Erişilebilirlik

Amerika Arap Ülkelerine Yaklaşımını Değiştiriyor


Amerika Arap Ülkelerine Yaklaşımını Değiştiriyor
Amerika Arap Ülkelerine Yaklaşımını Değiştiriyor

Amerika’daki Ortadoğu uzmanları, bölgedeki halk ayaklanmaları ve gösterilerini yakından izliyor ve Washington’un bu olaylara nasıl tepki vermesi gerektiğini değerlendiriyor. Amerikalı politikacılar bir yandan bu ülkelerde demokratik değerlerin gelişmesine önem verirken, diğer yandan da bölgesel istikrarın bozulmasından kaygı duyuyor.

Ortadoğu yıllardır Amerika’nın hayati çıkarlarının bulunduğu bir bölge oldu. Bunun en büyük nedeni bölgenin dünyanın en büyük petrol ve doğal gaz rezervlerine sahip olması. Amerika bölgedeki stratejik nüfuzunu korumak için bazı devletlerle dostluk kurdu. Ancak bu devletler demokratik değildi ve kendi halklarının demokratik arzularını daima baskı altında tuttu. Ama halk ayaklanmalarının bu ülkelerde yayılması, Washington’un bu ülkelerle ilişkilerini yeni bir zemine oturtma gereksinimi doğurdu.

Bu konuyla ilgili ilk açıklama da geçtiğimiz günlerde Washington’da, Amerika-İslam Forumu’na katılan Dışişleri Bakanı Hillary Clinton’dan geldi.Clinton, Amerika’nın bundan böyle halklarla, sivil toplum örgütleriyle, iş çevreleriyle, dini toplumların temsilcileriyle, kadınlarla ve azınlıklarla ilişki geliştirmeye ağırlık vereceğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Clinton, Amerika’nın Arap ülkelerindeki demokratik hareketlerle ilgili tavrının ülkeden ülkeye değişeceğinin altını çizdi. Toplantıya katılan Amerika eski Dışişleri Bakan Yardımcılarından Martin Indyk de, Clinton’un açıkladığı bu yöntemi benimsediğini söyledi.

Mısır eski Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’i “firavuna” benzeten emekli büyükelçi, “Mısır halkı firavuna karşı ayaklandığı zaman Amerika doğru kararı aldı ve kendisinin de desteklediği değerleri arzulayan halka sahip çıkarak tarihin doğru tarafında yer aldı,” diye konuştu.

Brookings Enstitüsü uzmanı Martin Indyk, aynı yöntemin Suudi Arabistan’la ilişkilerde yürüyeceğine ise inanmıyor.

“Suudi Arabistan için durum çok daha karışık,” diyen Martin Indyk, bu ülkede yaşanacak bir istikrarsızlığın petrol fiyatlarını tavana fırlatacağını, hem Amerikan ekonomisini, hem de küresel ekonomik büyümeyi ciddi biçimde etkileyeceğini söyledi.

Emekli Büyükelçi Indyk’e göre, Washington, Suudi Arabistan ve diğer Körfez ülkeleriyle ilişkilerinde yeni anlayışlar geliştirmeli. Bu şekilde Tunus ve Mısır’daki olaylar yaşanmadan, bu devletlerin de siyasal ve anayasal reformlar uygulamaya geçmesi sağlanabilir.

Eski Başkan Jimmy Carter döneminin ulusal güvenlik danışmanı Zbigniew Brzezinski de, Amerika’nın Ortadoğu’daki nüfuzunu ve konumunu geliştirecek bir diğer unsurun İsrail ve Filistinliler arasında barış sağlayacak yeni çabalar olacağını kaydetti.

Brzezinski, Amerika’nın önce sözler vererek bir girişim başlatıp arkasından bunları stratejik bir şekilde uygulamaya koymayı başaramaması durumunda, Ortadoğu’da saygınlığını yitireceğini belirtti.

Ancak Brzezinski ve diğer bölgesel uzmanlar, Amerika’nın Ortadoğu diplomasisinin ana itici gücünün, bölgedeki demokrasi yanlısı hareketleri güçlendirmek olduğuna dikkati çekiyor.

Bu uzmanlardan biri de Shibley Telhami. Maryland Üniversitesi öğretim görevlilerinden Telhami, üniversitenin Uluslararası Politika Tavırları Programı tarafından bu ay yapılan bir kamuoyu yoklamasına dikkati çekiyor. Araştırmanın sonuçlarına göre, Amerikalılar’ın yüzde 57’si, Washington’un Arap ülkelerinde demokrasiye destek vermesini istiyor.

Telhami, “Amerikalılar’ın büyük bölümü, Arap dünyasındaki gösterileri düzenleyen kişilerin gerçekten özgürlük ve demokrasi isteyen kişiler olduğunu biliyor, İslamcılarla ilgisi olduğunu düşünmüyorlar. Bu da Amerikan halkının bu gösterilere daha iyimser bakmasını ve demokratik hareketleri desteklemesini sağlıyor,” diye konuştu. Shibley Telhami ayrıca, “Yeni demokrasilerin kurulduğu bu ülkelerde hükümetler Washington’a sıcak bakmasa bile Amerikalılar’ın çoğu bu ülkelerde demokrasiye destek veriyor,” dedi.

Telhami ve diğer Ortadoğu uzmanlarının da vurguladığı gibi Amerika, bölgedeki baskıcı hükümetler yerine halklarla ilişki geliştirirse, bunun radikal hareketler ve terörizmle mücadele açısından yarar getirmesi de mümkün olabilir.


STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG