Erişilebilirlik

15 Kasım 2004 - 2004-11-15


“Eğer Sünnilerin düşmanlığı artmaya devam ederse, Felluce zaferinin maliyeti çok yüksek olabilir,” New York Times, Irak’ta gelinen noktayı, işte bu ifadeyle yorumluyor. Felluce’deki isyancıların çoğunun kentten kaçmayı başararak Ramadi ve Musul’da üslenmeye başladığını belirten gazete, bu militanların seçim sürecine darbe vurmasının önlenmesi görevinin bitmediğini kaydediyor. Ancak gazete, Iraklı Sünnilerin yaklaşan seçimleri boykot etmesini önleme görevinin çok daha önemli olduğunu vurguluyor. New York Times özetle şu görüşleri savunuyor:

"Iraklı Sünnileri daha fazla kapsayacak politikalar üretme gerekliliği sadece adil olmakla ilgili görülmemelidir. Ciddi bir Sünni katılımı olmadan Anayasa hazırlanması iç savaşa açık bir davet çıkarmak olacaktır ve Irak etnik ve dini bölünmeye giderse iç savaş bölgesel bir savaşa dönüşebilir. Boykot, kaçınılmaz değildir. Ama bunu sağlamak için Washington ve Bağdat’taki liderler, Sünnilerin siyasi katılımını sağlamak üzere tıpkı askerlerin Felluce sokaklarında savaştığı gibi mücadele etmelidir."

Christian Science Monitor de, Bush yönetiminin geçmişteki yanlışlardan ders çıkartarak Felluce’de yeniden yapılanma programlarını hemen hayata geçirmesi ve sürekli bir güvenlik sağlaması gerektiği görüşüne yer veriyor. Gazete, Felluce’ye yönelik son operasyon sırasında geçen Nisan ayındaki saldırıda yaşandığı gibi yaygın bir Sünni tepkisi oluşmadığına da dikkat çekiyor:

"Eğer Amerika seçimden önce isyancıların barındığı Sünni kentlerini etkisizleştirebilirse, bazı Sünnilerin içindeki, ülkeyi kendilerinin yönettiği Saddam dönemine dönme isteğini de azaltabilir. Böylece Sünniler geleceklerinin tamamen seçim sandıklarındaki yarışa bağlı olduğunu görmeye başlayacaktır. Eğer bu gerçekleşirse, isyancılar kendi insanlarına karşı mücadeleye başlayacak ve sonunda kaybedecektir. İşte Amerikan ordusu ancak o zaman zafer kazanmış olacaktır."

Washington Post gazetesi Filistin lideri Yaser Arafat’la ilgili Charles Krauthammer imzalı bir makaleye yer veriyor. Arafat’ın ardından, hem büyük bir lider olduğu hem de ölümüyle Filistin halkı için yeni bir umut doğduğu yönünde değerlendirmeler yapıldığını kaydeden Krauthammer, bunun bir çelişki olduğunu savunuyor. Yazar, “madem Arafat bu kadar büyük bir liderdi, nasıl oluyor da ancak onun ölümüyle Filistin halkı en büyük rüyasını gerçekleştirme fırsatını buluyor?” sorusunu yöneltiyor:

"Arafat’ın başarısının nedeni sabit fikirli olmasıydı, ama Filistin devleti kurulması konusunda değil... Eğer isteseydi bunu şimdiye kadar gerçekleştirmiş olurdu. Arafat’ın sabit fikirliliği Yahudi devletinin yok edilmesiydi. Arafat’ın arkasında bıraktığı mirasın, yani şiddetin romantikleştirilmesinin, İsrail’in varlığının reddedilmesinin ve nefretle zehirlenmiş bir neslin yetişmesinin etkilerini ortadan kaldırmak uzun zaman alacak. Yıllar hatta nesiller geçmesi gerekecek."

Hollanda’da film yapımcısı Theo van Gogh’un aşırı İslamcı olduğu sanılan biri tarafından öldürülmesinden sonra yaşananları mercek altına alan Washington Times, liberal ve özgürlükçü yaklaşımlarıyla tanınan Hollandalı siyasilerin ve köşe yazarlarının şimdi sert önlemler alınmasını savunmaya başladığını belirtiyor. Hollanda’da göç, çifte vatandaşlık, uluslararası para transferlerinin denetimi ve güvenlik konusundaki düzenlemelerin sertleştirilmesi çağrılarının gündeme geldiğini ifade eden gazete, Amerika’nın yıllardır bu konularda Avrupalı müttefiklerini uyardığını hatırlatıyor:

"Sağduyunun önemsenmemesi tavrına artık bir son verilmelidir. Öyle görünüyor ki, Hollanda hükümeti bu sorunla başetmek için doğru bir yolda ilerlemeye başladı. Ancak bu adımlar atılırken, masum Müslümanları hedef alan çetelere ve haydutlara karşı da etkin bir mücadele yürütmelidir. Umarız diğer Avrupa ülkeleri de bu gelişmeleri izliyordur çünkü Hollanda örneği en hoşgörülü ülkelerin bile kendilerini İslami terörden koruyamadığını gösteriyor."

XS
SM
MD
LG