Erişilebilirlik

Arap Baharı Ülkelerinde Karmaşa Sürüyor


Tunus’ta hükümet, ülkenin Arap Baharı’nda devrilen diktatörü Zeynel Abidin bin Ali’ye yakın isimlerin affedilerek, onları hem hukuki süreçten koruyacak hem de pozisyonlarını iade edecek bir yasa önerdi. Libya’da uluslararası toplumun tanıdığı Tobruk hükümeti de Muammer Kaddafi’nin yakınları için af çıkardı.

Bu öneriler Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerdeki demokrasi deneyinin sonra erdiği ve geçmişin, bölgenin geleceğini şekillendireceği korkularını canlandırdı. Bölge savaş ve terörle çalkalanmaya devam ederken uzmanlar, bu geriye dönüşün nedenlerinin İslamcı terör ve diktatörlüklerin hemen devrilmesinden sonra güçlerini orantısız biçimde arttırmaya çalışan İslamcı partiler olduğunu söylüyor.

Güvenlik sorunları ve dinsel aşırılık bölge ülkelerindeki derin devlet kurumlarının güçlerini arttırmasına neden oldu. Mısır’da Mübarek döneminden kalan bu tür kişiler Cumhurbaşkanı Abdül Fettah El Sisi’nin gücünü pekiştirmesinde önemli rol oynadı.

Fransız uzman Jean-Pierre Filiu devrilen rejimlerin derin devletlerinin tekrar öne geçmesi ve bu kurumların ve onlara yakın iş dünyası ve siyasetçilerin tekrar yükselişinde aşırı İslam’ın rolüne dikkat çekiyor. Filiu, bu grupların aşırı İslam’ın ortaya çıkışına destek çıktıklarını savunuyor. Filiu “Derin Devletten İslamcı Devlete: Arap Karşı Devrimi ve Cihatçı Miras,” isimli kitabında, eski rejimlerin İslamcı terörle mücadele ederken, aynı zamanda işbirliği yaptığını belirtiyor.

Filiu, Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esat’ın son derece seçici olarak çıkardığı affa dikkat çekiyor. Esat, bazı İslamcı militanları hapisten çıkarmıştı. Bunlardan biri de El Kaide’ye bağlı El Nusra’yı kurmuştu.

Fransız uzman, Mısır’daki İslamcılar’ın seçim kazanmanın kendilerine sınırsız güç sağladığını düşünme hatasının, El Sisi’yi iktidara getiren sosyal tepkiye neden olduğunu söylüyor.

Benzer gelişmeler şimdi Mısır’ın komşusu Libya’da yaşanıyor. Ülkede meclis geçen hafta, Kaddafi’ye karşı gerçekleşen ayaklanma sırasında işlenen suçlara yönelik af çıkardı. Tobruk hükümetinin İslamcı gruplarla savaşı devam ediyor.

28 Temmuz’da çıkan yasa Kaddafi’nin yakın çevresine yarayacak. Yasa, Trablus’ta İslamcılar’ın kontrolündeki bir mahkemenin Kaddafi’nin oğullarından Seyfulislam’ı ve istihbarat yardımcısı Abdullah es-Senusi’yi, 2011 ayaklanmalarını bastırmalarıyla ilgili farklı suçlardan dolayı idam cezasına mahkum etmesine bir karşılık olarak çıktı.

Trablus’taki karar, büyük çoğunluğu ülkenin doğusunda olan yürüyüşlere neden oldu. Eylemcilerin ellerinde ülkenin eski diktatörünün resimleri görülüyordu. Eski rejimde önemli rollerde bulunan bazı isimler yurt dışında yaşasa da son zamanlarda Tobruk hükümeti ile görüşmeler içinde olduklarını belirtiyorlar. Bu kişiler ülkede artan çaresizliği ve aralarında IŞİD bağlantılı bir grubun da olduğu militan örgütlerin yarattığı şiddeti sonlandırabileceklerini belirtiyor.

Komşu Tunus’ta bu sene yaşanan iki büyük terör saldırısı da hükümeti, eski rejime bağlı yetkilileri ve onların iş dünyasındaki ortaklarını yargılama dışında bırakacak bir yasa teklifi yapmaya itti. Bu kişiler, Bin Ali döneminde kamu kaynaklarını zimmetlerine geçirmek ve mali yolsuzlukla suçlanıyordu.

Muhalifler, yasanın geçmesi durumunda derin devletin tekrar güç kazanacağı ve ülkenin dünya çapında eski rejimde işlenen suçlarla ilgili adalet arayışına zarar vereceği uyarısında bulunuyor. Yasa önerisi ülkede kurulan ve eski rejimde yolsuzlukla elde edilen gelirleri kamu kontrolüne döndürmekten sorumlu Müsadere Komisyonu’ndan bir üyenin istifasına neden oldu. İstifasını sunan hakim Ahmet Saoub önerilen yasanının geçiş dönemi hukuku süreciyle çatıştığını söylüyor.

Hakim, yerel bir medya kurumuyla yaptığı söyleşide yasanın hem Müsadere Komisyonu’nun hem de Gerçek ve Onur Komisyonu’nun çalışmalarına karşıtlık oluşturduğunu söyledi. Yeni hükümetin eski rejimle ilişkisi olan onlarca yolsuzluğa karışmış işadamı ve politikacıyı korumaya çalıştığını söyleyen Saoub, bu yasayla beraber eski rejimde yolsuzluğun kaynağı olan bu işadamlarının hem tekrar yönetime yaklaşacağını hem de adalet sürecinden korunacağını belirtiyor.

Ancak yasa Bin Ali’nin güvenlik bakanı olan, şimdiki Cumhurbaşkanı El Bacı Kaid El Sebsi, yasanın en büyük destekçilerinden.

Yasayı destekleyenler ülkenin yaşadığı güvenlik sorunlarının ve ekonomik zorlukların yeni bir bakış açısı gerektirdiğini söylüyor. Bu kişiler, yeni yasanın, bazı büyük iş adamlarına uygulanan yaptırımları kaldırarak ekonomiyi rahatlatacağını umuyor.

Dünya Bankası’nın Haziran’da yayınladığı bir rapor, Bin Ali’nin akraba, dost ve müttefiklerinin devletten 3 milyar dolara yakın bir tutarı zimmetlerine geçirdiklerini ortaya koydu.

Geçiş dönemi adaleti uzmanları Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerde yaşananlardan dolayı endişelerini dile getirirken, bu ülkelerde onlarca yaşanan hak ihlallerinden kaynaklanan derin toplumsal uçurumların kapatılması için adaletin önemini vurguluyor.

Tunus cumhurbaşkanının, ülkede turistlere yönelik gerçekleşen saldırıdan sonra ilan edilen olağanüstü hali iki ay daha uzatma kararı, ülkenin eski günlerine döndüğü korkularını daha da arttırdı. Susa’daki saldırıda çoğunluğu yabancı 38 kişi yaşamını yitirmişti.

Hükümet olağanüstü halin terör hücrelerinin yok edilmesine yardımcı olduğunu söylüyor. Ancak, İnsan Hakları Gözlem Örgütü hükümetin saldırıyı, temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmak için fırsat olarak kullandığını ifade ediyor.

Muhalif meclis üyesi Semiha Abu, olağanüstü halin uzatılmasının, anayasanın ihlaline bir ilk adım oluşturmasından korkuyor. Abu, çıkarılan yasaların ardında halk desteği olmadığını belirtirken, bu girişimleri diktatör Bin Ali’nin yaptıklarına benzetiyor.

STÜDYO VOA

İran’ın İsrail’e saldırması ABD’de nasıl yankılandı? – 15 Nisan
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:51 0:00
XS
SM
MD
LG