Almanya’daki koli basili salgını 36 kişinin ölümüne, 3 bin kişininse hastalanmasına neden oldu. Alman sağlık yetkililerine göre, koli basili salgınına fasülye ve diğer çiğ filizlerden oluşan gıdalar neden oldu. Yetkililer filizlerin güvenli şekilde üretiminin oldukça zor olduğunu belirtiyor. Çiğ filizler daha önceki yıllarda da başka hastalıkların yayılmasına neden olmuştu. Amerika’daysa bir başka riskli gıda ürünü olan “çiğ süt” konusunda endişeler artıyor. Ancak tüketicilerin çoğu pastörize olmayan “çiğ sütü” tercih ediyor.
Washington’dan bir buçuk saatlik uzaklıktaki Hedgebrook Çiftliği’nde öğleden sonra inekler süt sağımına götürülüyor. Hedgebrook, Washington civarında çiğ, pastörize edilmemiş süt satın alınabilecek ender çiftliklerden biri. Anna Elrod, sütü ilk başta oğlunun sağlığı için aldığını söylüyor. Elrod, ”Oğlum çiğ süt içmeye başladığıdan beri egzama şikayeti ortadan kalktı, bir daha kulak iltihabı geçirmedi. Çiğ sütün tadı çok daha güzel. Bir daha asla süpermarket sütü satın almam,” diyor.
Çiğ süt tüketenlerin sayısı artıyor. Bu eğilim, Kamu Çıkarı Bilim Merkezi’nden gıda güvenliği uzmanı Sarah Klein için oldukça şaşırtıcı. Klein, ”Çiğ süt tüketiminin yararlı olduğuna dair hiçbir bilimsel kanıt yok. Riskleriyse birçok araştırmayla kanıtlanmış durumda,” şeklinde konuşuyor.
Süt koli basili, salmonella ve diğer bakteri hastalıklarına yol açabiliyor. Pastörize süt ise mikropların ölmesi için yüksek sıcaklıkta ısıtılıp soğutuluyor ve şişeleniyor. Çiğ süt tüketenler pastörizasyon işleminin sütteki yararlı maddeleri öldürdüğünü iddia etse de Klein bunun risk almaya değmeyeceği görüşünde. Uzman, ”Pastörizasyon işleminin icadı sayesinde süt ürünlerine bağlı salgın hastalıkların oranı yüzde 25‘ten yüzde 1’e indirildi,” diyor.
Bu nedenle birçok eyalette pastörize edilmemiş süt satmak yasak. Eyaletler arasında çiğ süt satan bir çiftçinin kısa süre önce yakalanmasından sonra göstericiler Washington’a akın etti. Protestocular gösteri sırasında yanlarında getirdikleri ineği sağıp sütünü içti. Kimileriyse çiğ süt yasağını delmek için girişimlerde bulunuyor ve bir ineğin ortak sahibi oluyor.
Hedgebrook Çiftliği’nde her ineğin 25 sahibi var. Her inek sahibine haftada dört litre çiğ süt düşüyor. Hedgebrook Çiftliği’nin sahibi Kitty Hockman-Nicholas ve ailesi, sattıkları çiğ sütün son derece güvenli olduğunu söylüyor. Hockman-Nicholas, ”Pastörizasyon işlemi 1700’lü yıllarda hijyen şartlarından yoksun olmanın getirdiği zorunlulukla başlamıştı. Şimdiyse durum çok farklı,” diye konuşuyor. Hockman-Nicholas o zamandan bu yana yöntemlerin geliştirildiğini, ineklerin düzenli olarak denetlendiğini söylüyor.
Ancak birçok sağlık uzmanı en iyi çiftliklerde bile bazen toz, hayvan dışkısı ve böceklerin çiğ süte hastalık bulaştırabileceğini bildiriyor. Gıda güvenliği uzmanı Sarah Klein durumdan kaygılı. Uzman, ”Amerikalı tüketiciler yıllardır güvenli sütün tadını çıkarıyor. Ne yazık ki bazı tüketiciler sütün güvenli bir ürün olmadığı zamanlara geri dönmeye başladı. Bu tuhaf bir durum,” diyor. Ancak çiğ süt sevenler pastörize edilmemiş süt tüketme hakları için mücadeleye devam edeceklerini söylüyor.