Erişilebilirlik

'ABD Erdoğan'a Karşı Sessizliğini Bozmalı'


Amerika’nın eski Ankara büyükelçileri Eric Edelman ve Morton Abramowitz’in ortak kaleme aldığı bir yazı, Türkiye’deki son olaylardan dolayı dış güçleri suçlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a karşı Washington’un tavrını daha açık belli etmesi gerektiğini vurguluyor.

Partilerüstü Politikalar Merkezi’nin dış politika direktörü Blair Misztal’la ortak yazılan ve Washington Post gazetesinde yayınlanan yazıda “Son on yılda neler başarırsa başarsın Başbakan Erdoğan ülkesinin hızla yükselen demokrasisine zarar veriyor. ‘Amerika’nın kısa vadeli çıkarları etkilenecek’ diye sessiz kalmak da Türkiye’nin uzun vadeli istikrarına zarar veriyor” deniyor.

"Amerika Türkiye'ye Yönünü Değiştirmesi Gerektiğini Söylemeli" başlıklı yazıda Erdoğan’ın, suçlamaları titizlikle irdelemek yerine rüşvet ve yolsuzluk soruşturması savcılarını ve 3 bin polisi görevden aldığı, zayıf yargı üzerinde kontrol kurmaya çalıştığı, polisin bağımsız soruşturma yapma olanaklarını kısıtladığı, gazetecilerin olayı yazmasını engellediği ve başta bir zamanlar en güçlü müttefiki Fethullah Gülen olmak üzere düşmanlarına karşı bir medya kampanyası başlattığı anlatılıyor ve “Erdoğan aynı Gezi protestolarında yaptığı gibi, son soruşturma olayının da kendisine karşı komplo olduğunu iddia etti. Üstelik muhalefet partilerini ve dış güçleri suçladı, Amerikan büyükelçisini sınır dışı etmekle tehdit etti” ifadelerine yer veriliyor.

Erdoğan’ın tek amacının rüşvet ve soruşturmaları savuşturmak olmadığını savunan yazarlara göre Başbakan, aynı zamanda muhalefeti bastırmayı ve Türkiye üzerindeki kontrolunu genişletmeye çalışıyor.

“Erdoğan’ın bu taktikleri yeni değil” diyen eski büyükelçiler Başbakan’ın muhalifleriyle uzlaşmaya gitmek yerine onları yok etmeye çalıştığını, askerleri siyasetten uzaklaştırdıktan sonra, diğer güç merkezlerine odaklandığını, bu güç merkezlerinin de medya, işverenler, sivil toplum ve son olarak da Gülenciler olduğunu belirtiyor.

Washington Post’taki yazıyı kaleme alan uzmanlara göre Gezi Parkı protestoları ve şimdiki skandala hükümetin tepkisi, gittikçe otoriterleşen bir hükümetin verdiği mücadelenin belirtileri. Yazarlar, “Erdoğan cumhurbaşkanı olmak ya da yeniden seçilmek isteyip istemediğini açıklamadı, ama Türkiye’yi yönetmeye devam etmekte ısrarlı” diyor.

Edelman, Abramowitz ve Misztal’a göre Türkiye’nin demokrasi alanındaki kayıpları, Amerika açısından bir açmaz yaratıyor. Yazıda şu ifadelere yer veriliyor: “Erdoğan’ın şu anda izlediği yol, Türkiye’yi mükemmel olmayan bir demokrasiden, otokrasiye taşıyor. Bu kadar yakın bir müttefikin ve NATO üyesinin böylesine bir kadere sahip olması, ikili ortaklığa, Amerika’nın zaten sıkıntıda olan prestijine ve bölgenin demokratik geleceğine derin izler bırakabilir. Bu durum Türkiye’nin ekonomisine de zarar verebilir.”

“Erdoğan’ın Amerika’nın Türkiye’ye müdahale ettiği suçlamaları, Washington’u zor bir durumda bırakıyor” diyen eski büyükelçiler, Erdoğan’ın iktidarının önemli bir bölümünde Washington’un, aleyhte gelişen olaylara karşı yaklaşımının genelde kamuoyu önünde sessiz kalmak olduğunu, nadiren de özel görüşmelerde sitem etmeyi tercih ettiğini yazıyor. Büyükelçilere göre bu strateji “hiçbir zaman işe yaramadı, Erdoğan’ın dış politikasının önemli unsurlarını etkilemedi, genelde Amerikan politikalarından uzaklaştı, çatışmacı söylemini benimsedi. Gerçekte Amerika’nın sessizliği Erdoğan’ı daha da cesaretlendirdi.”

Edelman, Abramowitz ve Misztal’a göre Amerikalı liderler, Erdoğan’ın diktatör eğilimleriyle yüzleşme korkusundan vazgeçip, Washington’un Türkiye’nin siyasi istikrarına ve canlı demokrasisine verdiği önemi hatırlatmalı. Yazıda, “Türkler Amerika’ya güvenmese de, karşılarına da almak istemiyor” deniyor.

"Aynı şekilde uzmanlar, Erdoğan’ın Türkiye’nin Amerika’yla ortaklığını ve Başkan Obama’yla kişisel yakınlığını istismar ederek, bunu kendi siyasi konumunu meşrulaştırmak amacıyla kullandığını savunuyor. Bundan dolayı da makale yazarları, Amerika’nın, Erdoğan’ın son dönemdeki tavırlarını hem kamuoyu önünde, hem de özel görüşmelerde daha güçlü bir şekilde kınaması gerektiğini, bu şekilde kendisini yumuşamaya ikna edebileceğini düşünüyor.

Başbakan Erdoğan’ın Türkiye’nin demokrasisine “büyük zarar verdiğini” savunan ABD’nin eski Ankara büyükelçileri, “Amerika, Erdoğan’ın aşırıya kaçan davranışları ve demagojisinin, Türkiye’nin siyasi kurumları ve değerleri açısından yıkıcı olduğunu ve Türk-Amerikan ilişkilerine zarar verdiğini hatırlatmalı” diyor.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG