Erişilebilirlik

19 Ekim 2004  - 2004-10-19


New York Times, Pazar günü yapılan ve Belarus Devlet Başkanı Aleksander Lukaşenko’ya iktidarda üçüncü dönemin kapısını açan referandumu utanç verici olarak nitelendiriyor. Lukaşenko’nun bir komünist olmamasına rağmen, Sovyet dönemindeki her türlü seçim hilesine baş vurduğunu belirten gazete, referanduma katılımın gerekli olan yüzde 50’nin altında kaldığını ve seçmenlere “evet” işaretli oy pusulalarının dağıtıldığını vurguluyor:

"Lukaşenko, zaferini ilan etmek için sandıkların kapanmasını bile beklemedi ve Batı’ya, muhtemel eleştirilerini kendisine saklamasını söyledi. Eski Sovyet cumhuriyetlerinden çok azı kolay bir süreç yaşadı ve bir çoğu güçlü bir liderin cazibesine yenik düştü. Bütün bunlar arasında bile Lukaşenko, Stalinist yöntemleri uygulamadaki küstahlığıyla dikkat çekti. Belarus vatandaşlarını daha iyi bir liderlik arayışı için teşvik etmek, Batı’nın görevidir."

Washington Post da, Belarus’taki referandumu değerlendirirken Lukaşenko’yu Doğu Avrupa’nın son diktatörü olarak tanımlıyor. Gazetede yer alan bir başka makalede ise, Ukrayna’da 31 Ekim’de yapılacak olan seçimler mercek altına alınıyor. Cumhuriyetçi Senatör John McCain’in imzasını taşıyan makalede, Ukrayna halkının vereceği kararın, büyük önem taşıyan bu ülkenin uluslararası alandaki konumunu ve demokrasiye bağlılığını belirleyeceği vurgulanıyor:

"Bu yıl yapılacak bir seçim, hayati önem taşıyan bir ülkenin siyasi kaderini, uluslar arası arenadaki konumunu ve demokrasiye bağlılığını belirleyecek. Afganistan’da yapılan serbest seçimleri, gelecek yıl yapılacak olan Irak seçimlerini veya Amerika’daki başkanlık seçimlerini kastetmiyorum. Bunların hepsi elbette önemli ama Ukrayna’nın 31 Ekim’de atacağı tarihi adım da en az bunlar kadar önemli. Ukrayna halkı yeni bir devlet başkanı için sandık başına gittiğinde, bütün dünyanın gözleri onların üzerinde olacak."

Başmakalesinde başkanlık yarışında George Bush’a destek veren Washington Times, İran’ın nükleer programıyla ilgili iddialı bir makaleye de yer veriyor. Hoover Enstitüsü'nden Arnold Beichman’ın kaleme aldığı makalede, bütün diplomatik görüşmelere rağmen, Tahran yönetiminin nükleer silahlanmasının artık önlenemez bir noktaya geldiği savunuluyor ve özellikle petrol fiyatlarındaki artış sayesinde İran’ın ekonomik bir sorunu da kalmadığı vurgulanıyor:

"İran bugün 10 yıl öncesine göre çok daha güçlü. İran, Ortadoğu’da askeri ve ekonomik açıdan baskın bir güç. İran halkı din adamlarının diktatörlüğünden memnun olmayabilir ama yapabileceği fazla bir şey yok. İran, durdurulamaz görünüyor. Ülke içinde bilimsel yeteneği olan bir çok insan var, ayrıca ülke dışındakileri de kiralayabilir. Teolojik ve emperyal hırsları, bolca parası ve Avrupa ile Rusya’da bol miktarda satıcı ve kredi sağlayıcı var. İşte savaşlar da, böyle başlıyor."

Boston Globe ise, Amerika’da en önemli gündem maddelerinden biri olan grip aşısı sıkıntısını mercek altına alıyor. Benzer sıkıntıların geçmiş yıllarda da yaşandığını hatırlatan gazete, seçim öncesinde hem Başkan Bush’un hem de Senatör Kerry’nin konuyu siyasi bir malzeme haline getirdiğini belirtiyor ve yaşanan sıkıntının Bush yönetimi açısından bir talihsizlik olduğu görüşüne yer veriyor:

"Yönetim, aşı sıkıntısına karşı, her yıl fazla üretilen aşıları satın alacağı garantisi vererek önlem alabilirdi. Ulusal bir aşı komisyonu böyle bir sistemi denetleyebilir, aynı zamanda da aşı üretim yöntemlerinin modernizasyonunu teşvik edebilir ve ilaç firmalarının bu hayat kurtarıcı aşıları üretimini teşvik için daha fazla mali destek sağlayabilirdi. Her iki aday da, kamu sağlığı açısından bu kadar hayati olan bir konuya hak ettiği önemi verme fırsatını kaçırıyor."

XS
SM
MD
LG