Erişilebilirlik

AB Zirvesinde Gündem Suriyeli Mülteciler


Mülteci akınının kontroluyla ilgili önerilerin tartışılacağı iki günlük Brüksel zirvesi hem AB ülkesi vatandaşlarının serbest dolaşımını sağlayan Schengen Anlaşması hem de Merkel’in siyasi geleceği için hayati bir anlam kazanmış durumda.

18-19 Şubat'ta Brüksel'de Avrupa Birliği devlet ve hükümet başkanlarını biraraya getirecek zirvenin en önemli konusunun İngiltere’nin AB içindeki statüsü ve 2017 yılında ülkenin Avrupa Birliği üyeliğine karar vereceği referandum olması öngörülmüştü. Ancak Suriye kaynaklı mülteci kriziyle bağlantılı AB ülkeleri arasındaki görüş ayrılıklarının derinleşmesi ve Almanya Başbakanı Merkel’in sığınmacı politikalarına karşı oluşan cephenin genişlemesi sonrasında, bu konunun zirveye damgasını vurmasına kesin gözüyle bakılıyor.

“Vişegrad Grubu” olarak adlandırılan Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Polonya ve Macaristan’ın sığınmacı akınının kontrol altına alınması için Yunanistan’ın Bulgaristan ve Makedonya ile olan sınır hattına dikenli tel çekilmesini önermesi, Berlin’de diplomatik kaynaklar tarafından Yunanistan’ın fiilen Schengen Anlaşması’ndan ve dolaylı olarak AB’den çıkarılmasına yol açabilecek bir teklif olarak nitelendirildi. Bu açından zirve hem AB ülkesi vatandaşlarının serbest dolaşımını sağlayan Schengen Anlaşması’nın hem de Merkel’in siyasi geleceği için hayati bir anlam kazanmış durumda.

AB’nin lokomotifi olarak tanımlanan Almanya’nın Başbakanı Merkel ise kritik zirve öncesinde son haftalarda izlediği politikaya sadık kalacağının sinyallerini veriyor. Bugün Federal Parlamento’da konuyla ilgili hükümet açıklaması yapan Başbakan, “Amacımız mültecilerin sayısını hissedilir oranda azaltmak ve böylece gerçek anlamda ihtiyacı olanlara daha fazla yardım edebilmek. Brüksel’de kontenjan ya da sınırların kapatılması gibi önerileri konuşmak Avrupa olarak bizi sadece gülünç bir duruma düşürür,” dedi.

Avrupa'ya mülteci akınının Türkiye ile varılan anlaşmayla gözle görülür şekilde azalacağını ve daha kontrollü olacağını vurgulayan Merkel, Türkiye’nin mültecilerin yükünü haklı olarak tek başına taşımak istemediğini ve AB’nin desteğinin kaçınılmaz olduğunu ifade etti.

Dün konuyla ilgili bir başka açıklamasında dramatik ifadeler kullanan ve “Vişegrad Grubu’nun önerdiği şekilde sınırların kapatılmasının Yunanistan, AB ve Schengen bölgesi için ağır sonuçları olacağını” savunan Merkel, Brüksel’deki zirvede “Türkiye ile üzerinde anlaşılan eylem planını hayata geçirmek için var gücüyle çaba harcayacağını” da vurguladı.

Merkel’in arzuladığı plan, Türkiye üzerinden Avrupa’ya gelecek Suriyeli mültecilerin AB içinde Dublin Anlaşması uyarınca ülkelerin ekonomik güçlerine göre dağıtımlarını sağlamak ve diğer sığınmacıların da Yunanistan ve İtalya’da oluşturulan dağıtım merkezleri üzerinden Avrupa içinde dağıtılmaları.

Merkel’e yakın çevreler Brüksel zirvesinin başarısızlıkla sonuçlanma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu bilen Başbakanın, Almanya’nın Türkiye’den yılda 250 bin sığınmacıyı kontrollü şekilde almaya hazır bulunduğunu söyleyeceğinden yola çıkıyor.

Ancak geçen hafta Münih’te düzenlenen Güvenlik Konferansı kapsamında, Almanya’nın en büyük müttefiki olan Fransa’nın başbakanı Manuel Valls’ın ülkesinin bu yıl en fazla 30 bin yeni sığınmacı kabul edileceği söylemesi Merkel’in AB içindeki pozisyonunu zayıflatarak, zirve öncesinde hareket alanını daraltı.

Merkel’in Brüksel’deki zirvede, kendi politikalarına karşı kazan kaldıran ülkelere ve Fransa’ya elindeki belkide en önemli kozu oynayacağına ve mevkidaşlarına, AB’nin tek koldan hareket etmemesi ve Schengen’in Almanya’nın da katılımıyla kaldırılması durumunda, bunun ekonomik faturasının diğer AB ülkeleri için ağır olacağını söyleyeceğine kesin gözüyle bakılıyor.

Bu arada izlediği sığınmacı politikaları yüzünden Almanya’da da ciddi biçimde izole olan Merkel’e kendi partisinin sağ-liberal kanadının sözcüsü Wolfgang Steiger’den eleştiri geldi. Merkel'den mülteci krizinde AB içinde sert bir tutum ortaya koymasını isteyen Steiger, zirvede bir uzlaşma sağlanmadığı takdirde AB’nin dış sınırlarını koruyabilmek için Yunanistan'ın Schengen bölgesinden çıkarılması gerektiğini söyledi.

Öte yandan Başbakan Merkel, hükümet açıklamasında Suriye’deki duruma da değindi ve Suriye’de uçuşa yasaklı bir bölge fikrine sıcak baktığını, bunun sığınmacılar için korunaklı bir bölge anlamına geleceğini belirtti. Merkel, uçuşa yasaklı bölgenin Halep ve Türkiye sınırı boyunca yaşama geçirilmesi sonrasında, bölgede yaşayanların korunabileceğini ve yurtlarından kaçmaları için nedenlerin azalacağını savundu.

STÜDYO VOA

Köprü kazasının ardından milyarlarca dolarlık tazminat bekleniyor – 28 Mart
lütfen bekleyin

No media source currently available

0:00 0:29:59 0:00
XS
SM
MD
LG