Erişilebilirlik

11 Ekim 2004 - 2004-10-11


Boston Globe yazarı Mark Feeney, Amerika’da bulunan yazar Orhan Pamuk’la ilgili haberinde, Türk yazarın eserlerinin Doğu ile Batı arasında bir edebiyat köprüsü kurduğunu belirtiyor. Başkan Bush’un NATO zirvesi için geldiği İstanbul’daki konuşmasında Orhan Pamuk’tan alıntı yaptığını, Pamuk’un eserlerinin 35 dile çevrildiğini ve “Benim Adım Kırmızı” kitabının IMPAC Dublin Edebiyat Ödülünü kazandığını hatırlatan Feeney, şimdi herkesin Pamuk’un Nobel edebiyat ödülünü ne zaman kazanacağını merak ettiğini yazıyor:

"Pamuk, medeniyetler çatışması sözünü benimsemiyor. Yazar bu çatışmada kimseyi cezalandırmadan veya özür dilemeden anlamaya, açıklamaya, anlatmaya çalışıyor. Pamuk’un ülkesi Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlıyor ve Pamuk bu durumu hem kendisi hem de ülkesi açısından çok önemli buluyor. Pamuk’un sözleriyle, “Türkiye öyle bir ülke ki, kültürü de birbiriyle çatışan değil, uzlaşma yollarını arayan iki ruhtan oluşuyor. Bu anlamda biraz şizofren sayılırım, biraz...”"

Afganistan’da 15 adayın boykot ettiği devlet başkanlığı seçimini mercek altına alan USA Today, katılımın yüksekliğini vurgulayarak seçimin her şeye rağmen önemli bir ilerleme olduğu görüşüne yer veriyor. Ancak ülkenin bir çok bölümünün aşiret reislerinin denetiminde olduğunu, Taliban militanlarının direnişi sürdürdüğünü ve ekonominin kötü bir durumda olduğunu hatırlatan gazete, Afganistan’da demokrasinin yaşayabilmesi açısından, başta Amerika olmak üzere diğer ülkelerin destek vermeye devam etmesi gerektiğini vurguluyor:

"Başarısızlık, Afganistan’ın şimdiye kadar attığı umut verici adımları riske sokacak ve teröristlerin yeniden örgütlenmesine fırsat yaratacaktır. En açık çözüm, ülkeye daha fazla yabancı asker gelmesini sağlamaktır. Ayrıca seçimin ardından katılımcı bir toplum oluşturmak da hayati bir önem taşıyor. 11 Eylül saldırılarından önce Bush, ulus yaratma görevine, büyük ölçüde, bu görevin cesaret kırıcı özelliği nedeniyle karşı çıkıyordu. Ancak Afganistan’daki tarihi seçimlerin ardından, bu görev hala önümüzde duruyor."

New York Post ise Avustralya seçimleriyle ilgili bir değerlendirmeye yer veriyor. The National Interest dergisi editörü John O’Sullivan’ın kaleme aldığı makalede, Irak ve Afganistan savaşlarına destek veren Başbakan John Howard’ın seçimden gücünü daha da arttırarak çıkması, Başkan Bush’un da zaferi olarak yorumlanıyor:

"Amerika ve dünya açısından seçim sonucu güven verici bir nitelikte. Avustralya, Amerika’nın cesur ve uzak görüşlü bir dostu tarafından yönetilmeye devam edecek. El Kaide ciddi bir darbe yedi, Kofi Annan onay görmedi, Fransa ve Almanya hayal kırıklığına uğradı. Ve medya yöneticileri yüzlerine öyle bir tokat yedi ki, Howard’ın zaferi Avustralya dışındaki ülkelerde gazetelere bile yansımadı. Amerika, bir kez daha Avustralya halkına teşekkür borçludur."

Washington Times ise, Avrupa Birliği’nin Çin’e uygulanan silah ambargosunu kaldırma düşüncesini sert biçimde eleştiriyor ve eleştiri oklarını özellikle Fransa’ya yöneltiyor. Avrupa’nın hassas askeri teknolojileri, Çin gibi Amerika’nın potansiyel bir düşmanıyla paylaşması durumunda Washington yönetiminin Avrupalı silah üreticilerinin bazı teknolojilere erişimini engellemek zorunda kalacağını savunan gazete, bunun da NATO’ya zarar vereceği yorumunda bulunuyor:

"Çin’e silah satma yönündeki bir karar Avrupa’nın 15 yıl önce silah ambargosuna yol açan insan hakları sorununu artık önemsemediği anlamına gelecektir. Daha önce Irak’ta Saddam Hüseyin örneğinde olduğu gibi Şirak’ın diktatörleri şımartması bir sürpriz olmaz, ama diğer Avrupa Birliği ülkeleri insan haklarını savunma konusunda samimi bir çaba içindeydi. Bu ülkelerin de kötü bir insan hakları sicili olan Çin’e silah satma konusunda Fransa’ya katılması halinde, dünya çapında özgürlüğün desteklenmesi davası ciddi bir darbe alacaktır."

XS
SM
MD
LG