Erişilebilirlik

Uluslararası Af Örgütü'nden Türkiye'ye OHAL Uyarısı


Uluslararası Af Örgütü, Türkiye'de 15 Temmuz'da yaşanan başarısız darbe girişiminin ardından ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulamasının darbecilere değil muhaliflere karşı kullanıldığı uyarısında bulundu.

Hükumetin olayları tarafsız ve bağımsız bir yargılama süreciyle soruşturması gerektiğini vurgulayan Af Örgütü, işkence ve kötü muamele olayları ile cezaevindeki gazeteci sayısındaki artışa dikkat çekti.

Dünyada 159 ülke ve bölgede insan haklarının geldiği noktayı ve hak ihlallerini inceleyen Uluslararası Af Örgütü '2016 yılı Dünyada İnsan Haklarının Durumu' adlı raporunu Paris'te yayınladı. Raporun önsözünde "2016 yılının milyonlarca kişi için bitmez tükenmez bir acı ve korku yılı" olduğunu dile getiren Örgüt, "Yaygın bir çok başka sorunun yanısıra bu rapor sürmekte olan işkence ve kötü muameleyi, hükümetlerin gözetleme sistemlerini ve geçmiş suçlara yönelik cezasızlık kültürünü belgeliyor" ifadesini kullandı.

Türkiye bölümünde darbe girişiminin ardından gerçekleşen uygulamaların ele alındığı raporda, hükümetin, memurlar ve sivil toplum üzerinde çok büyük baskı oluşturduğu, 40 binden fazla kişinin yargılanmak üzere tutuklandığı, 90 bine yakın memurun ihraç edildiği, yüzlerce medya kuruluşu ve sivil toplum örgütünün kapatıldığı, gazeteciler, aktivistler ve milletvekillerinin tutuklandığı bilgileri yer aldı.

Af Örgütü, 49'u HDP'li 53 seçilmiş belediye başkanının yerine kayyum atanmasını, HDP'li 9 milletvekilinin tutuklanmasını da rapor ederek, darbe girişimi sonrası hükümetin düşük standartları bile karşılamayan bir dizi Kanun Hükmünde Kararnameyi (KHK) yürürlüğe koyduğuna vurgu yapıldı.

118 gazeteci tutuklandı

Türkiye'de ifade özgürlüğünde yıl boyunca net bir biçimde gerileme yaşandığı ve muhalif medyanın ciddi şekilde kısıtlandığı eleştirisi de raporda yer aldı. OHAL ilanının ardından 118 gazetecinin tutuklandığı, 184 medya kuruluşunun ise KHK ile "keyfi ve kalıcı" olarak kapatıldığı vurgulandı. İnternet sansürünün de arttığı vurgulanırken, 375 sivil toplum örgütünün Kasım ayında KHK ile kapatıldığı bilgisine yer verildi.

Raporda, "Barış için Akademisyenler" bildirisine imza atanların şiddet içerikli tehditlere, idari soruşturmalara ve cezai kovuşturmalara maruz kaldığı belirtildi. Yıl sonunda 490 akademisyenin idari soruşturmaya alındığı, 142’sinin ise işine son verildiği kaydedildi.

Toplantı ve gösteri yürüyüşü özgürlüğünün de engellendiği belirtilen raporda, "İstanbul'da, arka arkaya dört kez 1 Mayıs yürüyüşü, iki kez de Onur Yürüyüşü düzmece sebeplerle yasaklandı. Polis, barışçıl bir şekilde bu yürüyüşleri gerçekleştirmeye çalışan insanlara karşı aşırı güç kullandı" denildi.

İşkence ve Kötü muamele arttı

Af Örgütü, Güneydoğu’da sokağa çıkma yasağının olduğu bölgelerde, Ankara ve İstanbul’da darbe girişiminin hemen ardından polis gözetiminde rapor edilen işkence ve kötü muamelede artış yaşandığını kaydetti ve "Hak ihlallerine yönelik soruşturmalar sonuçsuz kaldı" dendi.

Raporda, OHAL’de tutukluların korunmasını sağlayan uygulamaların kaldırıldığı ve işkence ile kötü muameleyi kolaylaştıran uygulamaların önünün açıldığı, gözaltı sürelerinin uzatıldığı, gözaltındakilerin avukatlarıyla görüşmelerinin engellendiği, sağlık kontrollerinin polis gözetiminde yapıldığı belirtildi.

Nisan ayında İnsan Hakları Kurumu’nun feshedilmesinden sonra ve yerine gelen organın işlevsiz olmasıyla gözaltı şikayetlerini bağımsız şekilde izleyen hiçbir ulusal mekanizmanın kalmadığı vurgulandı.

"Cezasızlık kültürü"

Güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen ihlallerin adalet önüne çıkarılmasına engel olan "kemikleşmiş cezasızlık kültürünün" ise devam ettiğinin altı çizildi. Güneydoğu'daki operasyonlar ve darbe girişiminin yanısıra kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet olaylarında da cezasızlık kültürü nedeniyle ilerleme sağlanamadığı vurgulandı.

"Aşırı güç kullanımı" başlığı altında da Haziran ayında Güneydoğu'da hendek kazan ve barikat kuran PKK'lılara karşı yapılan operasyonlarda bölge halkının da büyük bir güvenlik endişesine maruz kaldığı, sivillerin yaşamlarını yitirdiği örneklerle açıklandı.

Raporda çeşitli gruplar tarafından gerçekleştirilen terör saldırılarında ciddi artış yaşandığı, IŞİD, PKK ve PKK ile bağlantılı Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) ile Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi’nin (DHKP-C) saldırılara son vermesi gerektiği de vurgulandı.

Mülteciler ve sığınmacılar

Türkiye'nin, Afgan ve Iraklı nüfusun yanı sıra, geçici koruma statüsü verilen 2,75 milyon kayıtlı Suriyeli ile birlikte, tahminen 3 milyon mülteci ve sığınmacıyla dünyada en fazla sığınmacıya ev sahipliği yapan ülke olduğu vurgulandı. Ancak mültecilerin eğitim, güvenlik ve istihdam gibi ihtiyaçlarının karşılanmadığı belirtildi. Mart ayında AB ile Türkiye'nin imzaladığı göçmen anlaşması eleştirilerek, "Bu anlaşma Türkiye’deki mülteci korumasının birçok eksiğini göz ardı ederek göçmenlerin ve sığınmacıların Türkiye’ye geri gönderilmelerini öngörüyordu" denildi.

Dünyada durum

Uluslararası Af Örgütü, 2016 yılında dünyanın genelde "sefalet ve korku" yaşadığı bir yıl olduğu değerlendirmesinde bulundu. Yıllık raporunda, 2016'ya mülteci krizi ve siyasetçilerin artan ayrımcı söylemleri ile genel anlamda nefret söylemlerinin damga vurduğu belirtildi.

Dünyada mültecileri geri göndererek uluslararası hukuku ihlal eden ülke sayısının 36, savaş suçu işlenen ülke sayısının 26, barışçıl insan hakları aktivistlerinin öldürüldüğü ülke sayısının ise 22'ye yükseldiği kaydedildi.

Amerikan Başkanı Donald Trump'ın göçmen ve kadınlarla ilgili sözlerinin kaygı verdiği, Avrupa'nın da Türkiye ile imzaladığı göçmen geri kabul anlaşmasının yasa dışı olduğu vurgulandı.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG