Erişilebilirlik

ABD’de Eğitim Masrafları Artıyor


ABD’de Eğitim Masrafları Sürekli Artıyor
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:02:40 0:00

20 yıl önce, birçok Amerikalı aile, çocuklarının üniversite masrafını karşılayabiliyordu. Ancak son yıllarda, üniversite eğitimi katlanarak artan ve çok sayıda öğrenciyi bankalardan kredi almaya zorlayan bir masraf haline geldi. Eğitim uğruna borç altında ezilen Amerikalı öğrenciler, Andrew Rossi’nin Ivory Tower – Fildişi Kule isimli belgeseline konu oldu.

Washington yakınlarındaki Alexandria kentinde sıcak ve nemli bir gün yaşanıyor. Ancak sıcaklık, yaz aylarını çalışarak geçiren üniversite öğrencisi Brandon Attilis’i durdurmuyor. Yazın kazandığı parayı, kış aylarında üniversite masraflarını karşılamak için kullanacak.

Brandon, “Ailem ev kiramı ödüyor ama diğer faturaları ben ödüyorum. Ev kiralamak, yurtta kalmaktan daha ucuza geliyor,” diyor.

Brandon çalışkan bir öğrenci ve iyi bir iş ahlakı var. Üniversite harç ücretini peşin ödenmiş.

Chris Attilis, “Dört yıllık üniversite masrafının tamamını önceden ödedik . O zamanlar harç ücreti şimdikinin dörtte birinden azdı,” şeklinde konuşuyor.

Brandon’ın annesi Chris Attilis, çocuklarının doğumundan kısa süre sonra üniversite masrafları için para biriktirmeye başladıklarını söylüyor.

Ama bütün üniversite öğrencileri Brandon kadar şanslı değil.

Andrew Rossi’nin belgesel filmi “Ivory Tower – Fildişi Kule” borç altında ezilen Amerikalı öğrencileri anlatıyor.

Yapımcı Andrew Rossi, “Üniversite masrafları, 1978’den beri yüzde 1,100 oranında arttı.” diyor.

Bu artışın birçok nedeni var. Bunlardan biri, hükümetin yüksek eğitimi daha az sübvanse etmesi. Rossi, mezun olan öğrencilerin yarısının ya iş bulamadığını ya da niteliğinin çok altında işler bulduğunu söylüyor. Belgesel, istihdam pazarının darlığına rağmen üniversitelerin harç ücretlerini sürekli arttırdığını gösteriyor: “Bazıları, Amerika’nın marka haline gelmiş iyi üniversitelerinde eğitim almak için ek bir bedel ödemenin normal olduğunu düşünüyor.”

Öğrencileri etkilemeye çalışan üniversiteler, baş döndürücü kampüsler inşa ediyor ve sonuçta öğrenciler inşaat masraflarını ödüyor.

Chris Attilis, oğluyla kampüsleri gezerken buna bizzat şahit olmuş: “Granit mermerlerle kaplı tuvaletleri gezerken, benim zamanımda görüntünün çok farklı olduğunu düşündüm. Sanki üniversite eğitimi için değil de özel bir kulübe üyelik için para veriyormuş gibi hissettik.

Belgeselde, birçok öğrenci çok pahalı olduğu için üniversiteye gitmemeyi tercih ediyor. Bazıları online eğitimi deniyor. Ama Brandon bunun herkese uygun olmadığını söylüyor: “Gerçekten çok çalışkan olmanız ve çok istekli olmanız gerekiyor.”

Brandon borca girmeden üniversite okuyabildiği için kendini çok şanslı hissediyor. Diplomasını alıp iş hayatına atılmayı, kariyer basamaklarını tırmanmayı ve bir aile kurmayı hayal ediyor. Bütün bunları yaparken de, üniversite eğitiminden kaynaklanan borcun önünde engel oluşturmayacağını biliyor.

STÜDYO VOA

Trump’a ‘sus payı davası’ öncesinde konuşma yasağı – 27 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG