ANKARA - AKP'de İdris Bal, Ertuğrul Günay, Haluk Özdalga ve Erdal Kalkan'ın ardından Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım da partisinden istifasını Salı günü basın toplantısıyla açıkladı.
Fethullah Gülen hareketine yakınlığıyla tanınan isimlerden Yıldırım, "İktidara yakın gazeteler, karanlık internet siteleri ve partiye yakın olduğunu düşündüğüm sosyal medya hesaplarıyla, Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketine yönelik hakaret ve küfürler havada uçuşmaktadır. Bir sivil toplum hareketi topyekun kriminalize edilerek yok edilme zemini hazırlanıyor" dedi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın 17 Aralık'ta kamuoyuna açıkladığı yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından parti içinde görüş ayrılıkları yaşanıyor.
Başbakan Erdoğan'ın dershaneleri kapatacağını açıklaması nedeniyle başlayan AKP - cemaat gerginliğinde ilk istifa, Gezi protestaları sırasında da hükümeti eleştiren Kütahya Milletvekili İdri Bal'ın parti disiplin kuruluna sevk edilmesi üzerine yaptığı açıklamayla geldi.
Bal'ın 30 Kasım'da AKP'den istifası sonrasında gözler diğer muhalif vekillere çevrilmişti. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlayana değin hareketlenme olmamıştı. Ancak 26 Aralık Perşembe günkü AKP Merkez Yönetim Kurulu'nda Günay, Özdalga ve Kalkan'ın kesin ihraç talebiyle disipline sevkine karar verildi. Bu gelişme üzerine Günay ve Özdalga 27 Aralık Cuma günü; Kalkan ise 30 Aralık Pazartesi günü AKP'den istifa etti.
Sosyal medyada geçtiğimiz hafta hedef gösterilen muhalif vekillerden birisi ise Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım idi. İdris Bal gibi cemaate yakınlığıyla tanınan isimlerden Yıldırım, Salı günü TBMM'deki basın toplantısıyla istifasını açıkladı.
Gülen hareketini kriminalize etmeye dönük çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Yıldırım, "Devletin gücünü farklı düşünenlere karşı sınırsızca kullanmayı meşru gören bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyız. Demokrasilerdeki güçler ayrılığı prensibini, kişisel hak ve hürriyetleri, hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü adeta yok sayan bu anlayış beni son derece ürkütmektedir. Farklı düşüneni 'hain' ilan eden bu söylem, esasen sivil toplumu susturma çabasından ibarettir" dedi.
Türkiye'de bugün basitçe demokrasi sorunu yaşandığını ve demokrasi talebine AKP'nin yanıt vermediğini belirten Yıldırım, "Sivil toplum kuruluşları apolitik yapılar değildir, tabiatı icabı olamazlar da. Elbette kendi çıkarları, görüşleri doğrultusunda bunları gerçekleştirecek siyasi partileri destekleme, seçmen tercihlerini etkilemeye çalışma hakları olacaktır. Siyaset sadece siyasi partilere indirgenemez. Demokrasilerde seçimleri etkilemeye çalışma gibi bir suçlama da olamaz" diye konuştu.
Farklı düşüncelere “hain”, “çete”, “dış güçlerin işbirlikçisi”, “komplocu”, “darbeci” şeklinde yaftalama yapıldığını söyleyen Yıldırım, "Oysa Vatandaş iktidar partisine, “yolsuzlukları örtme, yolsuzluklarla demokrasi içinde mücadele et! İnsanları ötekileştirme! Bana zorlayıcı bir ahlak anlayışını dayatma! Evime, çocuklarıma, özel hayatıma, inancıma karışma! Yapabiliyorsan bütün bunları güvence altına al, alamıyorsan gölge etme!” demektedir" dedi.
Sözlerini "Bugün AKP yönetimi, kendini var eden değerleri inkâr etmekte, yolsuzlukların üzerini örtmekte, yolsuzluğun üzerine gidenleri itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır" diyen Yıldırım, böyle bir ortamda artık AKP çatısı altında bu yanlışlara ortak olmamak için istifa ettiğini açıkladı.
Hami Yıldırım'ın AKP'den istifasıyla birlikte TBMM'deki sandalye dağılımı ise şöyle oldu:
AKP 320
CHP 134
MHP 52
BDP 26
HDP 4
Bağımsız 12
Günay: Temiz siyaset için hazırım
Bu arada Kültür ve Turizm Eski Bakanı, İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay ise, AKP ile yollarını geçtiğimiz Cuma günü resmen ayırdıktan sonra siyasette yeni bir oluşum içerisinde olabileceği işaretini verdi. "Henüz herşey taze" diyen Günay, CHP'ye kesinlikle geri dönüş olmayacağını ancak Türkiye'de 'temiz siyaset' isteyenler için göreve hazır olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın kendilerine yönelik "Milletvekiliğinden de istifa etmeleri gerekir" sözlerini de manidar bir şekilde yanıtlayan Günay, "Acaba AKP kuruluşundan önce Fazilet Partisi'nden ayrılan arkadaşlarımız milletvekilliğinden istifa etmişler miydi? Ben istifa ettiklerini anımsamıyorum" dedi. Günay, dolayısıyla kendisi gibi AKP'den istifa eden isimler olarak milletvekilliğinde ve siyasette kalmalarından daha doğal bir durum olamayacağını dile getirdi.
Türkiye'ye önemli katkılar sağlayan AKP'nin artık tabanı ile ters düştüğünü kaydeden Günay, "İktidar partisinde iki kanat gelişti. Tabanda mazlum ve inançlı geniş kitle, tavanda ise kimseyi dinlemeyen mağrur ve müteakip kibirli kesim. Malesef tavandaki yönetim, kibrin doğrultusunda bir başka yöne yelken açıp gidiyor. Biz tabandaki güzel yurttaşlarımızla birliğimizi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
Özdalga: Yargı önünde aklanmalarını diliyorum
Ankara Milletvekili Haluk Özdalga ise, istifa açıklamasında, Türkiye'de 17 Aralık'tan itibaren izah etmekte zorlandığı bir süreç yaşandığını söyledi. Adı soruşturmada geçenleri itham etmek istemediğini kaydeden Özdalga, "Yargı önünde aklanmalarını diliyorum. Ancak mevcut yapılanlar yanlıştır. Kapsamlı yolsuzluk iddialarının üzeri örtülmek istenmektedir gibi görünüyor" diye konuştu.
Özdalga, komplo iddialarıyla ise Türkiye'de siyaset hayatına gölge düşürüldüğünü ve bundan vazgeçilmesi gerektiği çağrısında da bulundu.
Fethullah Gülen hareketine yakınlığıyla tanınan isimlerden Yıldırım, "İktidara yakın gazeteler, karanlık internet siteleri ve partiye yakın olduğunu düşündüğüm sosyal medya hesaplarıyla, Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketine yönelik hakaret ve küfürler havada uçuşmaktadır. Bir sivil toplum hareketi topyekun kriminalize edilerek yok edilme zemini hazırlanıyor" dedi.
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı'nın 17 Aralık'ta kamuoyuna açıkladığı yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının ardından parti içinde görüş ayrılıkları yaşanıyor.
Başbakan Erdoğan'ın dershaneleri kapatacağını açıklaması nedeniyle başlayan AKP - cemaat gerginliğinde ilk istifa, Gezi protestaları sırasında da hükümeti eleştiren Kütahya Milletvekili İdri Bal'ın parti disiplin kuruluna sevk edilmesi üzerine yaptığı açıklamayla geldi.
Bal'ın 30 Kasım'da AKP'den istifası sonrasında gözler diğer muhalif vekillere çevrilmişti. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonu başlayana değin hareketlenme olmamıştı. Ancak 26 Aralık Perşembe günkü AKP Merkez Yönetim Kurulu'nda Günay, Özdalga ve Kalkan'ın kesin ihraç talebiyle disipline sevkine karar verildi. Bu gelişme üzerine Günay ve Özdalga 27 Aralık Cuma günü; Kalkan ise 30 Aralık Pazartesi günü AKP'den istifa etti.
Sosyal medyada geçtiğimiz hafta hedef gösterilen muhalif vekillerden birisi ise Burdur Milletvekili Hasan Hami Yıldırım idi. İdris Bal gibi cemaate yakınlığıyla tanınan isimlerden Yıldırım, Salı günü TBMM'deki basın toplantısıyla istifasını açıkladı.
Gülen hareketini kriminalize etmeye dönük çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Yıldırım, "Devletin gücünü farklı düşünenlere karşı sınırsızca kullanmayı meşru gören bir iktidar anlayışıyla karşı karşıyız. Demokrasilerdeki güçler ayrılığı prensibini, kişisel hak ve hürriyetleri, hukuk devletini ve hukukun üstünlüğünü adeta yok sayan bu anlayış beni son derece ürkütmektedir. Farklı düşüneni 'hain' ilan eden bu söylem, esasen sivil toplumu susturma çabasından ibarettir" dedi.
Türkiye'de bugün basitçe demokrasi sorunu yaşandığını ve demokrasi talebine AKP'nin yanıt vermediğini belirten Yıldırım, "Sivil toplum kuruluşları apolitik yapılar değildir, tabiatı icabı olamazlar da. Elbette kendi çıkarları, görüşleri doğrultusunda bunları gerçekleştirecek siyasi partileri destekleme, seçmen tercihlerini etkilemeye çalışma hakları olacaktır. Siyaset sadece siyasi partilere indirgenemez. Demokrasilerde seçimleri etkilemeye çalışma gibi bir suçlama da olamaz" diye konuştu.
Farklı düşüncelere “hain”, “çete”, “dış güçlerin işbirlikçisi”, “komplocu”, “darbeci” şeklinde yaftalama yapıldığını söyleyen Yıldırım, "Oysa Vatandaş iktidar partisine, “yolsuzlukları örtme, yolsuzluklarla demokrasi içinde mücadele et! İnsanları ötekileştirme! Bana zorlayıcı bir ahlak anlayışını dayatma! Evime, çocuklarıma, özel hayatıma, inancıma karışma! Yapabiliyorsan bütün bunları güvence altına al, alamıyorsan gölge etme!” demektedir" dedi.
Sözlerini "Bugün AKP yönetimi, kendini var eden değerleri inkâr etmekte, yolsuzlukların üzerini örtmekte, yolsuzluğun üzerine gidenleri itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır" diyen Yıldırım, böyle bir ortamda artık AKP çatısı altında bu yanlışlara ortak olmamak için istifa ettiğini açıkladı.
Hami Yıldırım'ın AKP'den istifasıyla birlikte TBMM'deki sandalye dağılımı ise şöyle oldu:
AKP 320
CHP 134
MHP 52
BDP 26
HDP 4
Bağımsız 12
Günay: Temiz siyaset için hazırım
Bu arada Kültür ve Turizm Eski Bakanı, İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay ise, AKP ile yollarını geçtiğimiz Cuma günü resmen ayırdıktan sonra siyasette yeni bir oluşum içerisinde olabileceği işaretini verdi. "Henüz herşey taze" diyen Günay, CHP'ye kesinlikle geri dönüş olmayacağını ancak Türkiye'de 'temiz siyaset' isteyenler için göreve hazır olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan'ın kendilerine yönelik "Milletvekiliğinden de istifa etmeleri gerekir" sözlerini de manidar bir şekilde yanıtlayan Günay, "Acaba AKP kuruluşundan önce Fazilet Partisi'nden ayrılan arkadaşlarımız milletvekilliğinden istifa etmişler miydi? Ben istifa ettiklerini anımsamıyorum" dedi. Günay, dolayısıyla kendisi gibi AKP'den istifa eden isimler olarak milletvekilliğinde ve siyasette kalmalarından daha doğal bir durum olamayacağını dile getirdi.
Türkiye'ye önemli katkılar sağlayan AKP'nin artık tabanı ile ters düştüğünü kaydeden Günay, "İktidar partisinde iki kanat gelişti. Tabanda mazlum ve inançlı geniş kitle, tavanda ise kimseyi dinlemeyen mağrur ve müteakip kibirli kesim. Malesef tavandaki yönetim, kibrin doğrultusunda bir başka yöne yelken açıp gidiyor. Biz tabandaki güzel yurttaşlarımızla birliğimizi sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.
Özdalga: Yargı önünde aklanmalarını diliyorum
Ankara Milletvekili Haluk Özdalga ise, istifa açıklamasında, Türkiye'de 17 Aralık'tan itibaren izah etmekte zorlandığı bir süreç yaşandığını söyledi. Adı soruşturmada geçenleri itham etmek istemediğini kaydeden Özdalga, "Yargı önünde aklanmalarını diliyorum. Ancak mevcut yapılanlar yanlıştır. Kapsamlı yolsuzluk iddialarının üzeri örtülmek istenmektedir gibi görünüyor" diye konuştu.
Özdalga, komplo iddialarıyla ise Türkiye'de siyaset hayatına gölge düşürüldüğünü ve bundan vazgeçilmesi gerektiği çağrısında da bulundu.
