Almanya geçen temmuz ayında Würzburg, Münih, Reutlingen ve Ansbach kentlerinde üst üste gelen saldırı haberleriyle ile adeta sarsıldı. Würzburg‘da Afgan kökenli Alman vatandaşı bir genç banliyö treninde beş kişiye bıçakla saldırarak yaraladı, polis tarafından öldürüldü. Münih’te 18 yaşındaki İran kökenli bir saldırgan dördü Türk dokuz kişiyi öldürerek intihar etti. Reutlingen kasabasında 21 yaşında Suriyeli bir mülteci 45 yaşındaki hamile bir kadını pala ile öldürdü. Ansbach’da ise yine bir Suriyeli mülteci kendi hazırladığı patlayıcı ile kentteki şenlik alanı önünde üzerindeki bombanın patlamasıyla öldü.
Würzburg ve Ansbach saldırılarını terör örgütü IŞİD’in üstlenmesi, ülkenin benzer terör ve cinnet saldırlarından nasıl korunabileceği sorusuna yönelik bir tartışma başlattı. Yaşananlar güvenlik önlemleri ve yeni güvenlik yasası taleplerini de beraberinde getirdi.
Bu kapsamda Hıristiyan Birlik (CDU/CSU) partili eyalet içişleri bakanlarının, terörle mücadele yasalarının sertleştirilmesini öngören bir paket hazırladığı açıklandı. Paketin öncelikli hedefi daha fazla polis istihdamı.
İçişleri bakanları 250 bin olan polis sayısının 2020 yılına kadar 265 bine çıkarılmasını amaçlıyor. Olası saldırılarda caydırıcı niteliği ve saldırı halinde de soruşturmanın daha kolay yürütülebilmesi için, kamusal alanlara yaygın şekilde güvenlik kameraları yerleştirilmesini hedefleyen paketin en çok tartışılacak düzenlemelerinden biri, radikal İslamist gruplarla mücadele kapsamında burka, nikap veya tam kapalı çarşaf gibi giyim tarzlarının yasaklanacak olması. Özellikle Afgan ve Suudi Arabistanlı kadınların giydiği ve her taraftan kapalı, giyen kadının önünü görmesi için sadece yüz kısmı kafesli olan burka Belçika, Fransa ve İsviçre'de kamuya açık yerlerde daha önce yasaklanmıştı. Hukuk uzmanları burka ve çarşaf yasağının Alman anayasasına aykırı olduğunu belirterek, böyle bir karar alınması durumunda anayasada değişikliğin gerekeceğini belirtiyor.
Hıristiyan Birlik CDU/CSU’lu eyalet içişleri bakanlarının bir diğer planı, çifte vatandaşlığının kaldırılması. Paketin basına sızan konuyla ilgili bölümünde, ‘Çifte vatandaşlığı reddediyoruz. Bu uygulamayı uyumun önündeki en büyük engel olarak görüyoruz. Yabancı bir ülkenin politikalarına ilgi duyanların Almanya’yı terk etmesini uygun görüyoruz’ deniliyor.
Geçen hafta Pazar günü Köln’de düzenlenen ve onbinlerce kişinin katıldığı 15 Temmuz darbe girişimi karşıtı gösteri nedeniyle çifte vatandaşlık konusu tartışmaya açılmış, çok sayıda politikacı çifte vatandaş olan Türklerin hangi ülkeye bağlı olduklarına karar vermeleri gerektiğini öne sürmüştü. Çifte vatandaşlığı savunan koalisyon ortağı SPD ve muhalefetteki Yeşiller ve Sol Parti’nin bu talebe karşı çıkmaları beklenirken, CDU/CSU’lu içişleri bakanlarının planında AB üyesi ülkelerin vatandaşları için uygulanan çifte vatandaşlığın akıbetine değinilmiyor. Söz konusu paketin gelecek hafta imzalanması ve federal meclise sunulması bekleniyor. Federal hükümet bir kaç gün önce, olası bir büyük terör olayında ordunun polise destek olması konusunda görüş birliğine varmış, yakın bir zamanda ortak bir operasyon provası yapılacağını duyurmuştu.
