Amerika’nın Irak’taki muharebe görevinin sona ermesi nedeniyle Başkan Barack Obama’nın yaptığı konuşma Amerikan basınında geniş yer buluyor. New York Times Irak Savaşı’nın başından itibaren bir hata olduğunu savunuyor:
“Saddam Hüseyin’in kitle imha silahlarına sahip olduğu iddiasının Bush yönetiminin bir propogandası olduğu ortaya çıktı. Savaş, Ortadoğu’da ve Irak’ta yeni bir demokrasi dönemi başlatmadı. Irak’ta, demokratik siyaset yönünde bizi umutlandıran kıpırdanmalar var, ancak seçimin üstünden altı ay geçmesine rağmen hala hükümet kurulamadı. Savaş, yeni bir terör örgütü yaratarak, Amerika’nın askeri gücünün ve siyasi iradesinin Afganistan dışına yönelmesine yol açarak, Amerika’nın güvenliğine zarar verdi. Irak gibi güçlü bir düşmanı etkisiz hale gelen İran, nükleer programını geliştirme, aşırı örgütleri yönetme ve finanse etme ve Irak’ı karıştırma konusunda daha rahat hareket edebildi. Dün gece, ortada ilan edilecek bir zafer yoktu ve Obama da haklı olarak bir zafer ilan etmeye kalkışmadı.”
USA Today ise muharebe operasyonlarının bitmesine rağmen Irak’ın geleceğinin hala belirsiz olduğunu vurguluyor. Gazete, Amerika’nın Irak Savaşı’ndaki hedefinin de süreç içinde değiştiğine dikkat çekiyor:
“Savaşı başlatan yeni-muhafazakârların Irak’ı bir demokrasi sembolü ve Amerika’nın Ortadoğu’daki güvenilir bir müttefiki yapma hedefleri artık çok uzaklarda kaldı. Ancak istikrarın sağlanması, El Kaide tehdidinin ortadan kaldırılması ve Amerika’nın çıkarlarıyla kısmen uyuşan bir tür demokrasinin gelişmesi hala ulaşılabilir hedeflerdir. Ancak zafer, esnek ve güçlü olmayı gerektiriyor. Irak’ta kalan 50 bin Amerikan askerinin çekilmesi için belirlenen tarih, Iraklı politikacıların kendi aralarındaki sorunları çözmelerinden daha hızlı biçimde yaklaşıyor ve bu tarih yaklaştıkça Amerika’nın nüfuzu da azalıyor. Bu savaşı, geçmiş savaşlardan daha iyi bir biçimde bitirebilmek için, bu çekilme takvimini mutlaklaştırmadan çaba harcamaya devam etmek gerekir.”
Washington Post sellerle mücadele eden Pakistan’a yardım etmenin Amerika’nın stratejik çıkarlarının bir gereği olduğunu yazıyor. Gazete, bu felaketi Pakistan halkının güvenini kazanmak için bir fırsat olarak görüyor:
“Pakistan hükümeti, hem El Kaide ile Taleban’a karşı verilen mücadelede hem de dışarıdan gelen yardımı kendi halkına dağıtma konusunda sorunlu bir ortak. Obama yönetimini ve diğer ülkeleri bekleyen en önemli sorun, yardım ve yeniden inşa faaliyetlerinin maksimum şeffaflık ve dürüstlükle yürütülmesini sağlayacak mekanizmalar kurulmasıdır. Eğer bu başarılırsa, hem Pakistan hükümeti hem de Amerika’nın da dâhil olduğu uluslararası müttefikleri, halkın gözünde itibar kazanabilir. Aksi takdirde, aşırı İslamcı örgütlerin zaten doldurmaya çalıştıkları bir boşluk ortaya çıkacaktır. Pakistan’a yardım için zaten yeterince ahlaki gerekçe mevcut. Ancak stratejik gerekçe de büyük önem taşıyor.”
Christian Science Monitor Kuzey Kore’ye yönelik yeni ekonomik yaptırımların Çin’i de hedef aldığını kaydediyor. Gazete, bu yaptırımları Asya’daki nüfuzunu giderek artıran Pekin’e yönelik stratejinin bir parçası olarak değerlendiriyor:
“Kore yarımadası, tıpkı Soğuk Savaş döneminde olduğu gibi, Çin ile Amerika arasındaki gizli bir savaşa sahne olabilir. Obama’nın yaptırım kararı, Kuzey Kore’nin daha da sertleşerek saldırganlığını artırmasına neden olabilir. Obama, eğer başarılı olursa, İran’ı nükleer programına son vermeye ikna etmek için elini güçlendirmiş olacak. Amerika’nın bu yeni yaptırımları K.Kore yönetimine geri adım attıracak mı? Yaptırımlar Çin’e, bu tehlikeli müttefikini dizginlemesi gerektiği mesajını verebilecek mi? Birkaç gün içinde bütün dünya, Obama’nın bu riskli adımının işe yarayıp yaramayacağını öğrenecek.”