Erişilebilirlik

11 Eylül'ün Ardından 10 Yıl


11 Eylül'ün Ardından 10 Yıl
11 Eylül'ün Ardından 10 Yıl

Burası New York’ta 11 Eylül terör saldırılarında yıkılan Dünya Ticaret Merkezi’nin – İkiz Kulelerin bulunduğu “sıfır noktası.” Saldırıların 10’ncu yıldönümünde açılacak olan anıt, Dünya Ticaret Merkezi, Pentagon ve Shanksville-Pennsylvania’da 11 Eylül 2001’de hayatını kaybeden yaklaşık üç bin kişinin anısına inşa edilen anıtlardan biri. New York’ta hayatını kaybedenler arasında Zühtü İbiş adlı bir Türk de vardı… İbiş 25 yaşındaydı…

11 Eylül 2001 tarihindeki eşzamanlı saldırılar, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana Amerikan topraklarında düzenlenen en büyük saldırıydı.

Saldırılar, Amerika’da tam anlamıyla travma etkisi yarattı. Amerikan toplumunda yaşam tamamıyla değişti; güvenlik önlemleri kalıcı bir şekilde arttırıldı; Amerikan dış politikası köklü bir değişiklikten geçti ve 10 yıldır süren savaş dönemi başladı…

Dönemin başkanı George W. Bush Amerika’nın 11 Eylül saldırılarına sessiz kalmayacağını açıklamıştı: “Bu toplu cinayet ülkemizi kaosa sürüklemeyi ve bizi korkutup çekilmeye zorlamayı amaçlıyordu. Ancak başaramadılar. Bu saldırılar çelik binaları yıkabilir, ancak Amerika’nın kararlılığını sarsamaz.”

Amerikan yönetimi, saldırıları düzenleyen el Kaide terör örgütü ve lideri Usame bin Ladin’i barındıran Afganistan’ı ve o ülkede iktidarda olan Taleban’ı hedef aldı. Bush, 2003 yılında, saldırı tehdidi bulunduğunu öne sürerek Irak’ı işgal etti. Başka bölgelerde de el Kaide ve destekçisi gruplara karşı operasyonlar düzenlendi. 11 Eylül saldırılarının ardından başlayan savaşlar 10 yıldır devam ediyor – ve Irak ve Afganistan’da çekilme süreci başlamış olsa da çatışmalar son bulmuş değil…

Savaşın başlamasıyla Amerika’da siyasi kutuplaşma da arttı. Amerika’da sağ ve solun kullandığı söylem; destekledikleri politikalar birbirinden tamamen zıt hale geldi. Demokrasileri Koruma Vakfı’ndan Clifford May anlatıyor: “Ne yazık ki ülkede çok ciddi bir bölünme var. Ulusal güvenlik konularında bile... Siyasi partilerin daha çok uzlaşmasını isterdim ama bu bölünme uzun süredir devam ediyor.”

Saldırılardan Amerika’da gündelik hayat da etkilendi. Örneğin, ulaşım tamamıyla değişti. Havalimanlarında olağanüstü güvenlik önlemleri tüm dünyada sıkılaştırıldı.Bob Dubois, “Ne olacağını hiçbir zaman bilemezsiniz, dolayısıyla bunları yapmamız – bu önlemleri almamız gerekiyor,” şekilde konuşuyor.

Ancak bazıları bu önlemlerin aşırı olduğunu; Amerikalıların güvenlik uğruna medeni haklarından vazgeçmeye zorlandığını savunuyor.

Bush döneminde ulusal güvenliği arttırmak için yeni düzenlemeler yapıldı – istihbarat kurumları reform edildi. Medeni haklar savunucularını kaygılandıran iç istihbarat önlemleri genişletildi.

2009 yılında Başkan Barack Obama’nın iktidara gelmesiyle Amerikan yönetiminin terörle mücadeleye yaklaşımı kısmen değişti. Irak ve Afganistan savaşlarına son vermeyi vadeden Obama, Amerikan dış politikasının üslubunu da değiştirdi – terör şüphelilerinin sorgulanmasında kullanılan ve işkenceyi andıran teknikler yasaklandı. Obama, terör zanlılarının tutulduğu Guantanamo hapishanesini kapatma sözü de vermişti – ancak bu sözünü yerine getirmedi.

2011 yılına gelindiğinde – 11 Eylül saldırılarından 10 yıl sonra, el Kaide lideri Usame bin Ladin Pakistan’da bir Amerikan operasyonunda öldürüldü. Bu, Amerikan toplumu açısından psikolojik bir zafer olmakla birlikte terör tehdidinin veya terörle mücadele çalışmalarının sonunu getirmedi. Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Stuart Levey şöyle konuştu: "Bin Ladin, karizmatik bir liderdi. Maddi kaynak bulunması açısından önemliydi. Örgütün yeni militan bulabilmesi ve bütünlüğünü koruması açısından etkiliydi. Dolayısıyla bin Ladin’in öldürülmesi son derece önemli. Ancak bu, tehdidin ortadan kaldırıldığı anlamına gelmez.”

Eski Ulusal Terörle Mücadele Merkezi Başkanı Michael Leiter da tehdidin daha küçük çaplı olduğunu anlatıyor: “Arap Yarımadasındaki El Kaide örgütlenmesi, Somali’de el Kaide’yle çalışan el Şabab ve Amerika içinde örgülenen hücreler tehdit oluşturmaya devam ediyor.”

Eski Ulusal İstihbarat Direktörü Dennis Blair de, Amerika’ya esas tehdidin büyük saldırılar değil, küçük çaplı saldırılar olduğunu söylüyor: “Artık 11 Eylül tarzı çok unsurlu, eş zamanlı saldılar engellenebilir. Esas tehdit daha küçük – bir veya iki kişilik saldırılardan kaynaklanıyor. Bunlar büyük zarar verebilir.”

Nitekim, bu hafta sonu yapılacak anma törenleri sırasında yeni saldırılar düzenlenebileceği yönünde istihbarat alınması üzerine Washington ve New York’ta güvenlik önlemleri arttırıldı.


XS
SM
MD
LG