Köln Eyalet Mahkemesi'nin dini gerekçeyle erkek çocukları sünnet etmenin suç olduğunu karar bağlaması hem çok şaşırttı hem de çok tartışıldı.
Karara Müslüman ve Yahudilerin temsilcilerinin, hukukçu ve siyasetçilerin bir bölümü ve ile medyanın tepkileri sürerken, Müslümanları ve Türkleri ilgilendiren son bazı gelişmeler Almanya'nın bitmeyen sorunu uyuma yeni bir darbe olarak algılandı.
Sünneti yasadışı hale getiren karara paralel olarak geçen günlerde Alman kamuoyunda muhafazakar çevreler Alman Milli Takımı'nın son Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki başarısızlık faturasını başta Mesut Özil olmak üzere göçmen oyunculara kesti.
Özellikle Hıristiyan Sosyal Birlik CSU'lu politikacılar Mesut Özil ve takımda yer alan diğer göçmen kökenli Khadira ve Podolski'nin maç öncesinde milli marşı okumamasını utanç verici olarak nitelerken, bu yüzden takım ruhunun zedelendiğini ve Almanların kupada yarı finalde elendiklerini savundu. Muhafazakar siyasetçilerden gelen ve bulvar gazetesi Bild'in önayak olduğu kampanyaya Alman futbolunun 'imparator' olarak bilinen efsanevi ismi Franz Beckenbauer'de destek verdi. Beckenbauer, milli marş çalınırken susmanın yasaklanmasını istedi ve buna uymayan göçmen futbolcuların milli takıma çağrılmamasından yana tavır koydu.
Yine futbolla ilgili bir karar Türk sporseverler arasında şaşkınlığa ve üzüntüye yol açtı. Alman Futbol Federasyonu'nun Türk takımlarının Almanya'da özel maç yapmasını yasaklaması, yeni sezona geleneksel olarak Avusturya'da hazırlanan ve Almanya'da hazırlık maçlarına çıkan Türk takımlarının programlarını da altüst ederken, Alman Futbol Federasyonu bu karara gerekçe olarak taraftarların geçmişte bazı maçlarda sahaya girerek meşale yakmasını gösterdi.
Son zamanlarda çok sayıda Alman siyasinin Türklerin uyumu ve İslam konusunda cesur açıklamaları ile Türklerin ve İslam'ın negatif polemik konusu olmaktan çıktığı bir sürece darbe vuran ve kazanımları heba eden bir diğer gelişme ise Aşağı Saksonya İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan bir broşür oldu. Müslüman gençler arasındaki 'olası teröristleri' belirleyebilmek için yayınlanan broşürde İslami terör eğilimindeki gençleri ele verecek 26 davranış biçimi açıklanıyor.
Güvenlik uzmanları tarafından hazırlanan broşürde namaza başlamak, ahiret konusuna yönelmek, İslam'a yönelik eleştirel tutumları bir saldırı olarak görmek, dış görünüşte değişim, İslami internet sitelerini ziyaret ve Müslüman halkın çoğunlukta olduğu ülkelere uzun ziyaretler gibi maddeler de bulunuyor.
Başta öğretmenler ve gençlik dairesi yetkililerinin bu maddelere göre dikkat çeken Müslümanları tespit ederek, güvenlik birimlerine bilgi vermeleri öngörülüyor.
İslami çatı örgütleri bu broşürle hukukun sınırlarının aşıldığını belirterek tepkilerini dile getirirken, Almanya Müslümanlar Konseyi Sözcüsü Ali Kızılkaya milyonlarca Müslümanın genel şüphe altına sokulduğunu söyledi.
Öte yandan 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk toplam 10 kişiyi katleden aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı NSU terör hücresi ile bağlantılı Federal Anayasayı Koruma Dairesi'nin Başkanı Heinz Fromm'un istifasından sonra, İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, Anayasayı Koruma Dairesi’nin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, NSU cinayetlerindeki skandalların halkın Anayasayı Koruma Dairesi’ne olan güvenini sarstığını belirtti ve 'Kamuoyu neler olduğunu bilmek istiyor. Sadece teknokratlar değil, politikacılar da sorumluluk almalı' dedi.
Karara Müslüman ve Yahudilerin temsilcilerinin, hukukçu ve siyasetçilerin bir bölümü ve ile medyanın tepkileri sürerken, Müslümanları ve Türkleri ilgilendiren son bazı gelişmeler Almanya'nın bitmeyen sorunu uyuma yeni bir darbe olarak algılandı.
Sünneti yasadışı hale getiren karara paralel olarak geçen günlerde Alman kamuoyunda muhafazakar çevreler Alman Milli Takımı'nın son Avrupa Futbol Şampiyonası'ndaki başarısızlık faturasını başta Mesut Özil olmak üzere göçmen oyunculara kesti.
Özellikle Hıristiyan Sosyal Birlik CSU'lu politikacılar Mesut Özil ve takımda yer alan diğer göçmen kökenli Khadira ve Podolski'nin maç öncesinde milli marşı okumamasını utanç verici olarak nitelerken, bu yüzden takım ruhunun zedelendiğini ve Almanların kupada yarı finalde elendiklerini savundu. Muhafazakar siyasetçilerden gelen ve bulvar gazetesi Bild'in önayak olduğu kampanyaya Alman futbolunun 'imparator' olarak bilinen efsanevi ismi Franz Beckenbauer'de destek verdi. Beckenbauer, milli marş çalınırken susmanın yasaklanmasını istedi ve buna uymayan göçmen futbolcuların milli takıma çağrılmamasından yana tavır koydu.
Yine futbolla ilgili bir karar Türk sporseverler arasında şaşkınlığa ve üzüntüye yol açtı. Alman Futbol Federasyonu'nun Türk takımlarının Almanya'da özel maç yapmasını yasaklaması, yeni sezona geleneksel olarak Avusturya'da hazırlanan ve Almanya'da hazırlık maçlarına çıkan Türk takımlarının programlarını da altüst ederken, Alman Futbol Federasyonu bu karara gerekçe olarak taraftarların geçmişte bazı maçlarda sahaya girerek meşale yakmasını gösterdi.
Son zamanlarda çok sayıda Alman siyasinin Türklerin uyumu ve İslam konusunda cesur açıklamaları ile Türklerin ve İslam'ın negatif polemik konusu olmaktan çıktığı bir sürece darbe vuran ve kazanımları heba eden bir diğer gelişme ise Aşağı Saksonya İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan bir broşür oldu. Müslüman gençler arasındaki 'olası teröristleri' belirleyebilmek için yayınlanan broşürde İslami terör eğilimindeki gençleri ele verecek 26 davranış biçimi açıklanıyor.
Güvenlik uzmanları tarafından hazırlanan broşürde namaza başlamak, ahiret konusuna yönelmek, İslam'a yönelik eleştirel tutumları bir saldırı olarak görmek, dış görünüşte değişim, İslami internet sitelerini ziyaret ve Müslüman halkın çoğunlukta olduğu ülkelere uzun ziyaretler gibi maddeler de bulunuyor.
Başta öğretmenler ve gençlik dairesi yetkililerinin bu maddelere göre dikkat çeken Müslümanları tespit ederek, güvenlik birimlerine bilgi vermeleri öngörülüyor.
İslami çatı örgütleri bu broşürle hukukun sınırlarının aşıldığını belirterek tepkilerini dile getirirken, Almanya Müslümanlar Konseyi Sözcüsü Ali Kızılkaya milyonlarca Müslümanın genel şüphe altına sokulduğunu söyledi.
Öte yandan 2000-2007 yılları arasında 8'i Türk toplam 10 kişiyi katleden aşırı sağcı Nasyonal Sosyalist Yeraltı NSU terör hücresi ile bağlantılı Federal Anayasayı Koruma Dairesi'nin Başkanı Heinz Fromm'un istifasından sonra, İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich, Anayasayı Koruma Dairesi’nin yeniden yapılandırılması gerektiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Joachim Gauck, NSU cinayetlerindeki skandalların halkın Anayasayı Koruma Dairesi’ne olan güvenini sarstığını belirtti ve 'Kamuoyu neler olduğunu bilmek istiyor. Sadece teknokratlar değil, politikacılar da sorumluluk almalı' dedi.
