Erişilebilirlik

14 Ekim 2004 - 2004-10-14


Washington Post yazarı Jim Hoagland’ın bugünkü makalesinin konusu Avrupa’nın Müslüman komşularına ve kendi içindeki Müslüman nüfusa yaklaşımı. Fransa’da 2007 yılında Jak Şirak’ın yerine cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturması beklenen maliye bakanı Nicolas Sarkozy’nin bu konuda basmakalıp ve kaçamak ifadeler yerine daha net bir tavır benimsediğini belirten Hoagland, böyle bir tavrın özellikle Türkiye’nin Avrupa Birliği üyeliğinin tartışıldığı bir dönemde Amerika ile Avrupa arasındaki tehlikeli uçurumun kapanmasına yardımcı olabileceği görüşüne yer veriyor:

'Avrupalılar, Türkiye’yi kabul etmeleri için Amerika’dan gelen baskıya, böyle bir adımın yol açacağı ekonomik ve kültürel sorunlardan Amerikalı siyasetçilerin etkilenmeyeceğini belirterek tepki gösterdi. Amerika’nın bugünlerde Avrupa’nın en hassas iç meselelerinden biri haline gelen Türkiye’nin başvurusu konusunda pek de işe yaramayan desteğini askıya alması, yeni bir Trans-Atlantik yaklaşımın başlangıcı olabilir. Bu yaklaşım muharebe görevi yerine İslamiyet içinde hoşgörü ve bireysel özgürlüklerin geliştirilmesine odaklanmalıdır. Buna karşılık Avrupalılar da, ister Kuzey Afrika’da ister Almanya’da olsun, Müslüman toplumların kendi içlerinde kök salan fanatik örgüt ve ideolojilerle mücadelesi için bir kampanya başlatarak teröre karşı savaşın yükünü daha fazla üstlenebilirler.'

New York Times ise, Başkan George Bush ile Demokrat Partili rakibi John Kerry arasındaki son televizyon tartışmasını mercek altına alıyor. Tartışma sırasında Bush’un sık sık Kerry’nin liberal bir politikacı olduğunu tekrarladığını, Kerry’nin ise Bush yönetimi altında çalışan kesimlerin durumunun daha da kötüye gitmesini ön plana çıkardığını belirten gazete, seçmenlerin bu ikisinden hangisinin daha kötü olduğu yönündeki tercihinin seçim sonucunu belirleyebileceğini savunuyor:

'Yapılan üç tartışma öncesinde, metinleri tamamen hukukçular ve danışmanlar tarafından kaleme alınmış konuşmalardan halkın fazla bir şey öğrenemeyeceği kaygısıyla bu tartışmaların ne kadar anlamlı olduğu konusunda şüpheler vardı. Ancak sonuç, beklenenden daha iyi oldu. Her iki aday da, kolay başarılar elde etmeye çalıştı, verdikleri cevaplar sorulan sorularla bağlantılı olmasa da konuşmaya devam etti, bu doğru. Ama tartışmaları dikkatle izleyen birinin Bush ve Kerry’nin kim oldukları, neye inandıkları, ülkeyi nasıl yönetecekleri konusunda bir fikir edinemediğini söylemek çok zor.'

New York Post da, tartışmaların adayların kendi bakış açılarını ifade etmeleri noktasında faydalı olduğunu kabul etmekle birlikte, bunun seçmenler açısından bir yenilik olmadığını belirtiyor. Gazete, iç politikayla ilgili tartışmalara rağmen bu seçimde asıl tercihin dış politika konusunda olacağını iddia ediyor ve Bush yanlısı tavrını bir kez daha öne çıkartıyor:

'Tartışmalar bitti ve artık asıl yarış başlıyor. Bu tartışmaların seçmenlere ne faydası oldu bilemiyoruz ama en azından hala en önemli sorun olma özelliğini koruyan Amerika’yı küresel terör tehdidine karşı savunma konusunda iki aday arasındaki derin farklılığı açığa çıkarmaya yaradı. Bu konuda Kerry sadece laf üretiyor, Bush ise iş yapıyor.'

Washington Times’ta İsrail’in eski başbakanlarından ve halen maliye bakanlığı görevini yürüten Benyamin Netanyahu imzalı makale dikkat çekiyor. Netanyahu, İsrail’in ekonomik reformlarını anlattığı makalede, küreselleşen dünyada şirketlerin tercih haklarının artmasıyla birlikte hükümetlerin önündeki seçeneklerin azaldığını vurguluyor:

'Küresel bir pazarda ekonomik başarının formülü çok açık. Vergi indirimi, kamu harcamalarının azaltılması, verimli bir bürokrasi, altyapı ve eğitim yatırımları ve sanayiin tekelci yapısının kırılması. Bu reformları yapmak, siyasi cesaret gerektiriyor. Liderler, halkın hoşuna gitmeyecek kararlardan kaçınmak umuduyla reformları ertelemeye çalışabilir. Ama tek tek liderler açısından ihtiyatlı bir tavır olan böyle bir yaklaşımın ülkeler açısından bedeli çok ağır olacaktır.'

XS
SM
MD
LG