Erişilebilirlik

ABD’de Parti Kurultayları Sembolik mi?


Amerika’da her dört yılda bir yapılan başkanlık seçimlerinden önce ülkenin iki büyük siyasi partisi ulusal kurultaylar düzenler. Amerikalı seçmenler başkan adaylarını resmen kurultaylar aracılığıyla tanır. Geçmişte Demokrat ya da Cumhuriyetçi Partili adaylar bu kurultaylarda kapalı kapılar ardında yapılan pazarlıklarla belirlenirdi. Bugün kurultayların rolü aslında daha sembolik. Bundan dolayı da bazı kişiler artık kurultayların bir anlamı kalmadığını düşünüyor.

Futbol maçları nasıl hakemin düdük çalmasıyla başlarsa, gerçekte başkanlık seçim kampanyaları da kurultaylarla başlar. Kurultaylar, seçimlere kadarki 10 hafta boyunca başkan adaylarının kampanyalarını besleyen enerjiyi sağlar.

Geçmişte siyasi kurultaylara entrikalar ve iç kavgalar damgasını vurdu.

Hatta şiddet olayları bile yaşandı. 1968’deki Demokrat Parti Kurultayı savaş karşıtı protestoların gölgesinde yapıldı.

Şimdi parti kurultayları kutlama partilerine dönüşmüş durumda. Adaylar zaten önceden belli.

Aynı Dünya Futbol Kupası elemelerinde finali kimin oynayacağı nasıl belli olursa, Amerika’da da önseçimler başkan adaylarını önceden belirliyor. Demokrat Parti’nin adayı Başkan Obama’nın bu seçimlerdeki Cumhuriyetçi Partili rakibi Mitt Romney olacak. Yani sürpriz bir gelişme yok.

Brookings Enstitüsü’nden John Hudak da bu görüşte: “Adaylar, arkasında durdukları politikalardan farklı bir şey savunmayacak.”

Bu faaliyetlerin tabii ki ağır bir mali bedeli var. Federal bütçeden, yani Amerikalı vergi mükellefinin cebinden her partiye 18’er milyar dolar ödenek veriliyor. Ancak iki partinin de kurultay maliyeti bu ödeneğin iki katından fazla: 40’ar milyon dolar. Bu yüzden bu paranın başka yerlere harcanması gerektiğini düşünenler var.

Siyasi danışman Richard Savage da böyle düşünüyor: “Ortada kalan seçmenler ya da bağımsızlar, bu paranın ziyan olduğunu düşünüyor. Ama kurultaylar kapı kapı dolaşıp, telefonlara sarılıp seçmen toplamaya çalışan kişiler için bir ödül gibi.”

Kurultaylar bazen acemi siyasetçileri hızla yükseltebiliyor da. Örneğin Barack Obama Amerikalı seçmenin dikkatini ilk kez 2004 yılında Demokrat Parti’nin kurultayında konuşmacı olarak çekmişti.

Brookings Enstitüsü'nden John Hudak, “Eğer başka bir ülkede yaşıyor ve Amerikan siyasetini yakından izlemiyorsanız, gelecek vadeden politikacıları kurultaylar aracılığıyla tanırsınız,” diyor.

Kurultayların heyecanı televizyon başında yaşanır. Amerikan televizyon kanalları her kurultayı dikkatle izler, adayların ayrıntılı analizlerini yapar. Amerikan Enterprise Enstitüsü’nden Norman Ornstein’e göre bu yayınlar büyük önem taşır: “Televizyonlar saatlerce mesajlarını ücretsiz bir şekilde izleyiciye taşıdığı için partiler reklam için para vermeye ihtiyaç duymaz.”

Ve aynı futboldaki gibi en çok skora sahip olan kazanır. Adayların amacı bir sonraki dört yıl boyunca Beyaz Saray’da yaşamaktır. Beyaz Saray’ın yeni evsahibinin kim olacağını ya da eski başkanın dört yıl daha Beyaz Saray’da kalıp kalmayacağını 6 Kasım seçimleri belirleyecek.
XS
SM
MD
LG