Erişilebilirlik

Amerika'da Köktendinci Terörizm


Orlanda’daki cinayetler toplumda şok etkisine yol açtı. Amerikan tarihinin en çok can kaybına neden olan silahlı saldırısından sonra yetkililerin elindeki açıklık kazanan bilgiler şunlar: Saldırgan Ömer Metin IŞİD’i destekliyordu ancak örgütle doğrudan bağı yoktu. Eşcinsellerden nefret ettiğini söylüyordu. Eski eşi, sorgusu sırasında Metin’den dayak yediğini anlattı. Daha önce de El Kaide’yle bağlantısı olduğunu iddia eden Metin, Amerikan Federal Soruşturma Dairesi FBI tarafından en az iki kez sorgulanmıştı.

Müslüman olan Ömer Metin, orta sınıf Afganistan göçmeni bir ailenin oğlu, kendisi de aynı zamanda bir baba. Neredeyse 10 yıl güvenlik görevlisi olarak çalışan Ömer Metin’in Florida eyaletine kayıtlı silah ruhsatı vardı.

Uzmanlar, Ömer Metin hakkındaki verilerin hangisinin Orlando’da bir gece kulübünde 49 kişiyi öldürmesinde rol oynayabileceğini sorguluyor.

Saldırıdan sonra veri akışı sürüyor

Uzmanlar, Washington’daki George Washington Üniversitesi yakınlarında bulunan bir alışveriş merkezindeki bir büroda tüm dünyada İngilizce konuşan IŞİD sempatizanlarının attığı tweet’lerin kaydını tutuyor. İç Güvenlik ve Siber Güvenlik Merkezi, Amerika’da köktendinciliğin incelendiği birçok merkezden biri.

Araştırmacı Audrey Alexander, saldırılardan sonra veri akışının hızla arttığını söylüyor. Alexander ve ekibi, 300’ü Amerika’da olmak üzere İngilizce yazışmaların bulunduğu bin 700‘den fazla hesabı izliyor.

Uzman, sosyal medyanın IŞİD hareketine büyük katkıda bulunduğu görüşünde ve Amerika’da köktendinci eğilimlerin çoğalmasının sosyal medyanın ve verilen mesajların ne kadar güçlü olduğunu gösterdiğini söylüyor.

Sosyal medyada verilen mesajlar, Amerika’daki küçük ancak oldukça aktif IŞİD destekçisi gruba hitap ediyor. İç Güvenlik ve Siber Güvenlik Merkezi’nin geçen yıl yayınladığı ‘Amerika’daki IŞİD’ başlıklı rapora göre 56 kişi, IŞİD’e doğrudan destek verdikleri gerekçesiyle tutuklandı.

Amerikan vatandaşlarından oluşan bu küçük grubun IŞİD’e neden yöneldiği sorusunun yanıtı henüz bulunmuş değil. Amerika’nın Sesi’nin görüş aldığı uzmanlar, Amerikalı IŞİD sempatizanlarının ortak bir profil çizmediğini söylüyor. Geçen yıl tutuklanan ve yaşları 15 ila 47 arasında değişen 56 kişinin yüzde 86’sı erkekti. Çoğu ya Amerikan vatandaşı ya da yeşilkart sahibiydi.

Raporun yazarlarından Lorenzo Vidino’ya göre, istatistikler bu kişilerin Amerika’da radikalleştiğini gösteriyor. Vidino, kimilerinin ikinci nesil göçmen olduğunu söylüyor.

Hayatta başarısız olma etkeni

Uzmanlar, radikalleşmiş Amerikalı Müslümanlar arasında ortak profil olmadığını, ancak bazı ortak özellikler bulunduğunu kaydediyor.

Washington’daki Uluslararası Köktendincilik Araştırma Merkezi Direktörü psikolog Anne Speckhard, bazı savunmasız ve hassas kişilerin hayattaki amaçlarını kaybettikten sonra bu tür örgütlerle yakınlaştığı görüşünde. Uzman, şimdiye kadar IŞİD’e katılan yüzlerce kişiyle görüşmüş. Speckhard, bu bireylerin radikalleşmesinde sadece kendi savunmasızlıklarının değil, bir terör ağına ve bu ağın ideolojisine maruz kalmalarının da rol oynadığını söylüyor.

Orlando saldırısını düzenleyen Ömer Metin’le ilgili soruşturma, henüz başlangıç aşamasında. Metin’in IŞİD ağına ve ideolojisine ne ölçüde maruz kaldığını ortaya çıkarmaya çalışan uzmanlar, Metin’in hayatta yolunu kaybetmiş bir kişi olduğuna dair ellerinde yeterince kanıt bulunduğunu söylüyor.

İlk eşi, aile içi şiddet nedeniyle Ömer Metin’i terkettiğini söylüyor. Eski eşine göre Ömer Metin ayrıca bipolar bozukluk özellikleri de sergiliyor. İş arkadaşlarından biri, Metin’in kadınlar ve başka insanlara karşı aşağılayıcı sözler sarfettiğini anlatıyor. Babası da iki erkeğin küçük oğlunun önünde öpüştüğünü gören Metin’in çok öfkelendiğini söylüyor. Kimi uzmanlara göre oğlunun iki erkeğin öpüşmesine tanık olması, Ömer Metin’i Orlando saldırısını düzenlemeye itmiş olabilir.

Din ana etken değil

Psikolog Anne Speckhard, köktendinciliğin dinle bağı bulunduğunu, ancak dinin köktendinci eğilimin ana etkeni olmadığını söylüyor. Uzman, İslamcı bir örgüte katılmanın ya da en azından sosyal medyadaki faaliyetlerin bir parçası olmanın, kişinin hayatına anlam ve amaç kattığını vurguluyor.

IŞİD destekçileriyse her zaman doğuştan Müslümanlar olmuyor. Amerika’daki 3 milyon 300 bin Müslüman’ın yüzde 24’ü, İslam’ı sonradan kabul etmiş. Ancak IŞİD bağlantıları nedeniyle tutuklananlar arasında İslam’ı sonradan kabul edenlerin oranı, yüzde 40.

Speckhard, ”Bu kişilerin yolu radikal İslam’la kesişiyor ve Müslüman oluyorlar. İslam’ı seçmek, din arayışı içinde olmasalar da bir bakıma bu kişilerin bir ihtiyacını karşılıyor” diyor.

Uzman, Amerika’nın kuzeybatısında ücra bir yerde yaşayan Hıristiyan bir din öğretmeninin hikayesini aktarıyor: IŞİD, Amerikalı gazeteci James Foley’i kafasını keserek öldürdükten sonra bu kadın öğretmen Twitter’da ‘Teröristler neden bir gazetecinin kafasını keser?” şeklinde bir tweet atmış.

IŞİD, öğretmenin Twitter’dan yönelttiği bu soruya, ”Çünkü bu bir devrim. Devrimlerde kan dökülür, biz dünyayı değiştiriyoruz” şeklinde yanıt vermiş.

Sosyal medyada faaliyet gösteren IŞİD militanı, öğretmene, ”İslam’ın Hıristiyanlık’ın tamamlanmış hali olduğunu biliyor muydunuz?” sorusunu yönelttikten sonra öğretmenin radikalleşme süreci başlamış.

Speckhard, öğretmenin yalnızlık çektiğini, sosyal medyadaki bu kişilerin kendisine tweet’ler, mesajlar gönderdiğini, hatta Skype üzerinden görüşme teklif ettiğini ve öğretmenin bir anda ilgi odağı olduğunu anlatıyor. Öğretmen sonunda Müslüman olmaya karar vermiş. Speckhard’a göre bu durum, öğretmenin bir yere ait olma duygusunun ağır basması şeklinde yorumlanabilir.

IŞİD’in genç öğretmen ve erkek kardeşine Suriye’de kendilerine katılmayı teklif ettiğini öğrenen anneanneleri ise araya girerek öğretmenin Suriye’ye gitmesini engellemiş.

Kötü aile ilişkileri

Anneanneleri genç öğretmen ve erkek kardeşinin radikalleşmesini önlemede başarılı olurken birçok genç, aile ilişkileri kötü olduğu için köktendincilerin kucağına düşüyor.

Filistinli göçmen bir ailenin Amerika’da doğan oğlu Muhammed Kveis, IŞİD’e katılmak üzereyken Kürt güçler tarafından Irak’ta yakalandı.

Kveis, Virginia eyaletinin kuzeyinde yaşayan anne babasına, Avrupa’da tatile çıkacağını söylemiş. Kürt televizyonunda yayınlanan bir söyleşisinde Kveis, önce Londra, ardından Amsterdam’a uçtuğunu, son durağı İstanbul’da ağabeyi IŞİD militanı olan bir kızla tanıştığını söyledi. Kız, Kveis’i IŞİD’e götürmeyi teklif etmiş.

Yargılanmak üzere geçen hafta Amerika’ya iade edilen Kveis, IŞİD’e destek vermekle suçlanıyor. Kveis, suçlu bulunduğu takdirde 20 yıl hapis cezası alabilir. Duruşmada açılan bir FBI belgesine göre Kveis, başından beri amacının IŞİD’e katılmak olduğunu itiraf ediyor.

Psikolog Anne Speckhard’a göre, IŞİD dikkat çekmemek için bünyesine kattığı militanları Avrupa üzerinden seyahat ettiriyor çünkü Amerika’dan İstanbul’a aktarmasız uçan bir genç Arap erkek, son derece dikkat çekici olabilir. Ancak uzman, Kveis’in sorunlu ailesinden kaçmaya çalıştığını düşünüyor. IŞİD’i bir kurtuluş yolu olarak gören genç, tanıştığı genç kadınla evlenme hayalleri bile kurmuş olabilir.

Speckhard, Kveis’in babasının alkolik olduğuna dair elinde bilgiler bulunduğunu söylüyor. Uzmana göre bir Müslüman için alkole düşkün bir babası olması, büyük bir hayalkırıklığı nedeni olabilir. Bu nedenle Kveis’in de evden uzaklaşmak için Avrupa’ya tatile gitme yalanına sığınması ve radikal İslam’da teselli arama ihtimali oldukça yüksek.

Bütün bu olaylar, köktendincilik sorununun kalbinin İslam olduğu gibi, terörle ilgili bazı inanışları sarsıyor. Radikal İslam’ı sadece din çerçevesinde ele almak, ‘acaba Amerika radikal İslam’la mücadelede en etkili kaynakları kullanıyor mu’ sorusunu gündeme getiriyor.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG