Erişilebilirlik

13 Nisan Amerikan Basınından Özetler


Washington Post, bazı uzmanların, Ortadoğu’da hala süren çalkantıların Başkan Obama’nın en büyük dış siyaset sınavı olduğunu öne sürdüğünü, ancak Arap dünyasındaki ayaklanmalardan önceki başka bazı sorunların henüz çözülmediğini yazıyor. Gazete, bu sorunlardan en önemlilerinin Pakistan’ın El Kaide ve Taleban militanlarına yönelik insansız uçaklarla düzenlenen saldırıların azaltılması talebi ve İran’ın nükleer faaliyetlerini yeniden canlandırdığına ilişkin duyurusu olduğunu öne sürüyor ve şöyle devam ediyor:

‘İran, Obama için büyük bir sorun teşkil ediyor. Bunun nedeni Mısır’daki devrimden ve Bahreyn’deki karışıklıklardan İran’ın kısa vadede kendisine yarar çıkartması. Bölgedeki çalkantılar petrol fiyatlarının yükselmesine yol açtı. Bu durum da İran’ın Obama Yönetimi’nin büyük özenle hazırladığı ekonomik yaptırımlardan daha az etkilenmesini sağlıyor. Öte yandan İran nükleer kapasitesini genişletmeye de devam ediyor. Yetkililer kısa süre önce uranyum zenginleştirmede kullanılan yeni nesil santrifüjlerin başarıyla test edildiğini ve Rus yapımı bir nükleer reaktörün önümüzdeki ay başında faaliyete geçebilecek aşamaya geldiğini bildirdi. Santrifüjlerde sağlanan ilerleme özellikle önemli çünkü İran şimdiye kadar yavaş ve verimsiz santrifüjler kullanıyordu. Yeni nesil santrifüjlerse altı kat daha hızlı işleyebilir. İran şimdiye kadar 3 ton 600 kilogram uranyum zenginleştirdi. Bu miktar iki atom bombasının yapımına yeter. Obama Yönetimi’nden yetkililer daha birkaç ay önce yaptırımlar yüzünden zor durumda olan ve nükleer faaliyetlerinde sorunlar yaşayan İran’ın müzakere masasına oturmaya hazır olduğunu söylüyordu. Ancak hükümetin İran’ın müzakerelere hazır olmasını beklemek dışında başka stratejisi olmadığı görülüyor. Pasif kalmak, tehlikeli bir seçenek. Tüm dünya Ortadoğu’da olup bitenleri izlerken İran’ın nükleer bomba geliştirme çabaları ivme kazanıyor.’

New York Times yazarlarından Thomas Friedman ise Arap ülkelerinde başlayan demokrasi hareketinin siyasi yapıyı değiştirmeye yönelik bir sürece dönüşmesinin çok sancılı olacağını yazıyor. ‘Geçiş sürecinin iki Almanya’nın birleşmesi sürecine benzemesi için dua edin, Güney Afrika’daki uzlaşı ortamı gibi olmasını umun, ama Yugoslavya’da olanların Arap dünyasında tekrar etmesine de hazırlıklı olun’ diyen Friedman’ın yazısında şu noktalar öne çıkıyor:

‘Doğu Avrupa’da komünizmin çökmesinden sonra homojen yapılı, sivil toplum kültür ve geleneğine sahip ülkeler kendi kendilerini yönetmeye kısa sürede ve istikrarlı şekilde geçiş yapmıştı. Ancak çok kültürlü, çok dinli ve birçok etnik kökeni bünyesinde barındıran Yugoslavya adeta patlayarak parçalara ayrılmıştı. Homojen çoğunluklara sahip Mısır, Tunus ve Fas dışında Arap dünyasındaki ülkelerin hemen hemen hepsi Yugoslavya’ya benziyor. Bu ülkelerin kapağını kaldırdığınızda iç savaş başlatmış oluyorsunuz. İşte bu nedenle barışçı Arap devrimleri şimdilik sona ermişe benziyor. Bundan sonra Arap dünyasının geçireceği evrimin iç savaşa dönüşmemesini ummalıyız. Evrimin en başarılı şekilde yaşanacağı ülkelerin Fas ve Ürdün olacağını söylemek mümkün. Bu ülkelerin saygı gören kralları, anayasal krallığa doğru geçişe liderlik edebilir. Aşiretlerin, etnik ve dini grupların böldüğü Suriye, Yemen, Libya ve Bahreyn’deyse demokrasiye geçiş için ideal ortam fırsatı kaçırıldı. Bu ülke liderlerinin ilk içgüdüsü, gösterileri bastırmaktı. Çok kan aktı. Şimdi Arap dünyasının Güney Afrika’da Nelson Mandela ve F.W. de Klerk’ün yaptığı gibi yeni bir sosyal düzen oluşturacak liderlere ihtiyacı var. Arap dünyası, cesareti ve vizyonuyla herkesi şaşırtacak lider çıkarmayalı çok oldu.’

Christian Science Monitor ise dünyanın, Fransız Ordusu’nun yardımıyla eski devlet başkanı Laurent Gbagbo’yu görevden uzaklaştırmayı başaran Fildişi Sahili’ne nasıl yardım edebileceği sorusuna yanıt arıyor. Birleşmiş Milletler, Fransa ve Afrika Birliği’nin yeni seçilen Alassane Ouattara’nın ülke ekonomisini düzeltmesine ve demokrasiyi iyileştirmesine yardımcı olabileceğini yazan gazete şöyle devam ediyor:

‘Fildişi Sahili’nin Birleşmiş Milletler ve Fransız Ordusu’nun da yardımlarıyla Kasım seçimlerini kaybeden Laurent Gbagbo’yu yakalaması beş ay aldı. Şimdiyse seçimlerin galibi Alassane Ouattara’nın Batı Afrika’nın en zengin kaynaklara sahip ekonomilerinden birini canlandırması ve parçalanmış bir demokrasiyi yeniden ayağa kaldırması için dışarıdan alabileceği tüm yardıma ihtiyacı var. Fildişi Sahili’ne uygulanan yaptırımların çoğunun kaldırılması gerekiyor. Ayrıca evini terk etmek zorunda bırakılan bir milyon insanın evlerine dönüşü sağlanmalı. Milislerin ya silahsızlandırılması ya da orduya katılması da önemli. Ancak herşeyden önemlisi, Fildişi Sahili halkının ulusal kimliğini yeniden kazanması gerekiyor. Güçlü bir sivil kimlik, gelecekteki liderlerin iktidarda kalabilmek için demokratik sistemi bozmasını engeller. Böylece Fildişi Sahili’nin yabancı ülkelerin müdahalesine de bir daha ihtiyacı olmaz.’

XS
SM
MD
LG