New York Times, Wikileaks tarafından sızdırılan belgelerin yönetimde rahatsızlık yarattığını kaydediyor. Ancak gazete, belgelerin içeriğinin sanıldığı kadar rahatsız edici olmadığı yorumunda bulunuyor ve şunları yazıyor:
“Dış politika, pis bir iştir ve diplomatik özel görüşmelerin kamuoyuna açıklanması bir hayli rahatsız edici olabilir. Bu nedenle diplomatik görüşmelerin gizli tutulmasını gerektiren haklı gerekçelerden bahsedilebilir. Wikileaks’in yayınladığı son belgelerin sıkıntılı anlar yaşanmasına neden olacağı ortada... Bunun tek nedeni de dünya liderleri hakkında patavatsızca kullanılan ifadeleri içermesi olmayacak. Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’ın, bu belgelerin açıklanmasının ulusal güvenliği tehdit ettiği yönündeki ifadesi ise abartılıdır. Belgeler, Amerika’nın izlediği politikayı Amerikalıların ve başkalarının görmeyi hak ettiği biçimde açığa çıkardıkları için, büyük değer taşıyorlar.”
New York Times, Wikileaks’in yayınladığı belgelerin, Amerikan dış politikasını zora sokacağını kabul ediyor. Ancak gazete, belgelerin Amerika’ya ciddi bir zarar verecek içerikte olmadığını savunuyor. Gazetenin yorumu şöyle:
“Wikileaks bu belgeleri açıklayarak Amerikalı diplomatların kendilerini savunuluacak bir durumda bulmalarına neden oldu. Beyaz Saray’ın belgelerin açıklanmasını düşüncesiz ve tehlikeli olduğu yönündeki açıklaması ise muhtemelen abartılı bir yaklaşım. Belgelerin açıklanması, Amerikan halkına daha fazla bilgi vermeden dış politika yürütülmesini daha da zora sokacak. Ancak Obama yönetimi Wikileaks’e ve diğer medya organlarına saldırmak yerine, bu belgeleri güvence altına alma konusundaki sorumluluğun kendisinde olduğunu kabullenmelidir. Gerekçesi ne olursa olsun, yönetim bu konuda başarısız oldu vew şimdi bunun sonuçlarına katlanıyor.”
Washington Times, Ortadoğu Forumu Direktörü Daniel Pipes’ın İran ile Türkiye’yi kıyaslayan bir makalesine yer veriyor. Pipes, laik Türkiye’nin giderek İslamcılaşmasına karşılık, bir din devleti olan İran’ın laikleştiğini öne sürüyor. Gazete şöyle devam ediyor:
“İran’ın aksine Türk hükümeti yakın bir tehdit oluşturmuyor.İslamcılığın korkunç ilkelerini ustalıkla uygulama biçimi Türk hükümetini gelecek açısından daha büyük bir tehlike haline getiriyor. Humeyni ve Usame bin Ladin unutulduktan çok sonra bile, Erdoğan’ın ve mesai arkadaşlarının daha kalıcı ve sinsi bir İslamcılığın mucitleri olarak hatırlanacaklarını söylemeye cüret ediyorum. Dolayısıyla bugün Ortadoğu’nun en acil sorunu olarak görülen İran yarın sağduyunun ve yaratıcılığın liderliğini üstlenebilir. Buna karşılık elli yılı aşkın bir süredir Batı’nın en sadık müttefiki olan Türkiye, büyük bir düşmanlığın ve reaksiyonun merkezi haline gelebilir.”
Washington Post, Amerika’nın geçen yıul Kopenhag’da yapılan iklim görüşmelerinde verdiği sözleri hala yerine getirmediğini hatırlatıyor. Gazete bu nedenle Cancun’daki BM İklim Konferansı’ndan büyük sonuçlar beklemiyor. Gazetenin yorumu şöyle:
“Konferansta, ormanların yok edilmesine karşı uluslararası bir program oluşturulması konusunda ilerleme sağlanabilirdi. Uluslararası yeşil finansman mekanizmalarının oluşturulması ve gereken kaynakların bulunması, yeşil teknolojinin paylaşılmasını sağlayacak bir işleyiş oluşturulması yönünde adımlar atılabilirdi. Başta Çin ve Hindistan olmak üzere önde gelen karbon üreticilerinin ne kadar karbon ürettiklerini ve uluslararası taahütlerine ne kadar sadık kaldıklarını izlemeyi sağlayacak şeffaf bir mekanizma konusunda ilerleme sağlanabilirdi. İklim politikasının hayata geçirilmesi açısından bakıldığında, Kongre ne yaparsa yapsın böyle bir şeffaflık şarttır. Ancak, Amerika’nın özel iklim temsilcisi Todd Stern’in bu konuda baskı yapacak durumda olmadığı da çok açık.”