Avrupa Birliği ve Türkiye, 2015 yılında Avrupa’yı sarsan mülteci krizinin çözümü konusunda anlaşmaya vardı. Geçen yıl, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’dan ve Kuzey Afrika’dan kaçarak Avrupa kapılarına dayanan mültecilerin sayısı bir milyonu aştı. 2016’nın sadece ilk iki ayında Avrupa’ya gelen mülteci sayısının 135 bini geçmesiyle, sınır kasabalarında yaşanan insanlık dramı da ciddi boyutlara ulaştı. Birleşmiş Milletler, Avrupa hükümetlerine mülteci krizine ortak bir çözüm üretme çağrısını yineledi.
Makedonya, Balkanlar’daki diğer ülkeler gibi, günde sadece 580 mülteci kabul edeceğini açıkladı. Bu da, Yunanistan’daki derme çatma mülteci kampında öfkeyi tırmandırıyor ve mültecilerin Yunanistan'a yığılmasına neden oluyor.
Uluslararası Mülteci örgütünden Mark Yarnell, Yunanistan’daki mülteci kamplarında koşulların çok kötü olduğunu söylüyor.
Avrupalı ülkelerin sınırlarını kapatması, Avrupa Birliği’ndeki bölünmeyi derinleştirdi. Almanya, mülteci akınına sınırlama getirme kararı alan Avusturya’yı domino etkisine yol açmakla suçluyor. Yarnell, insan kaçakçılarının pençesine düşen mülteci sayısının artacağı uyarısında bulunuyor.
Brüksel’le yapılan anlaşmada Türkiye, Yunanistan’a yasadışı yollardan giren mültecileri geri alma sözü verirken, Yunanistan’dan aldığı her mülteci karşılığında Avrupa Birliği’nin Türkiye’den bir Suriyeli mülteci kabul etmesini istiyor.
Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Sözcüsü Brian Hansford, sorunun çözümü için AB ülkelerinin ortak hareket etmesi gerektiğini söylüyor.
Bu arada Brüksel ve Ankara arasındaki mülteci anlaşmasına tepki gösteren Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, bireylerin toplu olarak bir ülkeden diğerine gönderilmesine karşı çıkıyor.
