Erişilebilirlik

27 Eylül Amerikan Basınından Özetler


Washington Post, Farid Zakaria’nın yükselen güçlerle ilgili bir makalesine yer veriyor. Zakaria, Türkiye’yi en önemli, yükselen güçlerden biri olarak değerlendiriyor:

“Türk ekonomisi 20 yıl önce umutsuz bir durumdaydı, Amerika’nın cömertliğine bağımlı haldeydi. Amerikan güvenlik şemsiyesi tarafından korunuyordu ve Avrupa’dan onay bekliyordu. Batı’ya ihtiyacı vardı. Oysa şimdi, canlı bir ekonomisi, giderek kendine daha fazla güven duyan bir demokrasisi ile bölgesel bir güç haline geldi. Bütün Avrupa ülkelerinden daha hızlı büyüme oranına sahip ve çıkardığı tahviller, birçok Güney Avrupa ülkesinin tahvilinden daha güvenli. Dış politikada Osmanlı kadar İslamcı davranmıyor ve 400 yıl boyunca sahip olduğu nüfuz alanını yeniden tesis ediyor.”

Los Angeles Times, İstanbul Tophane’de sanat galerilerine düzenlenen saldırının bir anda ülke gündemine oturduğunu belirtiyor. Haberde, saldırı ve sonrasında yaşananlar Türkiye’deki kutuplaşmanın yansıması olarak gösteriliyor:

“Yaşanan olay, Türkiye’nin yüzünü Avrupa’ya çevirmiş, zengin ve kentli seçkinleri ile Anadolu’nun kırsal kesimleriyle güçlü ilişkileri olan dindar muhafazakârları arasındaki sınıfsal ve toplumsal bölünmeyi ortaya koydu. Bu olay aynı zamanda, hızla değer kazanan bir bölgedeki dar gelirli insanların zengin ve daha eğitimli kesimler tarafından yaşadıkları bölgeden sürülmesinden kaynaklanan kentsel bir çekişmenin de yansıması… Bölge sakinlerinden bir kısmı, galeri sahiplerini ve konuklarını sokakta içki içerek İslami kuralları çiğnemekle suçluyor. Ancak bazı uzmanlar ve Türk basını bu şiddet olayını, mahallenin eski sakinlerinin kiralardaki artışlar nedeniyle bölgeden ayrılmak zorunda kalacaklarından korkmalarına bağlıyor.”

Boston Globe, Ortadoğu barış görüşmelerinin başarıyla sonuçlanabilmesi için Obama’nın ağırlığını koyması gerektiğini savunuyor. Gazete, Obama’nın taraflardan taleplerini de daha somut biçimde ortaya koymasını istiyor:

“Eğer taraflar sınırlar, güvenlik, mülteciler, Kudüs’ün statüsü gibi konulardaki görüş ayrılıklarını azaltmayı başarsalar bile, barış için gereken nihai tavizleri vermekten korkabilirler. İş o noktaya geldiğinde, bu görüş ayrılıklarını gidermek için Obama kendi önerilerini taraflara sunmalıdır. Amerika’nın arabuluculuğunu kabul etmemeleri halinde, her iki tarafın da bir bedel ödeyeceğini vurgulamalıdır. Çünkü böyle bir durumda sadece Amerika’nın çıkarları değil, kendi çıkarları da zarar görecektir.”


USA Today, Küba’da sistemin artık işlemez hale geldiğini ve Castro kardeşlerin yeni arayışlara girdiğini yazıyor. Gazete, böyle bir noktada Amerika’nın Küba’ya uyguladığı ambargonun da anlamını yitirdiğini öne sürüyor:

“Castro kardeşler, kendi kurdukları sistemi kurtarabilmek için muhtemelen Çin modeline, yani baskıcı bir siyasi yönetim altında yatırımcılığı teşvik eden bir anlayışa geçmeyi düşünüyorlar. Ancak özellikle Amerika’nın yardımı olmadan bunu gerçekleştirmeleri kolay olmayacaktır. Küba halkını Castro yönetimine karşı ayaklandırmayı amaçlayan 50 yıllık ticaret ambargosu tam bir başarısızlıktır. İster Çin modeli olsun, ister başka bir model, Küba Amerika’nın uzun süredir istediği şeylerden birini yapıyor. Sistemin çöktüğünü fark eden tek Kübalı, Fidel Castro değil. Castro yavaş yavaş yok olurken, Kübalılar da yeni bir sistem kuracaklar. Temel sorun, Amerika’nın bu değişime yardımcı mı olacağı yoksa tarihin akışına gözünü kapatarak bu sürecin dışında mı kalacağıdır…”

XS
SM
MD
LG