bilmemesi de aynı ölçüde sakıncalı bir durum yaratıyor. Kongre, Anayasa Mahkemesi’nin şirketlere, sendikalara ve benzeri örgütlere seçim kampanyalarında sınırsız harcama yapma hakkı tanıyan kararını değiştiremez. Ancak en azından seçim kampanyalarının finansmanında şeffaflık sağlayabilir. Bu yıl bu fırsat kaçtı. Fakat Kongre üyeleri gelecek yıl, seçim ortamını atlatıp sağduyuyla düşünme imkânı bulunca, bu konuyu yeniden gündeme almalıdır.”
Boston Globe Amerikalı seçmenlerin duyduğu tepki nedeniyle bu yılki seçimlerde aday olan politikacıların, banka kurtarma operasyonunu savunamaz hale geldiğini kaydediyor. Gazete, ekonomik krizin daha da büyümesinin bu operasyon sayesinde önlendiğini savunuyor:
“Sorunlu Varlıkları Kurtarma Programı’nın başarısından hiç kimse şüphe etmemelidir. Hazine, bu program için kendisine sağlanan 700 milyar doların sadece 387 milyar dolarını harcadı. Bu paranın da 50 milyar dolarlık kısmı hariç hepsi geri ödendi. Buna rağmen bu programa şüpheyle bakanları ikna etmek kolay değil. Eğer bu program olmasaydı, durgunluk daha da derinleşecek, işsizlik oranı daha da artacaktı. Vergi mükellefleri, anlaşılır bir biçimde mali sarsıntıya neden olan para babalarını cezalandırmak istiyor. Ancak siyasi liderler, aldıkları bu zor kararı ve gerekçelerini halka iyi anlatmalıdır. Eğer partiler üstü uzlaşma gerekçesinin arkasına sığınıp, halkın banka kurtarma operasyonunun faydasını kendiliğinden anlamasını beklerlerse, ileride ağır bir bedel ödemek zorunda kalırlar.”
New York Times, Meksika Körfezi’ndeki petrol sızıntısının ardından konan sondaj yasağının 30 Kasım’da biteceğini hatırlatıyor. Gazete, bu yasağın sürüp sürmemesinin alınan güvenlik önlemlerine bağlı olduğunu belirtiyor:
“Bazı çevreci örgütler bütün kıyılarda kalıcı bir sondaj yasağını savunuyor. Diğer yandan Amerika’nın daha temiz ve daha güvenilir enerji kaynaklarına ihtiyacı var. Ancak bu kaynaklar bulununcaya kadar, petrol ve doğal gaz, enerji üretiminin bir parçası olmaya devam edecek. Yönetim, sondaj çalışmalarının sorumluluk anlayışı içinde sürdürülebileceği koşulları belirlemeye çalışıyor. Petrol şirketleri de bu koşulları yerine getirmek için ne tür adımlar attıklarını daha net bir biçimde anlatmalıdır.”