Christian Science Monitor, İran’la uranyum takası konusunda uzlaşmaya varıldığı haberine yer veriyor. Gazete, Brezilya ve Türkiye’nin bu konudaki çabalarını son fırsat olarak yorumluyor:
“Türk yetkililer, İran’la bir uzlaşma sağlanması için aylar süren üst düzey görüşmelerin bir sonuca ulaşmaması üzerine, Başbakan Erdoğan’ın somut bir gelişme olmadıkça İran’a gitmeyeceğini duyurmuşlardı. Erdoğan, ‘takas Türkiye’de gerçekleşecek’ ibaresi anlaşmaya eklendiği için İran’a gitme kararı aldığını açıkladı. Amerika’nın ve bazı Avrupa ülkelerinin baskısıyla, Güvenlik Konseyi’nin birkaç hafta belki de birkaç gün içinde İran’a karşı dördüncü yaptırım paketini görüşmesi bekleniyor. Brezilya ve Türkiye’nin arabuluculuğuyla sağlanan uranyum takası anlaşmasının bu takvimi nasıl etkileyeceği, söz konusu anlaşmanın Amerika, Avrupa, Rusya ve Birleşmiş Milletler yetkilileri tarafından kabul edilip edilmeyeceği hala belirsiz.”
Los Angeles Times da İran’ın uranyum takasını kabul etmesini muhteşem bir ilerleme olarak duyuruyor. Haberde, bu anlaşmanın Brezilya ve Türkiye’nin çabasıyla sağlandığı vurgulanıyor:
“Eğer takas anlaşması hedefine ulaşırsa, Batı’nın egemenliğine meydan okuyan yeni güçlerin yükselişinde de yeni bir dönüm noktası oluşturacak. Brezilya ve Türkiye hem bölgesel hem de küresel anlamda hızla artan ekonomik güçlerini, diplomatik zaferlerle de taçlandırarak konumlarını sağlamlaştırmaya çalışıyorlar. Ancak sağlanan anlaşmayla ilgili önemli soru işaretleri de cevap bekliyor. İran’ın kullanacağı özel nükleer yakıt çubuklarını üretebilecek Fransa ve Arjantin gibi çok az ülke bulunuyor. Ayrıca Batı’ya verilen her tavizin ülkeyi satmak olarak görüldüğü İran’da, bu anlaşmanın iç politik çekişmelere kurban edilmesi ihtimali de bulunuyor. Bunun dışında Obama yönetiminin anlaşmayı reddetme ihtimali de var.”
New York Times Pentagon bütçesinin 11 Eylül saldırıları sonrasında abartılı biçimde arttığını belirtiyor. Gazete, Savunma Bakanı Robert Gates’in harcamaları denetim altına alma kararına destek veriyor:
“Son on yılda 19 milyar dolardan 50 milyar dolara çıkan askeri personelin sağlık harcamaları siyasi açıdan en hassas başlığı oluşturuyor. Elbette silahlı kuvvetler mensuplarına en mükemmel sağlık hizmetlerini sağlamamız gerekiyor. Ancak, bugün artık herkesin ekonomik sorunların yükünü paylaşması kaçınılmazdır. Gates, diğer harcamaları denetim altına alsa bile, bütçe uzmanları ücretler, sağlık harcamaları, emeklilik maaşları ve konut yardımı gibi personel maliyetlerinin yakında yeni silah sistemlerine harcanan parayı geçeceği uyarısında bulunuyor. Amerika’nın Irak ve Afganistan’daki görevi sona erince, Washington’un başta donanma ve hava kuvvetleri olmak üzere, silahlı kuvvetlerdeki personel sayısını gözden geçirmesi gerekecek.”
Washington Post terör eylemlerine karışan Amerikan vatandaşlarının vatandaşlıklarının geri alınması önerisine karşı çıkıyor. Gazete, Senatör Joseph Lieberman ve Scott Brown’un bu konuda hazırladığı tasarının reddedilmesi çağrısında bulunuyor:
“Mevcut yasalar, hükümetin bir Amerikan vatandaşına “düşman savaşçı” olarak muamele etmesine zaten izin veriyor. Ancak önerilen tasarı, özellikle “teröre maddi destek verenlerle” ilgili maddesiyle temel hakları tehdit ediyor. Örneğin Obama yönetimi, bu yıl bir terör örgütüne barışçıl siyasi mücadelesini geliştirmesi için tavsiyelerde bulunan bir hukukçunun, teröre maddi destek verdiği gerekçesiyle yargılanması için anayasa Mahkemesine başvurdu. Bu başvuru hala görüşülüyor ancak yaşanan bu olay, tanımların nasıl esnetilebileceğini göstermek açısından önemli bir örnek oluşturuyor. Siyasi ortamın gerginleştiği dönemlerde, vatandaşlık haklarının kaldırılması bir çözüm olarak görülmemelidir."