Erişilebilirlik

30 Eylül Amerikan Basınından Özetler


Wall Street Journal hükümetin İstanbul’u Dubai’ye, hatta Londra’ya rakip bir finans merkezi haline getirme çalışmalarını hızlandırdığını yazıyor. Ancak haberde, bu hedefe ulaşılmasının kolay olmadığı da vurgulanıyor;

“13 milyon nüfuslu İstanbul, Türkiye’nin % 10,3’lük bir oranla Çin’le birlikte dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olmasında lokomotif işlevi gördü. İstanbul’daki bankacılık sektörü ise bu başarının temelini oluşturuyor. Geçen hafta yapılan bir araştırmaya göre, İstanbul dünyanın en hızlı büyüyen finans merkezi… Ancak Türkiye’nin İstanbul’a yönelik planlarının önünde ciddi engeller var. Türk ekonomisi, büyüklüğüyle Şanghay ve Hong Kong gibi finans merkezlerinin gelişmesine katkı sağlayan Çin ekonomisine kıyasla çok küçük. Dubai ise, Ortadoğu’da petrole dayalı ülkelerin aniden büyük kazançlar elde ettiği bir dönemde tek gerçekçi seçenekti. İsminin açıklanmasını istemeyen önemli bir Türk bankacı da, hükümetin küresel bir finans merkezi kurma düşüncesini dikkat çekmeye yönelik bir çaba olarak değerlendirdi.”

USA Today birçok önemli tasarının hala görüşülmeyi beklemesine rağmen Kongre’nin tatile girdiğini kaydediyor. Gazete, Kongre üyelerini iş yapmaktan çok işlerini korumaya çalışmakla suçluyor;

“111. Kongre üç önemli başarıya imza attı; ülkenin depresyona girmesini önleyen ekonomik teşvik paketini kabul etti, sağlık reformunu ve finans reformunu onayladı. Ancak Kongre üyeleri bu üç konu dışındaki ülkenin karşı karşıya olduğu diğer bütün sorunlara bir çözüm üretmeden Çarşamba günü oturumlara son verdi. Bu durumun nereden kaynaklandığını herkes biliyor. Her iki parti de öylesine ideolojik davrandı ki, herhangi bir konuda uzlaşmak neredeyse imkânsız hale geldi. Kısa vadede iki partinin de mutlak çoğunluk sağlaması beklenmediği için, bu durum Kongre’nin tamamen tıkanması ihtimalini artırıyor. Bir sonraki Kongre, bitirilmemiş birçok işi devralacak. Ve eğer sağduyu öne çıkmazsa, sorunlar daha da büyüyecek.”

Christian Science Monitor Çin’in Japonya’ya stratejik maden satışını durdurma kararını ciddi sonuçlar doğurabilecek bir adım olarak görüyor. Gazete, bu kararın dünya ticaretini de olumsuz etkileyeceğini savunuyor;

“Eğer Çin gibi bir ülke küresel ekonomiyi düzenleyen kurallara saygı duymazsa veya diğer ülkelerin stratejik sektörlerinde ve savunma sistemlerinde etkili olmaya kalkarsa, ticaretin bir silah olarak kullanılması kolaylıkla ters tepebilir. Her hangi bir ülke ticari yaptırımlara kalktığında misilleme tehdidi de göz önüne alınmalıdır. Tarih, yaptırımların bazen savaşlara yol açtığını gösteriyor. Çin, Japonya’ya stratejik maden ihracatını durdurarak fazla ileri gitti. Birçok ülke, bunu not etti. Çin henüz anlamamış olsa da, küresel ekonominin güvence altına alınmaya ihtiyacı var.”

Washington Post demokrasiyi yaymak vaadiyle işbaşına gelen Obama’yı bu sözünü tutmamakla suçluyor. Gazete, yönetimin Mısır’da Kasım ayında yapılacak devlet başkanlığı seçimine ilişkin tavrını buna örnek gösteriyor;

Obama, Birleşmiş Milletler’de yaptığı konuşmada her üye ülkenin seçimlerde uluslararası gözlemcileri kabul etmesinin zamanının geldiğini söylemişti. Hüsnü mübarek’le bu ay yaptığı son görüşmenin ardından da Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Obama’nın Mısır’da güvenilir ve şeffaf bir seçim istediği açıklanmıştı. Şimdi önemli olan yönetimin bu sözlerine uygun adımlar atıp atmayacağıdır. Yönetim, yılda 1,5 milyar dolar Amerikan yardımı alan bir ülkenin seçimde uluslararası gözlemcileri kabul etmemesinin bir bedeli olacağına dair bir işaret vermedi. Senato’ya bu konuda sunulan tasarıya, gizli ya da açık bir destek sağlamadı. Obama yönetimi en azından bunu yapabilirdi.”

XS
SM
MD
LG